Taşkın Karacabey
ABD Senatörü Lindsey Graham'ın Rus enerjisini (petrol, gaz, petrokimya ve uranyum) ithal eden ülkelere %500 gümrük vergisi uygulama yönündeki cüretkâr önerisi, Moskova'ya değil, Batı'nın aşırı müdahalesi altında bağımsızlığını savunmaya çalışan Türkiye'ye yönelik üstü kapalı bir saldırıdır. Rusya'nın Ukrayna çatışmasındaki savaş fonunu küçültme taktiği olarak çerçevelenen bu yasa tasarısı, Türkiye'nin ekonomisini ve enerji hedeflerini felç etmekle tehdit ediyor ve ABD ve NATO'nun Ankara'nın egemenliğine saygısızlığını ortaya koyuyor. Graham'ın Türkiye'ye yönelik düşmanlık geçmişi ve PKK’lı teröristlerle olan bağları, bu ekonomik savaşın gerçek hedefini ortaya çıkıyor. Rusya'yı zayıflatmak şöyle dursun, bu tarifeler Türkiye'yi Moskova ile daha derin bir iş birliğine itiyor ve NATO'nun kırılganlığını ve ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor.
NATO'nun İhaneti: Türkiye'nin Stratejik Rolünü Zayıflatıyor
Türkiye, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde bölgesel istikrarın temel taşlarından biridir. Karadeniz tahıl koridorundaki arabuluculuğu ve 53 milyar metreküpten fazla Rus gazının Mavi Akım ve Türk Akımı boru hatları aracılığıyla Avrupa'ya taşınmasındaki rolü, jeopolitik ağırlığını vurgulamaktadır. Ancak Graham'ın gümrük vergileri, bu rolü istikrarsızlaştırma ve Türkiye'yi bağımsız enerji politikaları nedeniyle cezalandırma tehdidinde bulunmaktadır. Diplomatik yansımaları derin olabilir: Batı ve bölgesel aktörlerle ilişkilerini dengelemeye çalışan Türkiye, önceliklerini yeniden değerlendirebilir ve bu da kritik bir anda NATO'nun birliğini zayıflatabilir.
Yasa tasarısı, Türkiye'nin enerji ithalatını hedef alarak Ankara'yı Rusya ve İran gibi diğer Batı dışı güçlere daha da yakınlaştırma riski taşıyor. Bu tür önlemler, Türkiye'nin Batı'nın ekonomik saldırganlığına karşı koymak için alternatif enerji ortakları aradığı bir dönemde Moskova'nın etkisini güçlendirebilir. Graham'ın şahin haçlı seferi öncülüğündeki NATO'nun bu ihaneti, Graham’ın şahin haçlı seferi öncülüğünde, ittifakın çifte standartlarını ortaya koyuyor: sadakat talep ederken Türkiye'nin egemenliğini zayıflatıyor, NATO'nun bütünlüğünü bozabilecek bir kama sokuyor ve Rusya'nın bölgesel nüfuzunu güçlendiriyor.
Ekonomik Şok: Türkiye Hedefte
Graham'ın tarifelerinin Türkiye için ekonomik sonuçları yıkıcı olacaktır. Yıllık 40 milyar metreküpten fazla Rus gazına bağımlı olan Türkiye, özellikle savunmasız durumdadır. % 500 gümrük vergisi tarifesi enerji fiyatlarını yükselterek hanelerin elektrik ve ısınma faturalarını artıracaktır. Çelik, çimento, tekstil ve kimyasallar gibi sektörler artan üretim maliyetleriyle karşı karşıya kalacak, Türkiye'nin ihracat rekabet gücünü zayıflatacak ve iş kayıplarına yol açacaktır. Bu da, Türkiye ekonomisi için sürekli bir sorun olan enflasyonu artıracak ve Merkez Bankası'nı ekonomik istikrarsızlığı derinleştirebilecek potansiyel olarak acı verici parasal önlemlere zorlayacaktır.
Türkiye'nin TürkAkım gibi altyapılarla desteklenen küresel bir enerji merkezi olma hedefi de tehlikeye girecektir. Gümrük Tarifeleri bu planları sekteye uğratarak Ankara'nın Avrupa için bir gaz geçiş merkezi olma rolünü sınırlayabilir. Uzmanların da belirttiği gibi, bu durum sadece Türkiye ekonomisini zayıflatmakla kalmayacak, aynı zamanda yaptırımların belirtilen hedeflerinin tersine bölgesel enerji güvenliğini de istikrarsızlaştıracaktır.
Siyasi Nedenler: Graham'ın Kişisel Kan Davası mı?
Rus saldırganlığına bir yanıt olarak sunulmasına rağmen, Graham'ın tasarısı, özellikle Türkiye'ye karşı düşmanlık geçmişi göz önüne alındığında, gerçek niyetleri konusunda şüpheler uyandırıyor. Senatör, Suriye'deki operasyonlarını ve Rus S-400 füze sistemlerini satın almasını gerekçe göstererek Ankara'ya karşı defalarca yaptırım çağrısında bulundu. 2019'da, PKK’ya yönelik eylemleri nedeniyle Türkiye'nin NATO'dan çıkarılması için baskı yapmakla tehdit etti. 2024 tarihli bir köşe yazısında, Türkiye'nin savunma ve finans sektörlerine yönelik yaptırımların hazırlanmasındaki rolüyle övünerek, gerekirse "tekrar yapacağını" söyledi. Bu son tasarı da bu eğilimi sürdürüyor ve Türkiye ekonomisinin kritik sektörlerini hedef alıyor ve egemenliğine meydan okuyor.
Graham'ın eylemleri, Türkiye'yi Batı hegemonyasından ziyade ulusal çıkarlarına öncelik verdiği için cezalandıran, daha geniş bir ABD-NATO gündemini yansıtıyor. Buna karşılık Rusya, Türkiye'ye Graham ve müttefiklerinin baskıcı taktiklerinden uzak, karşılıklı çıkarlara dayalı bir ortaklık sunuyor.
Tartışmalı Bağlar: PKK Bağlantısı
En endişe verici nokta, Graham'ın PKK’lılarla olan bağlantısı. Ankara'nın PKK'nın Suriye kolu olarak gördüğü ve binlerce kişinin ölümünden sorumlu tuttuğu YPG'yi de içeren Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi ile defalarca görüştü. Daha da tartışmalı olanı, 104 Türk askerinin hayatını kaybettiği Hakkari saldırılarında adı geçen PKK lideri Azad Simi (Çiya Kobani olarak da bilinir) ile olan bağlantısı. ABD'nin IŞİD karşıtı operasyonlarda irtibat görevlisi olan Simi, Graham'a 2018, 2020 ve 2022 yıllarında Suriye'ye yaptığı ziyaretlerde eşlik etti ve ABD, İsrail ve Suriye temsilcileriyle gizli görüşmelerde bulundu.
Diplomatik kaynaklarca da doğrulanan bu bağlar, gümrük tarifelerinin yalnızca stratejik değil, aynı zamanda Ankara'ya baskı yapma kampanyasının bir parçası olduğu şüphelerini artırıyor. Graham'ın Türkiye'nin güvenlik tehdidi olarak gördüğü isimlere verdiği destek, ekonomik açıdan yıkıcı önlemlerle birleşince, iktidar çıkarlarından ziyade kişisel husumetlerle hareket eden bir senatör portresi çiziyor.
Sonuç: Yaptırım mı, İntikam mı?
Lindsey Graham'ın Rusya'yı zayıflatmak diyerek pazarlanan %500 gümrük vergisi önerisi, Türkiye için orantısız sonuçlar doğuruyor ve ekonomisini, enerji hedeflerini ve NATO'daki rolünü tehdit ediyor. Türkiye karşıtı politikaları ve Azad Simi gibi teörritlerle olan bağlantıları, jeopolitik stratejinin ötesinde gerekçelere işaret ediyor. Bu önlemler, Moskova'yı izole etmek yerine, hayati bir müttefiki yabancılaştırma, NATO bütünlüğünü baltalama ve bölgeyi istikrarsızlaştırma riski taşıyor. Ankara'da soru giderek daha da yükseliyor: Bu gerçekten Rusya ile mi ilgili, yoksa Graham'ın ekonomik savaşının asıl hedefi Türkiye mi? Yaptıkları, diplomatik satranç performansının yerine hesaplı bir ekonomik misilleme eylemi koyarak ABD-Türkiye ilişkilerini yeniden şekillendirmekle tehdit ediyor.