CHP Genel Başkanı Özgür Özel, NOW Tv'de Çalar Saat programına konuk oldu. Gündeme dair soruları yanıtlayan Özel, CHP'nin 4-9 Eylül Kuruluş Yıldönümü haftasına ilişkin şunları söyledi:
"Geçen sene tüzük değişikliği yaptık. Ve bu tüzük değişikliğinde bir tartışmayı sonlandırdık. Partinin kuruluş günü 9 Eylül mü 4 Eylül mü diye. 9 Eylül 1923 partinin kuruluşuyla ilgili dilekçenin bakanlığa verildiği tarih. Dilekçenin Osmanlıcası da daha sonra Latin harfleriyle yazılmış hali de odamda duruyor. Atatürk CHP kurultayını ilk topladığında bu birinci kurultay dediklerinde 'Yok bu ikinci' diyor. 'Birincisi ne zaman' diyorlar. 'Sivas Kongresi'ydi' diyor. 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi'nin yıl dönümü. Geçen sene yaptığımız tüzük kurultayında şöyle bir karar alındı, 4 Eylül ile başlayıp 9 Eylül'de biten hafta kuruluş haftası olacak ve bu hafta partinin kuruluş yıl dönümü etkinlikleri yapılacak.
"29 Ekim'e kadar da sergiyi açık tutacağız"
Bugün saat 13.00 gibi basın mensuplarına, değerli gazetecilere, gazetecilerin Ankara'daki temsilcilerine bir sunum yapacağız. Sergiyi ben gezdireceğim. Daha sonra açılacak. 4-9 Eylül haftası bu etkinliklere katılan herkese açık olacak. Hatta 29 Ekim'e kadar da sergiyi açık tutacağız. Çünkü arayan, soran, ilgi gösteren çok vatandaşımız var. CHP her zaman gelinebilen, gezilebilen üye olunabilen baba evinin ruhunun hissedilmesi gereken bir mekandayız. 4-9 Eylül haftasında 600'ü geçti kayıtlar, yani katkı sağlamak ve burada olmak için resmi kayıt yaptıran 620 akademisyen, kanaat önderi, yani partinin üyesi olmayan, partinin herhangi bir organında görevli olmayan ancak partinin iktidar yürüyüşündeki program hazırlığının son evresine katkı sağlamak isteyen 600'ün üzerinde akademisyenle, bilim insanıyla, sivil toplum örgütü mensubuyla, meslek örgütü mensubuyla burada toplantılar yapılacak.
"15 Eylül bu iktidar hazırlığından rahatsız olanların ortaya çıkardıkları bir teferruat"
Önceki genel başkanlarımızdan tutun daha önce partide etkin görev yapmış herkes bu haftaya davet edildi. Ayrıca 250 gençle bir gün burada olacağız. O 250 genç arkadaşımız gençlerin geleceğe yönelik kaygılarının ortadan kalkması için nasıl bir Türkiye, nasıl bir CHP programı istiyorlar çalışılıyor odak gruplarla. Burada bir iktidar hazırlığı var. 15 Eylül bu iktidar hazırlığından rahatsız olanların ortaya çıkardıkları bir teferruat. Bu binanın esas meşguliyeti ve yoğunluğu kendi programını yani geçen sene tüzüğünü değiştirdiği gün karar vermiştik, bir yıl boyunca da program çalışması yapacağız diye. Bu program çalışması 81 ilde 973 ilçede bütün üniversitelerle, bütün meslek örgütleriyle, sivil toplum örgütleriyle çalışıldı. Dünyadaki iyi örneklerine bakıldı ve CHP'nin 2007 yılında çalıştığı 2008'de somutladığı parti programı şimdi bugünün şartlarına göre partinin kuruluş ilkelerinden, kuruluş amacından altı okundan sapmadan onu bugüne doğru yorumlayarak ve yarınlara ilişkin de CHP'ye sorulan soruların her birisine açık somut cevaplar vererek ya da bu somut cevapların önünü açacak bir perspektif koyarak hazırlanıyor. Biz bu haftayı önümüzdeki bir haftayı bu programı hazırlamak, daha doğrusu yapılmış büyük mutfak çalışmasını on binlerce sayfalık, yüz binlerce sayfalık mutfak çalışmalarını yuvarlak masalarda son haline getirmek ve delegelerimizin onayına sunacak duruma getirmek üzere bir hazırlık içindeyiz. Bununla meşgulüz. Bu CHP'nin enerjisini dökmesi gereken gerçek şey.
"Şu anda kongreyi toplayacak sayıya ulaştık İstanbul'a"
Dün İstanbul'da İl başkanlığına gittim. Olağanüstü il kongresi kararı alıyorlar. Delegelerimiz noterde kuyrukta. Dün 200'ün üzerinde imza il başkanlığına gelmiş. Zaten 300 imza olduğunda seçimli olarak yeniliyorsun. Sadece 120 imza il kongresini yapmaya yetiyor, beşte biri. O kongreye gidenlerin yarısı 'Seçim yapalım' derse de seçim olacak. Şu anda kongreyi toplayacak sayıya ulaştık. Dün gördüğüm manzara ne? 'Geçen seçim Özgür Çelik'i desteklemedim diyor. Ama bu darbe girişimine karşı imza vermeye geldim' diyor. Biz de diyoruz ki 'Notere vereceksin.' Tayyip Erdoğan, CHP'nin il kongreleriyle, CHP'nin genel kuruluyla niye bu kadar meşgul? Bursa'da meczubun biri il başkanımıza hakarette bulundu. O da onu mahkemeye verdi. Mahkeme baktı. Görevsizlik kararı verdi, bu parti işidir Ankara baksın diye. Ankara'ya geldi dosya bir yıldır duruyor. Kimsenin bir şey dediği yok. Tayyip Erdoğan üç ayda bir çıkıp diyordu ki 'Ey Özgür Özel, şaibeli kurultaya bir şey söyle.' Sana ne? Delinin biri bir şey söylemiş. O da gelmiş burada durmuş. Sonra buna bizim içimizden bazı arkadaşlar yani işte kendilerince parti içinde bir şey söyleyeceğiz diye tuttular 'Erdoğan'ın bu sözlerine cevap verilmelidir.' Bir tartışma başlattılar."
"Arkadan vuranlarla muhattabız derken MHP'yle AKP'ye söyledim"
Özel, "Arkadan vuranlarla muhatabız dediniz. Kim arkadan vuranlar?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Biz CHP'liler kavga da etsek yüz yüze yaparız. Arkadan vuranlar var. Yere düşesin diye bekleyip yerdeyken vuranlar var diye siyasi rakiplerimize söyledik. MHP'yle AKP'ye söyledim. Net. Çünkü birisi arkadan vurma kültüründen geliyor. Birisi yere düşene tekme atma kültüründen geliyor. Yaptıkları iş bundan başka bir şey değil. Mertçe karşımıza çıkıp siyasi rekabet yapmak yerine bin bir yola sapıyorlar. Gelip gerçek anlamda mücadele edemiyorlar. Arkadan vurmak da, yere düşeni vurmak da bu milletin takdir edeceği bir şey değil. Gel kardeşim, 31 Mart seçimlerinde sandığı koyduk, yarıştık. Çok kendine güveniyorsan, gel 2 Kasım tarihinde koy sandığı millet kararı versin. Milliyetçi Hareket Partisi'nin yöneticileri almış eline, adamların paçasından pislik akıyor, gitmiş torbacılardan katillerle kendi genel merkezlerinin olduğu semtte, olduğu ilçede, olduğu şehirde, kendi gençlik kolları genel başkanları, Ülkü Ocakları Genel Başkanı vurulmuş, kanı yerde duruyor o meselenin üzerinden şaibesi olan lafı olan adamlar ellerinde Twitter'la CHP'nin kurultayına saldırıyorlar, CHP'nin saldırıyorlar. Sen önce yerdeki cenazeni kaldır. Arkadaşının kanını temizle önce. O yüzden böyle yerdekine vuranlarla sırtından arkadan vuranlarla işimiz yok. Bunlarla muhatabız dediğim bu. Net olarak söylüyorum. Gelsinler gerçek anlamda bir rekabet yapabiliyorlarsa Özgür Özel burada. Özgür Çelik İstanbul'da. Çok korktukları Ekrem İmamoğlu Silivri'de onun korkusu hepsine yetiyor."
"Karşımızda suça bulaşmış baştan aşağı paçalarından pislik akan iktidar ve ortağı var"
Özel, "Ekrem İmamoğlu tamam aday olmasın. Özgür Özel siz tarihi alın 2 Kasım olarak belirleyin seçim tarihini. Ben de genel başkan olmayayım. Artık böyle koltuğunuzu da bir kenara bırakarak. restlerinizi ortaya koyuyorsunuz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan buna bir yanıt gelmedi. Niye gelmiyor?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Koca röportajdan bir cümleyi alıp o cümle tek başına söylenmiş gibi yorumlanıyor. Bunun mahsurları var. Özgür Özel dedi ki 'Ekrem İmamoğlu aday olmasın. Ben de koltuğu bırakırım.' Öyle değil o. Yani öyle ama şu soruya cevaben öyle; bir senaryo var efendim diyor Ankara'da çok konuşuluyor diyor. Sizi bir mahkeme kararıyla partinin başından uzaklaştıracaklar, Ekrem İmamoğlu'nu da hapiste tutacaklar o sırada baskın seçim yapacaklar diyor. Ben de diyorum ki 'Seçim yapmaya karar verdiyse hiç uğraşmasın başka şeylerle. Ben o şartları sağlarım. Ekrem Başkan içeride aday olmasın. Ben de partiyi hemen genel başkanlığını bırakayım. Yeter ki 2 Kasım'a seçim sandığını getirsin.' Sonra diyorum ki 'Partinin başından inerim ama otobüsün üstünden inmem.' Laf bu. Bırakır mıyım? Ben bu noktada yüzyıl sonra CHP'yi bir kez daha iktidar yapmanın CHP'yi 47 yıl sonra birinci parti yapmışız. Bu kadar büyük başarı elde etmişiz. Atatürk'ün partisi yüz yıl sonra bir daha iktidar olacak. Bunu yakalamışız. Böyle bir ivme var. İşte dün Zeytinburnu'nda meydanlara sığılmıyor. Bayburt'ta da aynı şey oluyor. Konya'da da aynı şey oluyor. Konya'da da Erdoğan'ın birkaç seferdir dolduramadığı meydana gidip dolduruyoruz. Diyorum ki sen 2 Kasım'da seçimi getir. Benden mi korkuyorsun? Ben genel başkanlığı bırakacağım. Ekrem Başkan'ı da aday yapmayacağız. Bambaşka bir aday bulacağız. Karşına koyacağız. Seni yeneceğiz. Böyle kumpaslara yeltenme, mertçe karşıma çık. Arkadan vurma. Yere düşene vurma. Çelme çakıp da düşürmeye çalışma. Gel mertçe karşıma çık diyorum. Çünkü bu Erdoğan ne diyordu eskiden? Bir gün rüşvetten yargılandı. İrtikaptan yargılandı. İhaleye fesattan yargılandı. Her şeyden yargılandı. Yargılamalar sürüyordu. Milletvekili oldu. O dosyalar örneğin Akbil dosyası. O günden bugüne bekliyor. O günden bugüne. Yolsuzluk dosyaları halen var. Ama ne oldu? Hallettirdiklerini daha sonra başka makamlara getirdi. Karşımızda suça bulaşmış baştan aşağı paçalarından pislik akan, bu memlekette artık normal bir seçim kazanma ihtimali kalmamış, bunun için her şeyi göze almış, gözü dönmüş bir iktidar ve ortağı var. Biz buna karşı mücadele ediyoruz."
"Kimse kimseye haberi olmadan bir yere kayyum atamaz"
Özel, "Gürsel Tekin ağır eleştirilerle istifa etmişti. Siz o süreçte devreye girdiniz mi? Partiden ayrılmadı diye. Mahkeme kararından bir gün önce toplu aidat ödemesi yaptığı bilgisi var. Gürsel Tekin'in bu karardan ya da bu görevin içerisine geleceğinden bilgisi yok muydu? Benim için sürpriz oldu diyor. Gerçekten sürpriz olmuş olabilir mi? Ne dersiniz Gürsel Tekin'e?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Kimse kimseye haberi olmadan bir yere kayyum atamaz veya kayyum talep listesine koymaz. İşin o kısmını tartışmayacağım. Gürsel Tekin ismini de tartışmayacağım. Gürsel Tekin geçmişte partide görev yapmış. Benim birlikte görev yaptığım, hiçbir zaman partimin büyüğü olarak partide görev yapmış birisi olarak, geçmişte görev yapmış birisi olarak kamuoyu önünde çatışmak isteyeceğim bir isim değil. Yerel seçimlerde Kadıköy adayı olmak istediğini söyledi. Biz de 30'lu yaşlarında genç bir arkadaşımızın hem anketlerde hem bir gençlik enerjisini Kadıköy gibi bizi hep desteklemiş bir kentte yansıtmak için hem enerjisine, projelerine inandığımız için başka bir arkadaşı görevlendirdik. O sürede Gürsel Bey sinirlendi. Ve sinirli açıklamalar yaparak istifa edeceğini söyledi. İstanbul'da geçen seçimde 600 kişi 310-290 yarıştığı bir yerden şimdi o 600 kişinin tamamına yakınının partimize bunu yaptırmayız dediği bir yere geldik. Kenetlenme bu. Ama bu sırada 'Efendim mahkeme karar almış. Kurultayı iptal etmiş. Gel sen buraya il başkanı ol.' Bu görevi kabul eden kişiyi ben geçmişte hürmet ettiğimiz, saygı gösterdiğimiz veya birlikte siyaset yaptığımız kişiden ayırırım. Burada kişi kimlik değişiyor. Bu şartlar altında bu haksız, hukuksuz, vicdansız, acımasız ve iktidar yürüyüşünü engellemek için partiyi karıştırmaya yönelik karara biri lazım. Bir parti üyesini alıp oraya koyacaklar. Bunu kabul etmemek lazım. Ben kabul ettiğini duyduğumda dedim ki 'Partiyle ilişkisini kesmemiz lazım.' Orada tabii bir manipülasyon var. Bir üyenin partiyle ilişkisinin kesilmesi için Yüksek Disiplin Kurulu'na verirsin. O da savunmasını ister ve o savunmaya göre işlem yapar. Ama bu sırada parti üyeliği haklarından yararlanıp yararlanmayacağı Siyasi Partiler Kanunu'nda yazıyor. Tedbirli verirsen yol boyunca atılmış gibi muamele görür. Tedbirsiz verirsen üye olarak kalır sonucu ne olursa ona göre muamele görür. Bu tip önemli durumlarda tedbirli verilir. Bütün partiler öyle yapar. CHP'de öyle yapar. Biz de tedbirli olarak disipline verdik. Şu anda partimizin üyesi değil."
"AK Parti'nin hamle mahkemesinin kayyumuna randevu veremem"
Özel, Gürsel Tekin'in açıklamalarının sorulması üzerine de şu yanıtı verdi:
"Ben Gürsel Tekin'e randevu veririm. Ama ben Asliye Hukuk Mahkemesi'nin AK Parti'nin hamle mahkemesinin kayyumuna randevu veremem. Gürsel Tekin bir cenazeden bahsediyor. Ne cenazesi? Ne kokması? Bunlar olacak işler değil. Herkes ağzından çıkan lafın nereye gittiğini görecek. Herkes AK Parti'nin celladı bir katliam yaptı, ortalıkta bir cenaze varsa adalet ve demokrasi cenazesi var. O cenazeyi kaldıracaksan el birliğiyle gel kaldıralım. Bu onunla mücadele ederek olur. Bu onun emrine girerek, dümen suyuna girerek, onun dediğini yaparak olmaz. Benim adıma İstanbul'da çarşıyı pazarı İstanbul delegesinin seçtiği il başkanı gezer. Bizim adımıza İstanbul'da o koltukta kimin oturacağına İstanbul delegesi karar verir. Onun kararı başımın üstündedir. O isim Özgür Çelik'tir, başımın üstündedir. O yüzden ben önceki dönem milletvekili, MYK üyesi Gürsel Tekin'e partimle ilgili bir çaba için; krizli bir dönemdi, bir davette bulundu, daha doğrusu ‘Bir görüşelim’ dedi. Kendisine ulaşan bazı bilgiler vardı. Kıymetlendirdim. Kalktım, gecenin bir vakti evine gittim. Evinde çayını içtim. Böyle hürmet duyabileceğim veya eğer parti için bir şey yapacaksa bunu her zaman birlikte yapabileceğimiz biriyken şimdi fırsattan istifade, ‘Ben İstanbul İl Başkanı olayım. Genel Başkan’dan randevu alayım. O da beni meşru muhatap kabul etsin. Oturalım konuşalım.’ Böyle bir şey yok. Gürsel Bey önce kendi tutumunu netleştirecek. CHP'li misin, değil misin? Şu anda değilsin. Biz, ‘Bunu yapanı partide tutmayız’ dedik. Şu anda değilsin. Ama yedi gün içinde tedbir kararı görüşülecek. Bu yedi günde tutumunu netleştirirsin, dersin ki ‘Yok kardeşim, ben sonuçta bu partinin evladıyım. Bu partinin yapacağı il kongresinde üzerime düşen görev neyse onu yaparım. Bu parti il başkanını seçer. Arkasında hep birlikte dururuz’ diyorsan ben Gürsel Tekin’e bırakın randevu vermeyi, Gürsel Tekin'in bu yaptığı davranış karşısında ona minnetlerimi sunarım. Ama ilk andan itibaren görünen o değil. Orada başka bir hazırlık var. Önceden yapılmış başka bir hazırlık var. İşin medya ayağı var.
“Mahkeme kararı Gürsel Tekin'den bir gün önce mahkemeye tebliğ edildi”
Kayyum Gürsel Tekin'i alamayız, randevu veremeyiz. Kayyumluk görevinin teklif edildiği andan sonra yaptığı açıklamalara baktığınızda şu olsaydı, ‘Ben bu partinin evladıyım. Bu görevi kabul edemem. Genel Başkanımdan randevu isteyeceğim. Bana bu süreçte bir görev düşüyorsa, Genel Başkanımın onayıyla, takdiriyle, partimin onayıyla, takdiriyle ancak olur.’ Böyle önce görevi kabul edip, cenazeden bahsedip ondan sonra bu partiye seçilmiş il başkanı gibi gelemezsiniz. O yüzden onun ilk başta demesi gereken şuydu. Ben de daha sonradan öğrendim; hiç aidat ödememiş bundan önce, karardan bir gün önce ödemiş. Bu sırf Gürsel Tekin'in konuyu bildiğini değil, mahkemenin de kararı bir gün önceden başkalarına söylediğini gösteriyor. Yani mahkemenin kararının Gürsel Tekin'den bir gün önce de mahkemeye tebliğ edildiğini gösteriyor. Bakın şunu söylüyorum: Kararın Gürsel Tekin'e tebliğinden bir gün önce, mahkemeye tebliğ edildiğini göster. Mahkemece değil, mahkemeye. Ankara'da kurgulanmış bir oyun var, İstanbul'da sahneleniyor ve mesele bu kadar açık. Sarayda kurgulanıyor. Cumhur İttifakı'nın sarayla ilişkili, yani MHP'nin sarayla ilişkili birtakım kirli bir kanadı da var, orada kurgulanıyor. Bunların ne yapmaya çalıştıklarını görmüyor muyuz?
“Asliye hukuk oyunlarıyla MHP'yi Cumhur İttifakı'na teklif edenler, bugün CHP’ye bu kumpası kuruyorlar”
MHP’de Sayın Meral Akşener ve arkadaşları, Sayın Müsavat Dervişoğlu en yakından yaşadılar. Onlar MHP’de, MHP'nin AK Parti'ye yanaşmasını, birkaç ay öncesine kadar ip attığı ve karşıdan hakaret duyduğu kişiye yanaşmasını istemedikleri için MHP'nin içinde bir muhalefet hareketi başlatmışlardı ve 900 kadar delegenin desteğiyle tüzüklerine seçim kararı aldırdılar. MHP tüzüğünde şu vardı: Genel başkanı seçiyorsun. İki yıl boyunca değiştirecek seçimli kurultay yapamıyorsun. Bunu koydular. Bunun üzerine MHP’nin içindeki bir kanat, 120-150 kişi kalmıştı bunlar. Gittiler, AKP ile konuştular. Aynı bugün bize yaptıkları kumpasta olduğu gibi, Anadolu'daki bir Asliye Hukuk Mahkemesinden karar aldırtarak MHP'nin tüzük değişikliği yaptığı kurultayını iptal ettirdiler. Yani yapılacak genel başkan seçimini iptal ettirdiler. Ve bunun üzerine Meral Akşener ve arkadaşları, yüzde 18’lik MHP'den ayrılıp İYİ Parti'yi kurdular. MHP de Cumhur İttifakı’nın ihtiyaç duyduğu meşruiyeti ve desteği sağlayan bir partiye dönüştü. Bunu hep birlikte gördük. Şimdi o asliye hukuk oyunlarıyla bu sefer AKP artı MHP'nin gücü yetmemeye başladı. CHP birinci parti oldu. Bugün sandık koysalar iktidar olacağımızı biliyorlar. Bugün hapisteki cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan'ı 10-12 puan farkla geçiyor, birinci turda alıyor seçimi. Hal böyle olunca bu asliye hukuk oyunlarıyla o günlerde MHP'yi asliye hukuk mahkemesi kararı karşılığında Cumhur İttifakı'na teklif edenler ve kendi içinden İYİ Parti'nin doğmasını sağlayanlar, bugün CHP’ye bu kumpası kuruyorlar.”
“Böyle bir görevi üstlenmesiyle gönül dünyamızdan da üye sayfamızdan da çıkmış biri hakkında daha fazla konuşmam”
Karagöz’ün Gürsel Tekin ile ilgili başka soruları olduğunu söylemesi üzerine Özel, Tekin ile ilgili daha fazla soru cevaplamayacağını belirterek şunları söyledi:
“Daha ben Gürsel Tekin konuşmam. Çok bile konuştuk. Ben buraya geçmişte, tarihte kalmış ve bundan sonra böyle bir görevi üstlenmesiyle birlikte de bizim gönül dünyamızdan da üye sayfamızdan da çıkmış biri hakkında daha fazla konuşmam.”