Namık Tan, Hakan Fidan’ın söylemlerinde hariciyeyi asker, polis, istihbarat ve jandarmayla birlikte daha geniş bir “güvenlik bürokrasisi”nin parçası olarak gördüğünü belirtti. Bu yaklaşımı, Türkiye'de 2007, 2010 ve 2017 anayasa referandumlarıyla şekillenen otoriterleşme sürecinin son halkası olarak niteledi.

Tan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şunlara yer verdi:

  • "Bu süreçte, Türkiye aşamalı şekilde demokratik rejim niteliklerini yitirdi. Yargı ile sivil-askeri bürokrasi siyasallaştı Buradaki mesele, “güvenlik bürokrasisi”ni yeniden kurgulamak, hak ve fırsat eşitliğine dayalı yurttaşlık üzerine kurulu laik ve demokratik cumhuriyet değerlerinin özünü değiştirmek ve temelini çökertmekten ibaret."

'Zihinsel kod değişimi' vurgusu

"Erdoğan’ın da, Fidan’ın da tekrarladıkları bürokraside “zihinsel kod değişimi” ifadesiyle ikrar edilen, kurulmak istenen otoriter rejimi sırtlayacak “yeni bürokrasi” kurgusunu ortaya koyuyor Burada kurgulanan yeni bir otoriter *“güvenlik devleti”*."

"Mesela, Fidan’ın acemi yamağı, Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz’ın kızının Bakanlık sınavını birincilikle kazanmasi buna iyi bir örnek *”Güvenlik devleti”* konusunda otoriterleşme literatüründe zengin bir araştırma birikimi var."

Anayasa Mahkemesi'nden Rasim Ozan Kütahyalı'ya 'FETÖ'cü' şoku
Anayasa Mahkemesi'nden Rasim Ozan Kütahyalı'ya 'FETÖ'cü' şoku
İçeriği Görüntüle
  • "Mısır, Rusya, Azerbaycan, OAC, İran, Venezuela çokça çalışılmış. Bunların tamamı, yarı/tam kapalı *”şahsım rejimleri”* . Anayasalar önemsiz, mahkemeler de öyle. Liyakat aranmıyor, sorgusuz biat ve sadakat temel kriter Türkiye’de *”sürekli reform”* iddiasının ardında yapılan şey, günün sonunda bu kurguyu gerçekleştirmeye yönelik bir *“devlet kurumlarını ele geçirme (state capture)”* hamlesinden ibaret…"

"Bunun etkilerini ekonomiden tarıma, yoksullaşmadan yolsuzluğa, dış politikadan savunmaya, çevre felaketlerinden eğitim ve sağlığa kadar her alanda her gün ağırlaşarak görüyor ve yaşıyoruz."