Rahmetli hep ölülerin arkasından konuşurdu

Necip Fazıl’ın arkasından konuşurdu mesela... Şairliğine ve fikirlerine yönelik bir kritik falan değildi yaptığı... Doğrudan özel hayatına dalardı Necip Fazıl’ın... Bırakın ölünün arkasından konuşmayı... Herhangi bir dirinin yüzüne karşı bile söylenmesi ayıp kaçacak şeyler söylerdi.

Ağır, oturaklı, seviyeli bir Kemalizm eleştirisi yaptığı asla görülmemişti... Atatürk’e ağza alınmayacak hakaretlerle saldırırdı... Hakaret, hakaret, hakaret... Başka bir şey değil! Sadece Atatürk’e saldırmakla da yetinmezdi ha! Atatürk’e zerre sempati besleyenlere de saldırmayı ihmal etmezdi.

Said Nursi’nin de arkasından konuşurdu mesela... Küçümseyerek... “Görgüsüz” falan diyerek... Said Nursi’nin Bitlisli olmasını bile nakısaymış gibi zikrederek... Peki neden yapardı bunu? Neden olacak? Sırf Said Nursi, Abdülhamid’e azıcık muhalefet etti diye yapardı.

İstiklal Marşı’mız “Korkma” diye başlıyor ya... İşte buradan yola çıkarak çoktan ölüp gitmiş olan milli şairimiz Mehmet Âkif’in arkasından şöyle seslenirdi: “Niye korkacağım lan! Dünya benden korksun desene... Mehmet Âkif... Serserinin teki”. Kısacası yine tipik bir ölünün arkasından konuşma vakası... Üstelik lan’lı lun’lu...

Büyük İslam komutanı Selahaddin-i Eyyubi’nin arkasından da konuşurdu. Nedenini, niçinini falan bir tarafa bırakalım da nasıl konuştuğuna bakalım: “Şerefsiz” diyerek konuşurdu... “Hayvan oğlu hayvan” diyerek konuşurdu... “Allah belanı versin” diyerek konuşurdu... Bin türlü gıybeti sırtına alarak etmedik hakaret bırakmazdı Selahaddin-i Eyyubi’ye...

Neyse...

Uzatmayayım.

Kısacası...

Ölülerin arkasından konuşurdu Kadir Mısıroğlu.

Biz onun gibi yapmayalım.

Yapmayalım ki ondan bir farkımız olsun.

YSK’NIN İŞİ NEDEN ZOR?

YÜKSEK Seçim Kurulu...

“Seçim yenilensin” de diyebilir.

“Seçim yenilenmesin” de diyebilir.

Burası...

İşin en kolay yanı...

YSK’nın işini asıl zorlaştıran husus şudur:

“Seçim yenilensin” kararını verecekse... Verdiği bu kararın gerekçelerini kamu vicdanını tatmin edecek biçimde matematiksel olarak ortaya koymakla yükümlüdür.

“Seçim yenilenmesin” kararını verecekse... Verdiği bu kararın gerekçelerini kamu vicdanını tatmin edecek biçimde matematiksel olarak ortaya koymakla yükümlüdür.

Yüksek Seçim Kurulu’nun işini zorlaştıran asıl nokta burasıdır.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ