Türk Dünyası Gönül Elçisi Dr. Seyfullah Türksoy, kaleme aldığı Şemsi Han Samedoğlu: Han Soyunun Vakarıyla Yükselen Bir Portre yazısında Şemsi Han’ın zorluklarla dolu hayatını, kararlılığını ve temsil ettiği tarihi-manevi mirasını konu aldı.
Onun adını yıllar öncesinden duymuştum. Ama şahsen tanışmam 2022’de, uzun zindan yıllarının ardından yeniden hayata döndüğü günlere rastladı. Hapisten çıktıktan sonra Özbekistan’da kurduğu yeni hayatın içinde türlü kumpaslara maruz kaldı; ama her defasında ayağa kalkmayı bildi. Telefonda yaptığımız sohbetlerde hissettim ki, karşımda sıradan bir işadamı değil, han soyundan gelen bir yiğit, bir Karapapak Beyi vardı. Araştırdıkça gördüm ki; Şemsi Han, yalnız kendi hayatını değil, bir neslin, bir halkın onurunu sırtında taşıyan bir portreydi.
Han soyunun mirası ve kahramanlık destanı
Şemsi Han’ın kökleri, yalnızca bir aileye değil, bir millete aittir. Dedesi Samed Bey (Samend Ağa), Göyçe bölgesinde 250 bin kişilik büyük bir Türk tayfasının ağası ve lideri olarak tanınmış, Ermeni işgalcilerine karşı verdiği mücadeleyle adını tarihe yazdırmıştır. Onun adı, yalnızca bir şahsın değil, bütün bir halkın kahramanlık destanıdır.
Samend Ağa, savaş meydanlarında düşmana diz çöktürürken, gündelik hayatta yetimlerin, yoksulların babasıydı. Çaresizleri himaye eder, kimsesizleri evlat bilir, halkının hem yiğidi hem de dayanağı olurdu. Şemsi Han’ın babası da aynı geleneğin taşıyıcısıydı. İlimle yoğrulmuş hayatını, çevresine ışık olmak ve yoksullara kol kanat germek için yaşadı.
Bu yüzden Samedoğlu ailesinde “ağalık” yalnızca mal ve mülk demek değildi; yetimin başını okşamak, fakirin sofrasına ekmek koymak demekti. İşte Şemsi Han da bugün, hem dedesinin kahramanlığını hem de babasının merhametini yaşayan bir emaneti gibi taşımaktadır.
İş dünyasında ilkler
1988’de Garbi Azerbaycan’dan sürgün edilip Azerbaycan’a yerleştiğinde, gözlerinde acı vardı ama yüreğinde azim. Kısa sürede büyük yatırımlara imza attı:
• 3.000 kişiye ekmek kapısı olan fabrikalar kurdu.
• Vodka üretim tesisleri, 2.500 başlık hayvancılık çiftliği, koyun sürüleri ve süt ürünleri tesisleriyle ekonomiye nefes kattı.
• Günlük 25–30 tonluk süt üretimiyle ülkesinde tarım ve gıda sektöründe “ilk”lere imza attı.
Onun fabrikalarında çalışanların büyük kısmı, Fergana olaylarının ardından Azerbaycan’a sığınan Ahıska Türkleriydi. Şemsi Han, onlar için yalnız patron değil, bir ağabey, bir hami, bir dayanak oldu.
Yardımseverlik ve mertlik
Şemsi Han’ın hayat düsturu, tek bir cümleyle özetlenebilir:
“Parayı milletimin geleceğine harcadım.”
Kazancını biriktirmek yerine halkına, yoksuluna, göçmenine aktardı. Ama onu farklı kılan yalnız cömertliği değil; mertliğiydi.
Başsavcıyla kavga
Şemsi Han’ın hayatındaki en büyük kırılma noktalarından biri, dönemin Gence şehrinin başsavcısı Zakir Karalov ile yaşadığı olaydır. Kendi ifadelerine göre başsavcı, Şemsi Han’ın servetinin yarısına el koymak, kalan kısmın gelirine de ortak olmak istemişti. Bir gün tartışma sırasında “hiçbir güç bana engel olamaz” diyerek, hatta dönemin ulu önderi Haydar Aliyev dâhil devlet büyüklerine hakaretler savurmuştu.
Bu sözler, Şemsi Han’ın haysiyetine ağır geldi. O an, atalarından aldığı vakar ve mertlik damarlarında kabardı. Kendi ağzından aktardığı gibi:
“Çalışanlarımın alın terini kimseye yedirmem. Onların hakkını elimden almak istediler. Ben de mertçe karşı durdum. Başsavcıya yumruk attım. Bu benim şerefim, namusum için verdiğim bir dersti.”
Bu yumruk, sadece bir adama değil, haksızlığa, zorbalığa indirilmişti. Ama bedeli ağır oldu. Kısa sürede olay siyasî bir meseleye dönüştü; hakkında iftiralar üretildi, suçlamalar yöneltildi ve ömür boyu hapis cezası aldı. Kendi sözleriyle, “adaletsizliğe karşı çıktığı için cezalandırılmıştı.”
Zindan yılları ve affın ardından
Karanlık zindanlarda yıllar geçti. Demir parmaklıklar onun bileğini bağladı ama iradesini kıramadı. 2022’de Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in affıyla özgürlüğe kavuştu. Hapisten çıktığında söylediği şu sözler, onun kişiliğini özetliyordu:
“Ne suçlu olurum, ne hain. Benim tek suçum mertliğimdir, hakkın adaletin ve halkımın yanında olmaktır!”
Uluslararası Ufuklar ve İran’daki Dostluk
Bugün Şemsi Han, İran ve Özbekistan’daki yatırımlarıyla iş dünyasında yeniden var olmanın mücadelesini veriyor. Ufku geniş; yakın gelecekte Kazakistan’da projeler geliştirmeyi planlıyor.
Özellikle İran’da gördüğü sıcaklık ve yakınlığı unutmaz:
“İran’da bana gösterilen yakınlık ve kardeşlik beni çok duygulandırdı. Türkiye ile İran arasındaki ticaretin güçlenmesi yalnız iki ülke için değil, bütün bölgemiz için hayatî öneme sahiptir. Ben işadamı olarak bu işbirliğini geliştirmeye kararlıyım.”
Bu sözler, onun yalnızca bir işadamı değil; aynı zamanda bölgesel barış ve istikrar için çalışan bir vizyoner olduğunun da göstergesidir.
Birlik çağrısı
Şemsi Han’ın dilinden düşmeyen en önemli söz:
“Biz birliğimizi korumak zorundayız.”
Karapapaklardan Ahıska Türklerine, oradan bütün Türk dünyasına seslenen bu çağrı, onun gönlünde yanan idealin ifadesidir.
Bugün Şemsi Han Samedoğlu, han soyunun vakarıyla yoğrulmuş bir yiğit, binlerce insanın duasını almış bir lider ve Türk dünyasının birliğine inanmış bir gönül adamıdır. Onun portresi; kahraman bir dedenin destanı, merhametli bir babanın mirası ve kendi hayatının mertçe mücadelesiyle dokunmuştur.
Ve o hâlâ dimdik ayakta, hâlâ aynı sesi haykırmaktadır:
“Şeref, vicdan, adalet.. En büyük servet budur.”