Söyleşi: Sercan Meriç

Türkçe rock müziğin en önemli gruplarından Kesmeşeker, 30 yılı devirdi.

Bu özel yılda dinleyicilerine 30’u hediye etti.

3 eski, bir de yeni şarkıdan oluşan EP, plak formatıyla yayınlandı. 

Kesmeşeker’in “Kaptan”ı Cenk Taner ile grubun özdeşleştiği Kadıköy’de buluştuk.

Geride kalan 30 yılı, Kesmeşeker’in geçirdiği evreleri, pandemi ile birlikte değişen müzik dünyasını konuştuk. 

Müziğe başladığınız gün Kesmeşeker’in 30 yılı deviren, bu kadar uzun soluklu olabileceğini düşünüyor muydunuz? 
Açıkçası yani bu yönde hayallerimiz vardı. Zaten öyle yola çıkmıştık. Benim en çok inandığım şeylerden birisi istikrardır. Bizim dinlediğimiz müzisyenler de 30-40 yılı devirmiş insanlardı. Onun için istikrara ben çok inanıyordum. İlk başlangıçlar nahiftir. Ben de başta, gelişimi insanlar yıllarca görsün istiyordum. O şekilde 30 yıla gelindi tabii ki. 30 deyince bize de garip geliyor. 

Kesmeşeker’in ruh yaşı kaç sizin için? 
Her konserde grup yeni sahneye çıkıyormuş gibi hissediyoruz. Aslında bu işin de güzel tarafı aslında. O adrenalin de insanı ayakta tutan bir durum. Kesmeşeker’de en önemli olan şey üretimdir, o üretim hep oldu. Duruş tabii çok önemlidir bir grup için. O duruş her zaman oldu. Böyle böyle 30’a geldi. Ben 30’u kestiriyordum. Şimdi bakıyorum 50’yi de kestiriyorum. Ama tabii belli de olmaz.

‘Grup dediğin kavram faşist bir yapıya sahip’

Grup dinamiğine dair ne söylersiniz? 
Kesmeşeker belki de en çok eleman değiştiren gruplardan biri. Aslında aynı insanlar gelip geçti. Tarih içerisinde bir iki tane hatamız olmuştur. 30 yıl uzun çünkü grup için. Kesmeşeker’e bir gruptan ziyade aslında bir tek adam projesi demek daha doğru olur. Cenk Taner’in grubu gibi oldu. Benim iki tane solo albümüm var. Onlar da rahatlıkla Kesmeşeker külliyatına girebilir. Cenk Taner ve Kesmeşeker ayrılmaz bir bütün oldu. Gelip gidenler de kendi dinamiğiyle geldi. Hani o bir grup için kan değişimidir. Zordur. Futbol gibidir. İyi bir futbol takımı beraber oynaya oynaya görmeden pas atar ya, grup da aslında öyledir. Nerede kimin ne yapacağıyla göz göze anlaşırsın. Yeni eleman demek de yeni transfer gibi. Gruba girmek demek sadece çalmak demek değil. Grup başka bir yapı. Yol yapıyorsun, aynı otelde odada kalıyorsun, karakter yapıları da çok önemli. Dolayısıyla taraftarın benimsemesi gerekiyordu. Bizim dinleyicimiz de Kesmeşeker’de oluyor diye her geleni benimsediler. Kan değişimini bir artıya dönüşürdük. Çünkü yeni gelen enerjisiyle geldi. Kesmeşeker demokrattır aynı zamanda. Fazla faşizan bir düzen yok grupta. Aslında grup dediğimiz kavram faşist de bir yapıya sahiptir işin açıkçası. Şarkı yazarı vardır ve dikte eder. Bizde öyle bir yapı yok. Daha demokrat ve açık bir grubuz. Dolayısıyla bu şekilde bir 30 yıl devrildi. 

30’u hücum kayıt olarak kaydettiniz. Kayıtları ne zaman yaptınız? 

30’uncu yılla ilgili birçok proje vardı. Birisi sergi açılacaktı, bir tane normal albüm yapacaktık. Bir de hediye albüm çıkaracaktık. Bu aslında bir 30’uncu yıl albümümüz değil. Dinleyicilerimize hediye albümümüz. 

Aslında konserlerde özlediğiniz canlı performansı bu albümde bir nebze olsun dindirdiniz gibi… 

Biraz öyle oldu. Grup için de aslında yeni bir meydan okuma oldu. Kapanma başlamadan önce bir iki prova yapmıştık. Ada Müzik'te iki günde canlı olarak kaydettik. Bir yeni parça, üç tane de eski parçanın yeni düzenlemesi var, akustik. 

‘Parçaları seçmek çok zor oldu’

Parçaları nasıl seçtiniz?
Çok zor oldu. Parçaları bizim seçmemizi istediler. Ben de dedim ki “Nasıl seçeyim abi ben yüz parçara arasından üç tane?” Kesmeşeker’in tarihi boyunca farklı yönlerini göstermek istedik seçimlerde. Bir tanesi balad, bir tanesi doğu, bir tanesi rock… Genel bir yapı oldu. 

Plak seçimine nasıl karar verdiniz? 
Bunun tabii birkaç nedeni var. Biz plak çağından geliyoruz. Ben evde hala plak dinleyen bir insanım. Gençken de dinliyordum. Bir de bütün formatlar değişti. CD çıktığı zaman CD bozulmaz deniyordu. Sonra MP3 çıktı. Bin tane format çıktı. Ama plak hep ayaktadır. Şimdi Spotify, Apple Music, fizy var. Plak yatırımı da olan bir format. Bir tane pikabınız, amfiniz, kolonunuz olması gerekiyor. Çok daha kalıcı olduğuna. Bizim için de çok daha sıcak bir format tabii. 

‘Yeni albümde dinleyecekler’

Kesmeşeker’in politik mesajları güçlü olan şarkıları da var. Ancak hediye albümde bu şarkılardan göremiyoruz. Bunun sebebi nedir? 
Normal albümde kullanacaktık o şarkılarımızı. Bu dört şarkılık özel bir albüm olduğu için başka şarkılar tercih ettik. Yoksa yeni albümde var. Onu kaydettiğimiz zaman da dinleyecekler. 

Kesmeşeker, 30 yıldır Kadıköy’ün en özel oluşumlarından. Eskiden de “Karşının grubu” olarak anılıyordunuz. Bunlar ne ifade ediyor sizin için? 
Karşının grubu demek için karşının yazarı olmak lazım. O bir yakıştırma oldu nedense. ‘Kadıköy sound’ gibi Kesmeşeker üzerinden türetilmiş kavramlar var. Bir semtle özdeşleşmek herkese nasip olmayan bir şey. O açıdan çok memnunuz.  

Kadıköy sizce Kesmeşeker’e hak ettiği değeri veriyor mu? 
Bence veriyor. Biz sadece işimize baktık bahane üretmeden. Turneye çıktığımız zaman herkes “Abi Kadıköy'de farklı çalışıyorsunuz” diyorlar. Aslında aynısını çalıyoruz. Burada dinleyici çok daha rahat, daha katılan bir dinleyiş var. Anadolu'da ne de olsa bir çekingenlik oluyor en başta. Kadıköy albümü var mesela. O bizim için taçlandırma oldu.

30’uncu yıla özel, bir önceki albüme atıfla “Kadıköy’de ne güzel filizlendik biz?” diyebilir miyiz sizin için?
Ben hiç böyle nostaljik bir insan da değilim. Süper bir gençlik var. Harikalar. Kadıköy’ün havasından mı suyundan mı bilmiyoruz ama bir özgürlük kokusu vardır. Bir Avrupa şehrinden daha Avrupalıdır o konuda. Rahat hissedersin. Öyle bir baskı yoktur. Kesmeşeker’in sözlerinde çift anlam çok kullanırım ben. “Kadıköy’de ne güzel solduk biz” sözünde de çift anlam var. Beni gören Kadıköy falan diyor. İşte biz buradan bakıyoruz dünyaya, işte buradayız.

‘Daha umutlu olmayı isterdim’

Grup açısından bu kadar uzun süre canlı konser veremediğiniz olmuş muydu? 
Pandemiden herkes gibi bizim grup da çok etkilendi. Biz gene biraz daha şanslıyız çünkü Burgazada’da bir konser verdik. Bizden sonra yasaklandı. Antrenman yapma şansımız oldu. Gruplar için çok önemli şeyler bunlar. “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” deniyor. Şimdi gene aynı muhabbet var. Şimdi göreceğiz. Bir müzisyen sendikası kurulacak mı? Bana sorarsan kurulmayacak. “Her koyun kendi bacağından asılır”a döneceğiz. Tarihe bakalım. Her şey eskisi gibi oluyor. Daha umutlu olmayı isterdim ama geçmişe bakınca bunu görüyorum. 

Cenk Taner nasıl üretmeyi sürdürdü bu dönemde? 
İlk bir iki hafta “Kendimize dönelim, içimize dönelim. Bu harika fırsat, okumadığımız kitapları okuyalım, dinlemediğimiz müzikleri dinleyelim” diyenler vardı. Bir aydan sonra biraz o gevşedi. Ekmek yapanlar vardı. Maya bulunmuyordu Kadıköy'de. İkinci aydan sonra böyle bir şey olmadığı ortaya çıktı. Benim daha önceden hazırladığım bir dosya vardı, bir şiir kitabı çıktı. E bu mini albümü çıkardık. Ben hep yeni şarkı yaparım. Taze çıkar şarkılar. 
‘Bambaşka bir dünya kurulacak’

Müzik bu dönemden itibaren farklılaşabilir ya da yeniden şekillenebilir mi? Geleceğe dair bir öngörünüz var mı? 
Bu tip durumlar için aradan bir zaman geçmesi gerekir. Gezi’de olduğu gibi. Bir beklemek ve süzmek gerekir. O kadar çok şey değişti ki işte her şey online oldu, okullar online, müzik online… Başka bir yere geçiyor. Tabii bizim kuşak da çok değişim gördüğü için aslında biraz daha hazırlıklı. Bizimkiler jetonlu telefondan buraya geldiler. Tek kanal televizyondan buraya geldiler. Gençler için bambaşka bir dünya var. Her şey yolunu bulacaktır sonuç itibariyle, bambaşka bir dünya kurulacak. 

Size neden kaptan diyorlar?
1999’daki albümümüzde “Kaptan” diye bir şarkı vardı. Çok doğal olarak geldi o lakap. Ben öyle sınavlara falan giren bir adam değilim. Doğal bir kaptanlık oldu o. Hani yol gösterici, kılavuz gibi algılandı. Öyle kaldı yıllardır. Biz de memnunuz. Herkes kaptan aşağı, kaptan yukarı...