Dilan’ın ölümü kaza değil, cinayet!

Henüz 26’ydı. Daha yaşayacak pek çok şeyi vardı. Psikoloji okumuştu, akademisyen olacaktı, insanlığa faydası dokunacaktı. Annesinin, babasının biriciğiydi. İnsan hayatını hiçe sayan biri tarafından dünyadan silindi. İsyan etmemek mümkün değil. Onu çok yakından tanıyan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na sordum...

Başınız sağ olsun. Allah sabır versin...

Teşekkür ederim.

Yeğeniniz Dilan, bir “trafik cinayeti”ne kurban gitti...

Evet, Allah kimseye, düşmanımıza bile evlat acısı yaşatmasın! Dilan bizim elimizde büyüdü. Yönetim kurulu üyemiz Sabri Çepik’le Pervin annemizin kızıydı. Dili geçmiş kullanırken bile gözlerim doluyor.

Kaç yaşındaydı?

Henüz 26’ydı. Psikoloji bölümünü yeni bitirmişti. Akademik kariyere hazırlanıyordu. Sabah kursa gitmiş, dönüşte annesinin siparişi iki kilo domatesi de almış, sırt çantası omuzunda, Oran’da Turan Güneş Bulvarı’nda yaya geçidinde bekliyor... Güvenlik kamerasından görüntüleri defalarca izledim. En sağdaki araç duruyor, yol veriyor. Dilan, biraz tereddütlü, “Öbürleri de duracak mı?” diye bakıyor. İkinci şeritten gelen de yavaşlıyor. Dilan, ilk şeride ayağını basıyor. İkinci şeritten gelen araç da o sırada duruyor. Üçüncü şeritte henüz araç yok. Ama kameradan görüyorsunuz, uzaktan geliyor. Yavaşlaması ve durması lazım normal şartlarda. Ama frene basmak şöyle dursun, tam tersine daha da hızlanıyor. Dilan, ilk iki aracın yol vermesine güveniyor. Karşıya geçmeye devam ediyor. O sırada tam gaz gelen üçüncü şeritteki araç Dilan’a hızla çarpıyor.

Off çok fena...

Araç, bir arazi aracı. Yüksek bir araç. Dilan kızımız kısa boylu. Önce metrelerce havaya fırlatıyor, sonra da altına alıp 20 metre sürüklüyor...

Gerçekten çıldırmamak, delirmemek mümkün değil! “Kader” deyip geçmek de mümkün değil...

Haklısınız... Pek çok sürücü yaya geçidinin ne anlama geldiğini bilmiyor. Yaya adımını attığında durması lazım tüm sürücülerin. Ama nerede...

Sizce bu trafik kazası mı, cinayet mi?

Dilan kurallara güvendiği için öldürüldü! “Hukuk devleti”ni çok büyük laflarda aramamak lazım. İşte bu da bir hukuk devleti ihlali! İlk iki sürücü kurala uydu, Dilan da sürücülerin kurallara uyacağına güvendi. Ama üçüncü sürücü kurallara uyma gereği hissetmedi. O sürücü, toplumumuzu içten içe çürüten, her gün canımızı yakan “kuralsızlığı” temsil ediyor. Buna “kader” deyip geçmek tabii ki mümkün değil!

Şoför belli ki yüzde 100 kusurlu... Peki bu “kasten adam öldürmek” değil mi?

Rapora göre evet, yüzde 100 kusurlu! Eğer “Ölürse ölsün!” diyerek gaza bastıysa, kasten adam öldürmektir. Burada “bilinçli” dediğimiz “ağır taksir” durumu var. Çünkü yaya geçidi levhaları yolda var. Yerde yaya geçidi şeridi de çizili. Hadi bunların hiçbirini görmedin. Gördüysen de umursamadın. Peki “Yolda iki araç niye duruyor?” diye de mi düşünmedin? Belli ki düşündü. Ama dedi ki “O geçmeden ben geçerim!” Ve bu vahim olay gerçekleşti, son sürat Dilan’ımıza çarptı!

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ