2002 yılında evlenen S.A, evlendiği günden beri evli olduğu erkek Y.A. tarafından sistematik bir şekilde şiddet görüyor. 15 yaşında kaçırıldığını ve sonrasında doğan üç çocuğunun yaşamını düşündüğü için boşanamadığını belirten S.A., 9 Temmuz Cumartesi günü maruz bırakıldığı şiddeti basında duyurmak istiyor.

Birçok darp raporu olduğunu ve çocukları zarar görmesin diye evi terk edemediğini anlatan S.A. "Oğlum 17 yaşında, kızlarım da 14 ve 11 yaşında. Bana yaptığı gibi onları da döver. Dövdükten sonra da hiçbir şey yapmamış gibi davranıyor. 'Sana 3 gol borcum var' diyor bana bazen. Bu şu demek: üç çocuğumu da öldürmek istiyor. Üç gol üç çocuğum demek" ifadelerini kullandı.

'BEŞ DAKİKAYA GELİYORUM. EVDEN GİTMEZSEN ÖLDÜN SEN, TERCİH SENİN'

Aldatıldığını ve evli olduğu erkeğin kendisine hakaret ederek seslendiğini anlatan S.A., bayramın ilk günü çocuklarının ve kendisinin yaşadığı şiddeti Cumhuriyet'e anlattı.

Yine 9 Temmuz günü, evli olduğu erkeğin sevgilisinin sürekli Y.A.'yı aradığını ve bu sesten rahatsız olduğunu belirttiğini söyleyen S.A., eşinin sevgilisinin aramaya devam etmesi üzerine dayanamayıp telefonu açtığını söyledi.

Telefonu açtıktan sonra evli olduğu erkeğin kendisine tokat attığını ve ''Beş dakikaya geliyorum. Evden gitmezsen öldün sen, tercih senin" dediğini söyleyen S.A., Y.A.'nın evden çıkıp bir süre sonra geri geldiğini ve kendisine şiddet uygulamaya başladığını aktardı.

'EĞER DEVLETSENİZ BENİ DEĞİL ONU HAPSEDİN'

Y.A.'nın, kendisine şiddet uygularken telefondan sevgilisini arayıp hoparlöre aldığını söyleyen S.A., "Beni dövdü, benim çığlıklarımı ona dinletti. Bana dakikalarca şiddet uyguladı. Kafama silah dayadı. Çocuklarım da kapının oradaydı. Kızlarım kapıyı yumrukluyorlardı. Kapıyı açtı ve büyük kızıma vurmaya başladı.Çocuğuma da şiddet uyguladı" ifadelerini kullandı.

Olaydan sonra polis ve ambulansın geldiğini aktaran S.A., yüzünün soyulduğunu, dişinin kırıldığını ve vücudunda morlukların olduğunu anlattı.

Çocukları kendisinden alınmasın diye sığınma evine yerleşmeyi kabul etmediğini belirten S.A., "Ertesi gün öğlen karakoldan çıktık. Polisler 'seni sığınma evine götürelim' dediler. Ben çocuklarımın benden alınmasını istemedim. 'O kadar kötü günü biz yaşayacağız, ben çocuklarımın her birini bir yere mi dağıtacağım? Dışarıdaki çöp konteynerlerini yan yana koyarım, orada kalırım ama çocuklarımı bırakmam. Çocuklarım kafayı yiyecek. Oğlumdan ayrı kalacağım. Siz eğer devletseniz Y.A.'yı hapsedin. İstemiyorum, darmaduman olacağız. Devlet bana koruma versin' dedim" ifadelerini kullandı."

'TCK MADDELERİNİ BİLİYORUM, EN FAZLA 3 AY YATAR ÇIKARIM'

Sonrasında uzaklaştırma kararı çıkarıldığını ve savcıyla konuşarak, 'Adımı bir ölümle duyarsanız vicdan azabı çekersiniz. Dosyamı hızlandırmanızı istiyorum.' dediğini belirten S.A., bir süredir çocuklarıyla birlikte tanıdıklarında kaldığını aktardı.

Çocuklarına zarar gelmemesi için her gün mücadele ettiğini anlatan S.A. verdiği mücadeleyi ve yaşadığı zorlukları aşağıdaki cümlelerle anlatmaya devam etti:

"Yine karakola gittim, savcıyla görüştüğümü söyledim. 'Benim ve çocuklarımın adını sanını silin, bizi yok edin. Başka bir ülkede çalışayım, yaşayalım' dedim. Bir süredir birkaç tanıdığımızda kalıyoruz. Hem boşanma hem de şiddet davası açmak istiyorum. Bu adamdan şikayetçiyim. Devlet benim ve çocuklarımın hakkını aramalı. Yakup ve arkadaşı Hüseyin hak ettiği cezayı almalı. 33 tane sabıka kaydı var ve birçok kez ceza evine girip çıktı. Bana 'TCK maddelerini çok iyi biliyorum ve en fazla 3 ay yatar çıkarım sonrasını sen düşün' bile diyecek kadar cesaretli."