TBMM Genel Kurulu’nda bugün AK Parti, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti’nin, “Kahramanmaraş merkezli depremlerin sonuçlarının tüm yönleriyle araştırılması depreme dirençli yapı stokunun oluşturulması ve kentsel dönüşüm uygulamalarının etkinliğinin artırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi” amacıyla TBMM Başkanlığı’na sunduğu Meclis araştırma önergelerinin birlikte görüşülmesi kararı alındı.
'AFAD RAPORLARIYLA SABİTTİR'
Önerge üzerinde grubu adına söz alan, İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta şunları söyledi:
“Ülkemiz 11 ili kapsayan büyük bir deprem felaketinin yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıyadır. Deprem bir doğa olayıdır, engel olmamız mümkün değildir ancak depremin bir felaket haline gelmesi zamanında alınacak tedbirlerle önlenebilir. 6 Şubat depremin hem bilim insanlarının hem de yetkili kamu kuruluşlarının tam da öngördüğü bölgede ve şiddette gerçekleşmiştir. Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız deprem felaketinin bizatihi siyasi iktidar ve yetkili kamu kuruluşları tarafından beklenen ve göz göre gelen bir hadise olduğu AFAD raporlarıyla sabittir.
9 Ekim 2019 tarihinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yönetiminde AFAD bir deprem tatbikatı gerçekleştirmiştir. Tatbikat senaryosu gereği Kahramanmaraş’ta 7.5 büyüklüğünde bir deprem olduğu varsayılmış ve bu deprem sonucunda Kahramanmaraş başta olmak üzere Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Osmaniye, Şanlıurfa, Hatay, Kilis ve Adana depremden doğrudan etkilenmiştir. 2019 yılında gerçekleştirilen bu tatbikat senaryosuna göre depremin şiddeti doğru tahmin edilmiş, depremden etkilenecek muhtemel bölgede doğru tayin edilmiştir.
'NEDEN MÜDAHALEDE GECİKİLDİ?'
Depremin oluşturduğu potansiyel riskler belli, neler yapılması gerektiği biliniyor, Meclis araştırma komisyonu raporları ortada. Tüm bunlara rağmen neden depreme hazırlıksız yakalandık? Neden deprem sonrasında ve sırasında gerekli organizasyonlar yapılamadı? Neden müdahalede gecikildi? Kurulacak Deprem Araştırma Komisyonu’nun temel misyonu işte bu sorulara cevap vermek olmalıdır.
Tüm bu potansiyel riskler bilindiği halde depremin yaşandığı andan itibaren arama kurtarma ekiplerini koordine edemeyen ve enkaz altında kurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımıza ulaşma hususunda eksik kalan hükümet afetin felakete dönüşmesinin tek sorumlusu olarak karşımızdadır. Hepimiz biliyoruz ki birinci derecedeki sorumlular 21 yıldır devleti yönetip; bugüne kadar gerekli tedbirleri almayan Sayın Erdoğan ve hükümetidir. Sorumlular Türkiye’yle birlikte bütün bir inşaat sektörünü de rant düzenine teslim eden Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bizatihi kendisidir. Sorumlular ekonomik, siyasi, içtimai ya da tabi her felakette kendi plansızlığını ‘kaderin planı’ olarak açıklama gafletinde olan Ak Parti hükümetidir.
'YANLIŞ POLİTİKALARI SÖYLEYECEĞİZ'
On binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği, yüz binlerce vatandaşımızın yaralandığı, şehirlerimizin yıkıldığı, canlarımızın böylesine yandığı bir felaketin sorumluluğundan ‘helallik’ isteyerek kurtulamazsınız. Depremi felakete, enkaz alanlarını adeta suç mahalline çeviren sizin tedbirsizliğinizdir. Bu kadar cürmün, ihmalin ve haramın olduğu yerde helalleşme olmaz. Kimsesiz kalan çocuklardan, cenazesini kefensiz defneden ailelerden, çaresizliğe mahkûm ettiğiniz milyonlarca vatandaşımızdan helallik alamazsınız. Bir Allah’ın kulunun bile sorumluluk almadığı, istifa etmediği, itiraz eden herkesin susturulduğu yerde helalleşme olmaz.
Tedbirsizlikleri, beceriksizlikleri, yanlış politikaları söyleyeceğiz. Hükümet üzerindeki sorumluluğu, boynundaki vebalin yükünü, ‘deprem üzerinden siyaset yapılmaz’ gibi bir algı yönetimiyle geçiştiremez. Bu depremi felaket haline getiren tüm sebep ve sonuçlar siyasetle ilgilidir. Çok katlı binalara izin vermek ve dikey yapılaşma siyasetle ilgilidir. İmar yönetmeliğini uygulamamak ve oy kaygısıyla imar affı çıkartmak siyasetle ilgilidir. ‘Deprem vergilerini ne yaptınız?’ diye sorduğunda ‘hesap vermeye zamanımız yok’ cevabını vermek siyasetle ilgilidir. (ANKA)