Demirtaş, Millet İttifakı'nın açıkladığı ortak metne ilişkin, "Her şeyden önce, çok sayıda kişinin yoğun emeğiyle ortaya çıkmış bir metin olduğu için eleştirmeden önce hakkını teslim etmem lazım. Altı değişik partinin yan yana gelerek bu çalışmayı ortaya koymuş olması önemlidir. Elbette metnin bütününde iyi ve doğru şeyler yapma çabası var, bunu görmek gerekir. Dolayısıyla tümden bir kenara fırlatılacak bir metin değil ama hem eksik hem de benim düşünceme göre metnin pusulası bozuk" dedi.

Demirtaş şu ifadeleri kullandı:

"Neden derseniz çünkü hep devleti gösteriyor, halkı ve bireyi değil. Yani metin devletçi bakış açısıyla kaleme alınmış, devleti büyütmeyi, her alana müdahale eden yaygın bir devleti hedeflemiş.  Devletin güçlü olması ile büyük olması birbirine karıştırılmış. Devletin müdahale alanlarını azaltıp küçülterek de güçlendirebilirsiniz. Oysa demokrasilerde formül şudur: “Az devlet, çok toplum” Metin bu pencereden bakmamı. Bu yönüyle ideolojik bir tercihi de ifade ediyor.

Özgürlükçü devlet yerine güvenlikçi devlet zaten ilk etapta bu şekilde inşa ediliyor. Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşenmiş oluyor.  Devlet dediğimiz mekanizma, toplumun kılcal damarlarına kadar bir defa etki etti mi giderek otoriterleşmesi, kontrol manyağına dönüşmesi engellenemez.  Metin bu yönüyle bize, yeni bir demokratik devlet mimarisi vaat etmiyor. Var olan otoriter devleti düzenliyor, yeni kurumlar ekleyerek devleti daha da büyütüyor.

Oysa yapılması gereken şey sivil alanı özgürleştirmek ve genişletmek olmalı. Devlet birçok alanda destekleyen, teşvik eden pozisyonunda kalarak demokratik toplumun güçlenmesine alan açmalı. Demokratik devlet dediğimiz şey esasında bu zaten. Ancak bu metin teknokrat bir bakışla devletin dökülen sıvılarını, patlayan borularını hedeflemiş.

Ekonomide neoliberal çözümlerin ötesine geçememiş, özgürlük alanlarında da radikal demokrasi yerine devletin liberal özgürlük penceresinden bakmış.  Tabii ki tüm bunlar bilinçli bir tercih çünkü Millet İttifakı sağ bir ittifak. Dolayısıyla ortaya çıkan metin de dünyaya sağdan bakmanın sonucu. Durum böyle olunca kolektif haklar, grup hakları, sınıf hakları hiçbir şekilde metne yansımamış.

Mesela Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı hakları, Alevilerim inanç ve eşit yurttaşlık talepleri, metnin kadın bakış açısı da son derece sıkıntılı. Toplumsal cinsiyet kimliği penceresinden eşitlik ilkesi kurmak yerine erkek devletin kadına birtakım haklar lütfetmesi olarak ele alınmış. Zaten sunumun yapıldığı salon da erkek bir salondu.

Emekçilerin grev hakları, sendikal özgürlükler, eylem ve yürüyüş hakları, işçilerin sosyal güvence ve iş güvenliği hakları, LGBT+’harın ayrımcılığa uğramaktan kaynaklı beklentileri gibi temel konuların yanından bile geçmemiş."