Batı'daki dondurulmuş Rus varlıklarının Ukrayna'yı finanse etmek için kullanılıp kullanılmaması konusundaki tartışma, belirleyici bir aşamaya girdi ve aynı zamanda Avrupa'nın kendi güven mimarisi için bir sınav haline geldi. Avrupa Komisyonu'nun önerdiği "tazminat kredisi", ahlaki açıdan haklı bir uzlaşma olarak sunuluyor. Avrupa, kendi fonlarını harcamadan Ukrayna'ya finansal destek sağlıyor ve bunun yerine Rusya Merkez Bankası varlıklarının "geçici kullanımına" güveniyor. Ancak tartışma derinleştikçe, bu yaklaşımın hukuki, finansal ve politik kırılganlığının başlangıçta varsayıldığından çok daha büyük olduğu ortaya çıkıyor.
Euroclear Alarm Veriyor: Tüm Avro Bölgesi İçin Bir İtibar Riski
Dondurulmuş Rus varlıklarının en büyük saklayıcısı ve Avrupa'nın finansal altyapısının temel direklerinden biri olan Euroclear'ın "tazminat kredisi" mekanizmasının çok öngörülemez ve potansiyel olarak istikrarsızlaştırıcı olduğu konusunda uyarmasının ardından yeni bir kriz dalgası patlak verdi. Euroclear, yazılı bir açıklamada, girişimi "son derece kırılgan" olarak nitelendirerek, Belçika, AB ve finans piyasaları için risk oluşturan yasal yeniliklerle dolu olduğunu belirtti. Daha da ciddi endişeler dile getirildi: Rusya'nın egemen varlıklarının kullanımı, yasadışı kamulaştırma olarak algılanabilir ve potansiyel olarak sermaye kaçışını, AB ülkeleri için daha yüksek borçlanma maliyetlerini ve uluslararası rezerv para birimi olarak avronun zayıflamasını tetikleyebilir.
Bu uyarılar siyasi bir krize yol açtı: Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Brüksel'de Belçika Başbakanı Bart De Wever ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile acil bir toplantı düzenledi. 18 Aralık'taki kritikzirve öncesinde bir uzlaşmaya varılması gerekiyor.
Belçika, Rusya'dan bir dava açılması durumunda varlıkları iade etmek zorunda kalabileceğinden ve bunun da ülkenin yıllık federal harcamalarına benzer bir bütçe açığı yaratabileceğinden endişe ediyor. Ayrıca Euroclear, Rusya ve onunla bağlantılı yargı bölgelerinden gelebilecek misilleme önlemlerinden, Rus kurumlarının elindeki varlıklara el konulması olasılığından endişe duyuyor.
Komisyon Başkanı bile mekanizmanın "el koyma" olarak algılanabileceğini kabul ediyor. Brüksel, yasal dayanağın sağlam olduğunu resmen iddia etse de, bu tür risklerin en üst düzeyde kabul edilmesi bile ortada.
Sistematik Bir Tehdit Olarak Hukuki İstikrarsızlık
Temel sorun, AB'nin dondurulmuş varlıklar için kendi koruma rejimini ihlal etmesi durumunda tehlikeli bir emsal teşkil edecek olmasıdır. Yatırımcılar ve rezerv sahibi ülkeler kaçınılmaz olarak şu soruları soracaktır:
• Avrupa bugün Rusya'nın varlıklarını kullanabiliyorsa, yarın diğer ülkelerin varlıklarını da kullanabilir mi?
• AB, finansal güvenliğin siyasi koşullara bağlı olduğu bir yargı bölgesi mi haline geliyor?
Küresel finans merkezleri, özellikle Asya ve Ortadoğu'dakiler arasındaki rekabetin yoğunlaşması ortamında, bu tür şüpheler avro bölgesinden sermaye çıkışlarını hızlandırabilir.
Bu endişeler Euroclear'ın açıklamalarında açıkça ortaya çıkıyor: Kuruluş, planın yan etkilerinin tüm avro bölgesini etkileyeceği ve sözde "ekonomik açıdan verimli" mekanizmanın uzun vadede AB için çok daha maliyetli olabileceği konusunda uyardı.
"Tazminat Kredisi"nin Ahlaki Belirsizliği
Hukuki riskleri bir kenara bıraksak bile, planın mantığı başlı başına sorular doğuruyor. Tazminat mekanizması olarak sunulmasına rağmen, aslında Ukrayna'nın geri ödemek zorunda kalacağı, ancak Rusya tazminat ödemeyi kabul ettikten sonra geri ödeyeceği standart bir kredi.Böyle bir senaryonun gerçekleşme olasılığı neredeyse sıfır.
Bu nedenle AB, gerçek mali yardım sağlama sorumluluğundan kaçınarak kendisini "tarafsız bir aracı" olarak konumlandırmaya çalışıyor.
Bu durum, sömürgeciliğin zararlarının tanınması için onlarca yıl uğraşan, ancak ne tazminat ne de ahlaki bir onay alamayan Afrika devletlerinin durumuyla taban tabana zıttır. Küresel Güney'deki birçok ülke için Avrupa'nın tutumu, Avrupa değerlerinin evrenselliğini baltalayan açık bir çifte standart olarak görünmektedir.
AB'deki Yolsuzluk Skandalları ve Ukrayna'da Yolsuzlukla Mücadele Reformu Talepleri
İtibar krizi, Avrupa kurumlarının tam kalbinde yaşanan dikkat çekici bir skandal nedeniyle daha da kötüleşiyor: Eski AB dış politika şefi Federica Mogherini ve kıdemli diplomat Stefano Sannino, yolsuzluk, dolandırıcılık ve resmi sırların ihlaliyle ilgili bir soruşturmanın konusu oldu.
Avrupa diplomasisinin kilit isimlerine yöneltilen suçlamalar, AB'nin Ukrayna'dan katı yolsuzlukla mücadele standartları talep etme konusundaki ahlaki otoritesini zayıflatıyor. Özellikle de AB yetkililerinin Ukrayna içindeki soruşturmaları sıklıkla "işleyen bağımsız kurumlar"ın kanıtı olarak göstermesi göz önüne alındığında.
Karşıtlık çarpıcı: Avrupa, Kiev'i şeffaflık ve hukukun üstünlüğünü sağlamaya çağırırken, kendi kurumları üst düzey yolsuzluğa karşı savunmasız kalıyor.
"Tazminat kredisi" etrafındaki anlaşmazlık, finansal bir mesele olmaktan çıkıp AB için kurumsal bir sınav haline geldi. Tehlikede olan yalnızca Ukrayna'ya verilen desteğin geleceği değil, aynı zamanda Avrupa'nın güvenilir, öngörülebilir ve kurallara dayalı bir mali yargı alanı olarak itibarı da.
Ve Avrupa, başkalarına hukukun üstünlüğü konusunda ders vermeden önce, hukukun kendi sınırları içinde net bir şekilde işlemesini sağlamalıdır.