CHP Genel Başkan Özgür Özel, partisinin Kuruluş Haftası etkinlikleri kapsamında Genel Merkez'de düzenlediği basın toplantısında, "4-9 Eylül arası CHP'nin kuruluş haftası olarak kutlanacak. Bu kararı geçen sene hep birlikte 4-9 Eylül arasında gerçekleştirdiğimiz Değişim Kurultayı'nda karara bağlamıştık. O kurultayın en önemli ürünü tüzüğün değişmesiydi. Orada tüzüğümüze partimizin kuruluş haftasını tarif etmiştik. Biliyorsunuz CHP'nin resmi kuruluş başvurusu 9 Eylül 1923'te yapılmıştır. Osmanlıca bu dilekçenin bir örneği Devlet Arşivi'nde, bir örneği parti arşivimizde ve benim odamdadır. Ancak Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1927 Kongresi'nde ki biz o kongreyi Büyük Nutku'nu okuduğu kongre olarak biliriz" ifadesini kullandı.

Özel, şunları kaydetti:

"Bu kongre şu cümlelerle başlamıştır: 'Fırkamız bundan 9 sene evvel meydana çıkmıştı. Bütün Anadolu ve Rumeli'yi kapsamak üzere ilk kongremiz Sivas'ta yapılmıştı. Dolayısıyla bugün açılışıyla iftihar ettiğim Büyük Kongremiz, Sivas Kongresi'nden sonra teşkilatımızın ikinci büyük kongresidir.' Böyle olunca 4 Eylül tarihi CHP'nin Sivas Kongresi'ni ilk Kurultayı kabul ettiği için bir başka kuruluş tarihi olarak gündeme geliyor. Çok sayıda tarihçi bu tarihi kuruluş tarihi olarak kutlaması gerektiğini hep söyledi. Geçen sene delegelerimiz verilen bir önergeyle 4-9 Eylül Haftası'nı Kuruluş Haftası olarak ilan edip, bundan sonra da her sene bu haftanın özel ve güçlü bir temayla kutlanmasını, kutlama programının içerisinde akademisyenlerin, bilim insanlarının, siyasetçilerin ve CHP'ye ilgi duyan, takip eden herkesin bütün paydaşların olmasını arzu etmiştik. O haftanın ilkinin açılış günündeyiz.

"Tarihin bir dönüm noktasındayız"

Bir Bellek Müzemiz var. Her sene bu Bellek Müzemizin önünde ve içinde bir başka temayla bir sergimiz olacak. Tarihin bir dönüm noktasındayız. 106 yıl önce bağımsızlığımıza ve Cumhuriyetimize uzanan yolun en önemli adımlarından birini hep birlikte atmıştık. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışı, Havza ve Amasya genelgeleriyle Erzurum Kongresi sonrası Sivas'a gelmişti. Sivas'ta başkanlığını yaptığı Temsil Heyeti'nde 41 kongre delegesi bir hafta boyunca Cihan Harbi'nden çıkan, işgale uğrayan ülkenin nasıl kurtarılacağını tartıştılar, konuştular. Bir bildiri çıktı. Bu bildirgede, 'Milli istiklalimizin sağlanması için milli iradeyi kılmanın esas olduğu' söylendi. Manda ve himaye ilk kez kesin bir dille reddedildi. Bölgelerinde mücadele yürüten cemiyetler, dernekler, yapılar Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adında birleşti. Yıllar sonra Sivas Kongresi'ni Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'bir milletin kuruluşunu hazırlayan kararların verildiği yer' olarak tanımladı. O kongre partimizin ilk kongresidir. O kongrenin 106'ncı yılında Atatürk ve kurucu kadrolarımızı, o kongreye katılan herkesi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum."

Özel, etkinliklere katkıları nedeniyle MYK üyeleri Selin Sayek Böke, Aylin Nazlıaka ve Gül Çiftci başta olmak üzere tüm genel başkan yardımcılarının gayret gösterdiğini belirtti.

Özel, şunları kaydetti:

"Dünyanın önde gelen program partilerinden birisi"

"Cumhuriyet Halk Partisi, dünyanın önde gelen program partilerinden birisi. 102 yıldır programlarımızda ortaya konan vizyon, Türkiye'yi dönüştüren eylemlere taşınmıştır. Parti programlarımız cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana hedeflediğimiz demokratikleşme, kalkınma, adalet ve sosyal devlet vizyonlarını hep içermiştir. Kalkınmacı anlayışımız ve kalkınma hamlelerimiz, kimsesizlerin kimsesi olan güçlü sosyal devlet arzumuz, adaleti tesis etmek için kararlılığımız, demokrasiyi inşa hedefimiz tüm programlarımızda yer aldı. Kuşkusuz bundan sonra da yer almaya devam edecek. En önemlisi CHP, programlarında benimsediği bu vizyonunu, hedeflerini, her zaman gerçekliğe dönüştürmek için gerekli iradeyi ortaya koydu. Bugün de koymaya devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidardan uzak olduğu ve sonu buhrana, kaosa dönüşmüş dönemler, hele hele CHP'yi ortaya çıkaran gereklilik, bir işgal, dağıtılmış bir ordu, kaybedilmiş bir egemenlik ve ülkenin üzerinde kurulan çeşitli taksim planları... Bu süreçte CHP geliyor önce bir kurtuluşu örgütlüyor, sonra kuruluş vizyonunu ortaya koyuyor. Bu vizyonla birlikte kalkınmacı bir programla birlikte ülkeyi esaretten, sefaletten, açlıktan, hastalıklardan kurtarıyor. Ve bir anda Gazi'nin deyimiyle 10 yılda 15 milyon genç yaratıyor. Bir toplu iğnesi olmayan bir ülkeden uçak fabrikaları, motor fabrikaları, tren fabirkaları yapabilen bir ülke haline geliyor. Bu, Cumhuriyet Halk Partisi'nin imdada yetişmesi ve kalkınmacı bir iktidara hayata geçirmesiyle mümkün oluyor.

"1970'lerde girdiği 4 seçimden birinci çıkıyor"

İsmet Paşa'nın vefatından sonra devralmasıyla yaşanan süreç 1950'de bu kez tek adam rejimi olmasın, cumhuriyet olsun denilip, erken cumhuriyet dönemlerinde denenip denenip başarısız olan, yani bir ülkede cumhuriyet vardır ama onu demokrasi yapan iktidarın varlığı değil, muhalefetin varlığı, özgürlüğü, gücüdür. O muhalefetin iktidara gelebilmesi, iktidarla muhalefetin el değiştirebilmesi, yer değiştirebilmesidir. İşte bunu 14 Mayıs 1950 gecesi İsmet Paşa bir seçim kaybederek başarıyor. Seçimi kaybediyor ve 'Herhalde bunlara iktidarı vermeyeceksin' diyor herkes. Ama İsmet Paşa diyor ki, 'Hayır bu mağlubiyetim Türkiye demokrasisinin zaferidir.' O günden bugüne çok partili rejim içinde yaşıyoruz. O çok partili rejim içinde 1950'lerde Demokrat Parti'nin iktidarı geliyor. Artılarıyla eksileriyle sevaplarıyla günahlarıyla, doğrularıyla yanlışlarıyla bir iktidar oluyor. Bu iktidarın 10 yıl sonra el değiştirmesi ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin muhalefetten iktidara gelmesi, kendi getirdiği demokrasiyle iktidarı devralması gerekirken, buna hazırlanıyorken, bunun için İlk Hedefler Beyannamesi'ni yazmışken, bu beyannamede örneğin Anayasa Mahkemesi gibi bir kurumun varlığı tarif ediliyorken, maalesef olması gerektiği gibi bir iktidar değişikliği yerine bir askeri darbe yaşanıyor. Bu askeri darbeden sonra ülke önüne yeni kaotik günlerin tartışmaların, kardeş kavgalarının yaşanıldığı ama bir yandan yine umut olarak CHP'nin var olduğu ve mutlaka Demokrat Parti'den köken alan Adalet Partisi'nin de zaman zaman iktidarda zaman zaman muhalefette olduğu ve sivil siyasetin içinde bir mücadelenin gerçekleştiği süreçler yaşanıyor.

Programcılık, parti programının önemi vizyon belgesinin ortaya konulması noktasında, önce İsmet Paşa'nın tarif ettiği ortanın solu ama onun altını dolduran Ecevit ve arkadaşlarının 'Ortanın Solu Hareketi' ve 'Ak Günlere' bildirgeleriyle birlikte Cumhuriyet Halk Partisi bir kez daha kaoslu, zorlu dönemlerde hem bir koalisyon kültürünü geliştirerek hem MSP ile iktidar olup, kalkınmacı hamleler yapıp hem dış politikada Atatürk'ten ve İsmet Paşa'dan miras önce diploması, gerektiğinde mücadele gerektiğinde müzakere ama onurlu, dik duran ve sonuç alan bir dış politika anlayışıyla Kıbrıs'taki mezalimi bitiriyor. Kıbrıs'a Rumlar için de barışı götürüyor, harekatın adını Barış Harekatı koyuyor ve o günden bugüne Kıbrıs'ta kimsenin burnunu koyuyor. CHP, yeni bir kalkınmacılığı tarif ederken, halkçılığı, sosyal devleti merkez altına alan, sosyal devleti emeklilik güvencesiyle, iş kazası sigortalarıyla, örgütlenme hakkıyla ve en nihayetinde yine bir darbe gelene kadar her 4 emekçiden 3'ünün sendikal güvencelere kavuşabildiği bir başka kalkınma ve güçlenme dönemine lokomotiflik ediyor. İktidar oluyor, muhalefet oluyor ama 1970'lerde girdiği 4 seçimden ikisi genel ikisi yerel 4'ünden de birinci parti çıkıyor.

81 il başkanı, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda: Karar yok hükmündedir
81 il başkanı, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda: Karar yok hükmündedir
İçeriği Görüntüle

"İliklerimize kadar hissedeceğiz"

Şimdi tarihin yine CHP'siz bir evresinin sonunda yine 1980'lerde Özal ile Demirel ile Erbakan ile daha sonra Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarıyla sevaplarıyla günahlarıyla, artılarıyla eksileriyle ortaya koydukları pek çok ürün ve maalesef bugüne taşınan pek çok sorunla birlikte bir kez daha CHP'nin iktidarına o gelip de çığır açan iktidara, esaretten kurtardığı gibi, gelip de çok partili rejimi getirdiği gibi, gelip de sendikalaşma haklarını getirdiği gibi, basın özgürlüğünü getirdiği gibi, işçi haklarını genişlettiği gibi, topraksız köylüye toprak vadedebildiği gibi yaptıklarıyla yapamadıklarıyla, başardıkları ya da başaramadan birilerinin mani olduğu şekilde bu ülkenin önüne hep kurucu irade ve kurtarıcı bakış açısı ama eninde sonunda vizyoner ve kalkınmacı bir yaklaşımla bir kez daha aynı noktaya geldiğimiz, aynı yerde buluştuğumuz, tarihin Cumhuriyet Halk Partisi'nin sırtına aynı yükü yüklediği, milletin aynı beklentiyle gözünün içine baktığı bir dönemin içinde, tarihin yine o kırılma noktalarından bir tanesinde, bir dönem için sonu ve yeni bir dönemin başlangıcının arifesinde olduğunu bugün hem gezeceğimiz sergiyle hem de bir hafta boyunca burada demokrasiye, adalete, kalkınmaya ve refaha yönelik olarak kuracağımız her cümleyle, atacağımız her adımla bunu iliklerimize kadar hissedeceğiz."