Kahramanmaraş merkezli depremlerde ve ardından yaşanan Hatay merkezli depremde 44 bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybetti. Öte yandan tüm Türkiye'yi sarsan depremler sonrası eğitimin nasıl olacağı da merak ediliyor. Eğitimci Ayça Hatunoğlu 'Deprem sonrası okullarda kriz yönetimi nasıl olmalı?' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

ayca hatunoglu-1
Ayça Hatunoğlu

'TEK YÜREK OLDUK'

Ülkemizdeki deprem felaketinin 20. günü…
20 gündür milletçe elimizi taşın altına koyduk, kenetlendik, tek yürek olduk…
Binlerce gönüllü binlerce cana dokundu.
Bu süreçte aklımızda onlarca soru varken bunlardan biri de eğitim.
Deprem sonrası bir öğretmen olarak kendimi iyi hissetmiyorum, stres yönetimi için neler yapabilirim?
Derslerde depremi nasıl anlatmalıyım?
Deprem haberlerini bahsetmekten kaçınmalı mıyım?
Yakınlarını kaybeden öğrencilerim ile iletişimim nasıl olmalı?
Depremde ailesini kaybeden öğrencilerim ile diğer öğrenciler arası iletişimi nasıl sağlıklı kurabilirim?
Depreme dair öğrencilerin sorduğu sorularda kendi duygularımızı nasıl kontrol altına alabiliriz?
Ailesini, çocuğunu, öğrencisini kaybeden öğretmenlere süreç içerisinde nasıl bir psikolojik destek sağlanmalı?
Okullar, depremin yol açtığı kriz durumunda nasıl önlemler almalı?
Yönetim anlayışı ve stratejiler neler olmalıdır?
 
Milli Eğitim Bakanlığının son yaptığı açıklamalara göre yukarıda yer alan sorular, doğrudan 3 milyon 784 bin 411 öğrenci ve 212 bin 992 öğretmeni, dolaylı olarak ise 71 ilde yer alan öğretmen ve öğrencileri ilgilendirmektedir.

'YÖNETİCİLERİN DEVREYE GİRMESİ GEREKMEKTEDİR'
 
Tüm bu sorular aslında kriz esnasında akla gelen ilk sorulardır. Peki kriz nedir?

Özdemir’e göre kriz “Ulusal değerleri tehdit eden, hızla karşılık verilmesi gereken ani ve beklenilmeyen olaylara denir.”
TDK’ye göre ise, “Kriz, bir ülkede veya ülkeler arasında, toplumun veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhrandır.”
 
Tüm ülkeyi etkileyen bir kriz durumu okullarda; öğretmeni, öğrenciyi, veliyi, personeli olumsuz olarak etkiler. Bu noktada yöneticilerin devreye girmesi gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığının son açıklamasına göre, Bakanlığa ait deprem bölgesinde 20 bin 868 binanın hasar tespit çalışmasına başlanmıştır. Aynı zamanda öğretmen, öğrenci ve velilere “deprem psikoeğitim programları”nın başlatılacağı duyurulmuştur. Öğretmen ve öğrenciler için eksikler olmasına rağmen her türlü destek verilmektedir. Ancak diğer iller için deprem veya herhangi bir afet oluşmadan önce kriz  anında kriz iletişimi, afet ve acil durum planlarının etkin bir şekilde uygulanmasına yönelik çalışmalar bir an öce başlatılmalıdır. El kitapçıkları, gösteriler, simülasyonlar, uzaktan eğitim modülleri tüm okullarda uygulanmalıdır.

'PLANLI KARARLAR ALINMALIDIR'
 
Ortak bir çabayı gerektiren bu süreçte her düzeydeki yetki ve sorumluluklar bilinçli bir şekilde okul yönetimi içerisinde tartışılmalı ve tartışma sonunda planlı kararlar alınmalıdır.
Süreç içerisinde öğretmen ve öğrenci iletişimi belki de en önemlisidir.

'SAMİMİ BİR ŞEKİLDE YANINDA OLDUĞUMUZU HİSSETTİRMELİYİZ'

Öğrencimize güven duygusu vererek, onunla göz teması kurarak yardım etmemiz gerekmektedir. Aşırı duygusal tepkilerden kaçınılmalı, sakin bir ses tonu ile onu anladığımızı belirtmeliyiz.

Öğrencilerin kendi aralarında yaptığı konuşmaları takip etmeli ve konuşma esnasında dikkat çeken duygularına yönelik ders içerisinde psikolojik danışma rolüne girmeden samimi bir şekilde yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz. “Deprem anında ne yaptın?” sorusunu defalarca sorarak öğrenciye o anı tekrar tekrar yaşatmamalıyız. 

Travmatik bir süreç yaşayan öğrencinizi bir uzmana yönlendirmelisiniz.
Sınıfınızda depremden etkilenen öğrencilerinizin ihtiyaçlarını tespit etmeli ve okul yönetimi ile koordineli bir şekilde çalışarak öğrencilerinizin ihtiyaçlarını karşılamalısınız.

'SADECE EĞİTİM İLE AŞACAĞIMIZI HEPİMİZ BİLİYORUZ'

Öğrencilerinize depremden etkilenen arkadaşlarına acıyarak veya alaycı bir şekilde yaklaşmamalarını doğal halleri ile yaklaşmalarını anlatmalısınız. Onların yanında olduklarını hissedecek bir şekilde bulunmalarını söylemelisiniz.

Travmatik olayın ardından ne bildiğimizle ne hissettiğimiz arasındaki bağ kopabilir. Bu bağın kopmaması için gerekli destek süreçlerinin etkili bir şekilde planlı ve kontrol altına alınarak sürecin sağlıklı bir şekilde devam ettirilmesi gerekmektedir.
 
Bu süreçte yaraları sarmak kolay olmayacak ancak bu süreci inanç ya da kuşkuya yer vermeden sadece eğitim ile aşacağımızı hepimiz biliyoruz.