29 Ocak'tan bu yana, AB’den aşı ihraç etmek isteyen şirketler, hem üretimin gerçekleştiği ülkeden hem de Avrupa Komisyonu'ndan izin almak zorunda. Ticaret hala devam ediyor; 9 Mart'a kadar AB, 31 ülkeye 34 milyon aşı dozu ihraç etti. Ancak süreç artık fazladan evrak işlerini, kaçırılan uçuşları ve belirsizliği içeriyor. Bir vakada, kontroller Latin Amerika'da deneme amaçlı gönderilen aşıların gitmesini geciktirdi.

TIBBİ ÜRÜN KITLIĞI YARATIYOR

20 Şubat'ta büyük bir aşı üreticisi olan Hindistan Serum Enstitüsü'nden Adar Poonawalla, firmanın “Hindistan'ın ihtiyaçlarına öncelik vermesi” yönünde yönlendirildiğini söyleyerek dikkat çekti. Hem Amerikan hem de İngiliz hükümetleri, üreticilerle vatandaşları için yerli üretimi önceleyen anlaşmalar imzaladı. Bu, Avrupalı yetkililerin elde etmeye çalıştıkları, Amerika'da henüz onaylanmamış AstraZeneca aşılarının stoklanmasına yol açtı.

Amerika’nın kısıtlamaları daha da ileri gidiyor. Ülkede şırıngaların ve iğnelerin ihracatı için onay gerekiyor. Adar Poonawalla, bu tür kısıtlamaların aşı yapımı için torbalar ve filtreler gibi gereksinimlerin bulunmasında kıtlık yarattığını söyledi. Ancak talep, arzın çok ötesinde ve ülkeler kendi vatandaşına öncelik vermek istiyor.

KALICI ETKİLERİ OLABİLİR

Yine de, aşı tedarikinin talebi karşılaması çok daha uzun sürecektir. Yeni varyantlar ve aşılara olan ihtiyaç, talebi yüksek tutacak ve kimin neyi alması gerektiği konusundaki tartışmaları uzatacaktır. Bütün bunların kalıcı etkileri olabilir. Bir düşünce kuruluşu olan Küresel Kalkınma Merkezi'nden Prashant Yadav, aşıları paylaşma konusundaki isteksizliğin ithalatçıların yeni hastalıklar hakkında bilgi paylaşmayı sınırlayabileceği konusunda uyarıyor. Hükümetler daha sonra şirketlerle sözleşmeleri müzakere ettiklerinde, kesinlikle yerli üretimi çok daha sıkı tutacaklar. Ticaret güvene dayanır. İhracat kısıtlamaları her ikisini de tehlikeye atmaktadır. (Economist)

Çeviri: İsmail Cömert / polemikhaber.com