Türkiye'nin genelinde mimari yapılar estetikten uzak bir anlayışa sahip. Etrafımızda gördüğümüz nesnelerin estetik yapısı psikolojimizi etkiliyor mu? Estetik dediğimiz, insanlarda duygu uyandırma yeteneğidir. Psikolojik olarak estetik yapıtlarının duygusal tonu, algılayanda öznel ve bedensel düzeyde duygu değişikliklerine yol açtığından dolayı mimari yapıların estetikten uzak bir anlayışa sahip olması psikolojik olarak daha olumsuz duyguların yaşanmasına sebebiyet verebilir. 'İZLEYİCİ KENDİNE OLAN İNANCINI KAYBEDİYOR' Dizi ve filmlerde gördüğümüz; cinayet, intihar, entrika, gerilim konuları bizi olumsuz düşünmeye sürükler mi? Dizilerin, filmlerin ve televizyon programlarının duygusal içerikleri, psikolojik sağlığı çok derinden etkileyebilir. Bunu; ruh halinizi doğrudan etkileyerek veya düşünce ve davranışınızı birçok yönden değiştirerek yapabilir. Dizi ve filmlerde geçen o olaylar, endişe, üzüntü, öfke veya nefret gibi olumsuz duygular içerdiğinde, izleyici bunu gerçek yaşamına ve duygularına yansıtabiliyor. Bu da izleyicinin çevreye ve kendine olan inancını kaybetmesine sebep olabiliyor. 'STRES VE KAYGIYA NEDEN OLABİLİR' Bazı medya kuruluşları siyasi kaygılarla ülkenin gündemindeki olayları abartılı şekilde olumsuz halde sunarak kaygı yaratabiliyor. Bu toplumsal olarak kaygı hali yaratır mı? Siyasi kutuplaşmaya sürekli olarak maruz kalan toplumun bireyleri daha fazla kaygı yaşamaya başlayabilir. Çünkü birey kendini tehditlere karşı savunmasız hissetmeye başlar. Abartılı ve taraflı siyasi haberler de bu yüzden stres ve kaygıya neden olabilir. 'KENDİNİ DAHA RAHAT HİSSETME İHTİYACI OLABİLİR' İnsanımızın renksiz ve sade giyinişi bize sıradan gelse de yurt dışından gelen turistlerin ilgisini çekiyor olabilir. Bu renksiz hayat olumsuz düşüncelerimizin bir sebebi midir yoksa sonucu mudur? Renk, iletişim için güçlü bir araçtır ve aynı zamanda kendimizi tanımlama yollarımızdan biridir. Giysilerimizin rengi başkalarına bir sinyal görevi görür; onlara bizim kim olduğumuzu anlatır. Toplumumuzun genelinin canlı renklerden kaçınıp sade renkleri seçmesinin nedeni; biraz da toplum içerisinde kaybolmak ve anonimleşerek kendini daha rahat hissetme ihtiyacı olabilir. Bizim insanımız çoğu şeyden şikayetçidir, bunu yakınları ile paylaşır. Ancak bireysel olarak yüksek sesle şikayetini dile getirmesi istendiğinde bundan genellikle kaçınır. Bizim insanımız çoğunluktan bağımsız hareket etmeyi ve sivrilmeyi sevmez. Bizde bireysellik gelişmemiştir. Buna örnek olarak, son zamanlarda sosyal medya muhabirlerinin sokak röportajlarında bireysel bazda mikrofondan çoğunlukla kaçınıldığını, ancak grup halinde bulunan insanların hep bir ağızdan koro halinde konuştuklarını görmemizi söyleyebiliriz. 'STRES BOZUKLUKLARINA NEDEN OLABİLİYOR' Hava olayları psikolojimizi doğrudan etkiler mi? Dünya derinleşen bir iklim krizi ile karşı karşıya. Dünyamız, yoğun orman yangınları ve dengesiz iklim değişiklikleri sebebi ile gerçekleşen sel ve benzeri felaketleri ile her yıl daha sık karşılaşmaya devam ediyor. Tabi ki doğal afetler insanlarda kaygıya ve travma sonrası stres bozukluklarına neden olabiliyor. Olumsuz düşünceler şehir hayatının bir getirisi olabilir mi? Kırsal yaşamda da bu düşüncelere kapılanlar olabilir mi? Şehirde yaşayan insanların çevresel stresi çok daha fazla olduğundan; anksiyete, depresyon öfke kontrolü gibi ciddi psikolojik bozukluklar kırsal kesime göre daha fazladır. Ancak bu kırsal kesimde yaşayan insanların benzer rahatsızlıklara hiç sahip olmadıkları anlamına gelmez. 'ÖFKE PATLAMALARININ TETİKLEYİCİSİ OLABİLİR' Ekonomik kaygılar üzerimizde nasıl etkiler bırakıyor? Ekonomi alanında yaşanan problemlerin başında işsizlik, gelir dağılımında dengesizlik, gelirin sağlandığı para biriminin değer kaybetmesi ve bu problemler karşısında mevcut koşulların ne zaman iyileşeceği, bu iyileşmenin ne ölçüde olacağı gibi pek çok soru işareti, beraberinde belirsizlik duygusunu ortaya çıkarır. Bu belirsizlik toplumda, umutsuzluk, çaresizlik, yılgınlık, hayattan keyif alamama gibi pek çok duygudurumunu beraberinde getirerek kişinin anksiyete ve depresyon başta olmak üzere, kendine zarar verme düşünceleri ve öfke patlamalarının tetikleyicisi olabilir. Olumsuz düşünceler genler üzerinden aktarılabilir mi? Olumsuz düşüncelerin genler üzerinden aktarıldığını söyleyemeyiz çünkü düşünme dediğimiz, fikirler, görüşler veya kararlar üretmek için zihnimizde oluşan bireysel eylemlerdir ve düşüncelerimizin çoğu duygularımızın yansımalarıdır. Olumsuz düşüncelerin sebepleri arasında; şimdi ile ilgili kaygı, geçmişte yaşananlardan utanç, yaklaşan gelecek korkusu, özgüven eksikliği ,gerçekçi olmayan beklentiler, hedef belirleyememe ve aşırı düşünmeyi sayabiliriz. Polemik Haber / Kadir Kaplan