Türkiye'nin Prag Büyükelçisi Dr. Egemen Bağış,  “CEVRO” Üniversitesinde Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Jan Zahradil’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen, “Mevcut Jeopolitik Gelişmeler Bağlamında Türkiye-AB İlişkileri” başlıklı panelde dikkat çeken bir konuşma yaptı. Birçok ülkenin Büyükelçilerinin yanı sıra, CEVRO Üniversitesi'nin üst düzey yetkilileri ile öğrencilerinin ve Prag'daki kanaat önderleri ve iş insanlarının katıldığı panelde, gündeme gelen kaydadeğer hususlar gündeme sunuldu. 

AP MİLLETVEKİLİ, EMEKLİ OLACAĞINI AÇIKLADI

Panelde konuşan AP Milletvekili Jan Zahradil, AP’deki son döneminde olduğunu belirterek yakında emekli olacağını, AP Milletvekili olarak son etkinliğini gerçekleştirdiğini, AP’deki faaliyetleri kapsamında ülkemizi sık sık ziyaret ettiğini, ülkemizin son 20 yılda bölgesinde oldukça güçlü bir aktör haline geldiğini gözlemlediğini, geçmiş tecrübelerim çerçevesinde Türkiye-AB ilişkileri konusunu benimle değerlendirmek istediğini ifade etti.

Egemen Bağış 1

BÜYÜKELÇİ EGEMEN BAĞIŞ: İNSANLIK TARİHİNDEKİ EN BÜYÜK BARIŞ PROJESİ

Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, ÜAB Bakanı ve Başmüzakereci olduğu dönemlerde kendisiyle sık sık bir araya geldiği Zahradil’in davetine icabet etmekten memnuniyet duyduğunu, AB’nin insanlık tarihindeki en büyük barış projesi olduğunu, tarihleri boyunca birbiriyle savaşan üye ülkelerin birlik kurulduktan sonra birbirlerine tek kurşun dahi atmadığını, halen kıtasal düzeyde kalan sözkonusu barış projesinin küresel bir barış projesine dönüşmesi gerektiğini, mevcut konjonktürde dünya genelinde istikrarsızlık halinin hakim olduğunu, Gazze’de ve Ukrayna’da yaşananların tüm dünya açısından endişe verici olduğunu, Netanyahu’nun, iktidarını koruyabilmek adına Gazze’de kadınlar ve çocuklar dahil binlerce masum insanı katlettiğini, diğer taraftan, AB içerisinde bilhassa Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri sonrasında aşırı sağ hareketlerin güçlenmesinin de dikkate alınması gerektiğini, mevcut gelişmeler ışığında, BM başta olmak üzere, uluslararası kuruluşların barışı ve istikrarı sağlama konusundaki başarısızlıklarına şahit olduğumuzu, çok taraflı, kural temelli ve adil bir uluslararası sisteme duyulan ihtiyacın gün geçtikçe arttığını, Sayın Bakanımızın da vurguladığı üçüncü dünya savaşı riskinin herkes tarafından ciddiye alınması gerektiğini, mevcut çatışmaların hızla bölgeye yayılma riskinin bulunduğunu en başından beri çeşitli vesilelerle gündeme getirdiğini belirtti. 

"TÜRKİYE, AB'YE CİDDİ KATKILAR SUNABİLİR"

Büyükelçi Bağış devamında, Asya’nın en Avrupa’lı, Avrupa’nın da en Asya’lı ülkesi olan Türkiye’nin böylesine çalkantılı bir ortamda; coğrafi konumu, enerji kaynaklarına yakınlığı, zengin kültürü ve genç nüfusuyla AB’ye ciddi katkılar sunabileceğini, Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesinin tüm kıtanın çıkarına olduğunu, halihazırda göç konusu başta olmak üzere ülkemizin AB’ye önemli katkılar sunduğunu, bununla birlikte en tecrübeli aday ülke olarak muhtelif önyargılarla ayrımcılığa maruz kaldığımızı, bizden sonra AB’ye başvuran pek çok ülkenin birliğe üye olarak kabul edilmesine karşın ülkemize uygulanan çifte standartın kabul edilemez olduğunu, vize serbestisinden yararlanmak için evvelce muhtelif girişimlerde bulunduğumuzu ancak, Peru ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) vatandaşlarına bu hak tanınırken, ülkemize “demokratik değerler” adı altında engellemeler yapılmasına anlam veremediğimizi, genişleme sürecinin bazı üye ülkelerin ulusal çıkarları temelinde rehin alındığını, geçmişteki görevlerim esnasında AB ile müzakerelerde, örneğin, “Enerji” faslını açtığımızı, ancak iklim şartları nedeniyle enerjiye diğer üye ülkelere kıyasla pek fazla ihtiyaç duymayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) bu faslı tek taraflı olarak bloke ederek AB’nin çıkarlarını gözardı ettiğini kaydetti.

Egemen Bağış 2

"TÜRKİYE'YE İHTİYAÇ GÖZARDI EDİLMEMELİ"

Egemen Bağış, ülkemize yönelik kullanılan “too poor, too big, too Muslim” argümanının bir anlam ifade etmediğini, dünyanın en güçlü 17. ekonomisine sahip olduğumuzu, altyapı ve ulaştırmada AB üyesi pek çok ülkeden daha ileri seviyede olduğumuzu, ülkemizin büyüklüğünün AB’nin yararına olduğunu, AB’de üretilen bir çok ürünün ülkemize ihraç edildiğini, halihazırda nüfus kompozisyonunda Avrupa’nın %10’unun Müslümanlardan oluştuğunu, Türkiye’nin, çağdaş bir ülke olarak, Müslümanlar için bir rol model olduğunu, AB’nin her alanda Türkiye’ye ihtiyaç duyduğunun gözardı edilmemesi gerektiğini, Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesinin, sırf AB’nin çıkarları için bile desteklenebileceğini ifade etti. 

"TÜRKİYE'NİN ÜYELİK SÜRECİNİ BALTALAMAK İSTİYORLAR"

Panelin soru/cevap/yorum kısmında, AP Milletvekili Zahradil’in, genişleme sürecinde iyi zamanların geride kaldığını düşündüğünü, bu konuda genel bir bitkinlik halinin sözkonusu olduğunu, genişlemenin sonu gelmeyen bir uygulama haline dönüştüğünü, bu durumun Batı Balkanlarda da görülebileceğini söylemesi üzerine Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, “Batı Balkanlar” ifadesinin Türkiye’nin AB üyelik sürecini baltalamak için icat edilmiş yapay bir tanım olduğunu, bu durumun AB’nin ayrımcı tutumunu gösterdiğini, bundan 20 yıl önce bölgenin sadece Balkanlar olarak anıldığını vurgulayarak, AB’nin mevcut sıkışıklıktan çıkabilmesi için çok vitesli üyelik perspektifleri gibi farklı alternatifler üzerine yoğunlaşması gerektiğini, Türkiye, Birleşik Krallık, Norveç ve İsviçre gibi AB konseptini benimsemiş, ancak üye olmayan ülkelerin de farklı üyelik seçeneklerini değerlendirebileceklerini düşündüğünü söyledi. 

AB'NİN SON 20 YILDA PEK PARASI KALMADI" 

“Türkiye’nin AB üyelik sürecinin, AB fonlarından yararlanmak için devam ettirilen diplomatik bir oyun mu” sorusuna cevap veren Egemen Bağış, AB’nin son 20 yılda pek de parasının kaldığını düşünmediğini, AB sürecini devam ettirmemizin en önemli nedenlerinin, AB’nin bir barış projesi olması ve AB müktesebatının, daha demokratik ve daha müreffeh bir ülke olma yolunda iyi bir reçete teşkil ettiğini düşünmemiz olduğunu, bu anlamda AB’yi bir diyetisyene benzettiğini dile getirdi. 

"TÜRKİYE ONLARCA ULUSLARARASI KURULUŞA ÜYE" 

“Türkiye’nin son dönemde BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütüyle yakınlaşmasını nasıl değerlendirirsiniz” sorusunu yanıtlayan Bağış, ülkemizin onlarca uluslararası kuruluşa üye olduğunu, Avrupa Konseyi ve AGİT’in kurucu üyeleri arasında yer aldığımızı, bölgesel kuruluşların birbirine alternatif olarak değil, birbirinin tamamlayıcısı olarak görülmesi gerektiğini, Sayın Cumhurbaşkanımızın 3-4 Temmuz 2024 tarihlerinde Kazakistan’da gerçekleştirilecek Şangay İşbirliği Örgütü toplantısına katılacağını, ardından 9-11 Temmuz 2024 tarihlerinde Washington’da gerçekleştirilecek NATO zirvesine katılacak olmasının son derece normal olduğunu söyledi.

RUS-UKRAYNA SAVAŞI DEĞERLENDİRMESİ

Dr. Egemen Bağış, “Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşındaki pozisyonunun ne olduğu” sorusuna cevaben, savaşın bitmesinden yana olduğumuzu, savaşın herkesin hayatını olumsuz yönde etkilediğini, son iki yıl içerisindeki enerji fiyatlarındaki artışın bu durumu açıkça gösterdiğini, bu savaşın bir kazananının olmadığını, Birinci Dünya Harbi sırasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na destek vermek amacıyla bugünkü Çekya topraklarına 30.000 askerimizi gönderdiğimizi, bugün Çekya’nın Pardubice, Hodonin ve Valeske Mezirici kentlerindeki şehitliklerimizde toplam 1190 askerimizin yattığını ve günümüzde de Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında her iki taraftan da genç askerlerin öldüğünü, bu anlamda tarihin tekerrür etmesinden huzursuz olduğumuzu belirtti.