Ankara’da 1990’lı yıllarda art arda işlenen ve aralarında gazeteci Uğur Mumcu, akademisyen Bahriye Üçok, Ankara Barosu eski Başkanı Muammer Aksoy ile siyasetçi Ahmet Taner Kışlalı'nın da bulunduğu aydınlara yönelik 22 faili meçhul cinayeti kapsayan davanın 13. duruşması görüldü.
Kamuoyunda "Umut Davası" olarak bilinen davada, dönemin Emniyet Müdürü ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ilk kez ifade verdi.
Mehmet Ağar SEGBİS ile bağlandı
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Mehmet Ağar, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek İstanbul’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı. Ağar’a ifade vermesi için mahkeme tarafından tebligat yapılmıştı.
Bu çağrının gerekçesi ise, Mumcu Ailesi’nin mahkemeye sunduğu dilekçede yer alan ve yıllardır kamuoyunda tartışılan bir diyalogdu.
Dönemin Emniyet Genel Müdürü olan Ağar’ın, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu’ya taziye ziyaretinde bulunduğunda, "Bir duvar örülüyor sanki" dediği; Güldal Mumcu’nun ise "Bir tuğla çekin, duvar yıkılsın" demesi üzerine Ağar’ın "Tuğlayı çekemem" yanıtını verdiği iddia edilmişti.
"Benden birtakım bilgiler istedi"
İfadesinde Uğur Mumcu ile geçmişte fikir alışverişinde bulunduğunu dile getiren Mehmet Ağar, şu sözleri kullandı:
"Biz Uğur Bey ile sık sık görüşürdük. Sık sık evine gider fikir alışverişinde bulunurduk. O zamanlar Kazım Karabekir ile ilgili bir kitap hazırladığını söyledi. Benden birtakım bilgiler istedi, ben de ona o belgeleri verdim.”
Ağar, Güldal Mumcu ile Mülkiye’den sınıf arkadaşı olduğunu da belirterek, "Güldal ile okul aracılığıyla tanışıyoruz" dedi.
"Benim bu konu ile ilgili alnım ak"
Mahkeme başkanının, yıllardır gündemde olan "duvar" diyaloğuna ilişkin sorusu üzerine Mehmet Ağar şu açıklamayı yaptı:
"Bu duvar meselesi yanlış anlaşıldı. Yanlış söylene söylene uzadı ve büyüdü mesele. Ben bu olay sırasında Erzurum Valisi'ydim. Emniyet ile de bir bağlantım yoktu. Bu Uğur ile ülkeye aynı bakardık. Dertlerimiz aynıydı; tam bağımsız bir Türkiye isterdik. İstanbul İl Emniyet Müdürü olduğumda Uğur beni aradı, tebrik, daha sonrasında buluşmak için sözleştik. Bu buluşmada belgeleri istedi.
Ben neden bu tuğlanın çekilmesini istemeyeyim? Her polis çözülmesini ister. Çünkü bu cinayetin çözülmesi Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy cinayetinin çözülmesi demek. Benim bu konu ile ilgili alnım ak. Sanki kast-ı mahsusa varmış gibi yansıtılıyor. Bunun aslı astarı yoktur. Her polis için bu dava bir şeref meselesidir."
Ağar'ın sözlerine Özge Mumcu'dan itiraz
Duruşma sırasında Ağar’ın, "Bizim Uğur ile bir hukukumuz vardı" şeklindeki sözlerine Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu itiraz etti. “Hayır, böyle bir şey yoktu” diyerek tepki gösteren Özge Mumcu’nun çıkışı, duruşma salonunda kısa süreli gerginliğe neden oldu.
Hâkimin, "Uğur Mumcu ile samimiyetiniz nasıldı?" sorusuna ise Ağar şu yanıtı verdi: "Beynelmilel terör meselesini konuşurduk, böyle bir ilişkimiz vardı."
"Yanlış değerlendirme yapmak istemem"
Bir diğer dikkat çeken bölümde, mahkeme başkanının “Eski bir hava kuvvetleri paşası Mossad ve İsrail bu işin içinde dedi. Siz ne düşünüyorsunuz?” sorusunu yönelttiği Ağar, şu cevabı verdi:
“Somut deliller olmadan bir değerlendirme yapmam yanlış olur. Bizim işimiz hukuk olduğu için hukuk çerçevesinde değerlendirme yaparız. Yanlış değerlendirme yapmak istemem.”
Ağar, Emniyet içindeki gözlemlerini ise şöyle aktardı:
"Meclis komisyonunda bu suikastla ilgili tüm bildiklerimi söyledim. Emniyetteyken, alt rütbelerdeyken bu işleri Rusya'nın yaptığı düşünülürdü. Üst rütbelere çıktıkça gördük ki, müttefikimiz olan ABD ve batı ülkelerinin bu tarz işleri gerçekleştirdiğini gördük. Olabilir, neden olmasın?"
"Bizim Gladyo ile işimiz olmaz"
Avukatların "Gladyo" yapılanmasıyla ilgili soruları üzerine Mehmet Ağar, "Bizim Gladyo ile işimiz olmaz. Yaptıklarımız tamamen yasal çerçevede Bakanlık işleriydi” yanıtı verdi.
"Kim benim üzerimde baskı kuracakmış?"
Özge Mumcu’nun “Bu davayla ilgili üzerinizde bir baskı oldu mu?” sorusuna ise Ağar şu yanıtı verdi:
"Kim benim üzerimde baskı kuracakmış? Ben illegal hiçbir baskıya boyun eğecek değilim. En ufak bir bilgim olsa iletirim. Sağlık sorunları sebebiyle İstanbul'dayım, o yüzden salona katılamadım. Davanın oldukça uzağındayım."
Dava ertelendi
Yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleşen duruşma, kamuoyunda hâlâ tartışılmaya devam eden birçok iddiaya sahne oldu.
Mahkeme heyeti, davayı 9 Şubat 2026 tarihine erteledi.