İran ve İsrail arasında başlayan savaşı ve bölgedeki gerilimi değerlendiren Seyfullah Türksoy, kritik tespitlerde bulundu.

İşte Seyfullah Türksoy'un yazısının tamamı:

Ortadoğu yeniden bir kırılma eşiğinde. ABD destekli İsrail rejiminin İran topraklarına yönelik saldırısı, zaten hassas dengelerle ilerleyen bölgeyi yeni bir savaş sarmalına sürükleme riski taşıyor. Ancak bu kez cevap gecikmedi. İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Dr. Mesud Pezeşkian, ulusa sesleniş konuşmasında net ifadelerle İsrail’e karşı kararlılığını ortaya koydu: “İran’ın meşru ve güçlü yanıtı, İsrail’i yaptığı aptalca eylem için pişman edecek.”

Gerçekten de sözler, eylemlerle desteklendi. İran füze güçleri İsrail hedeflerini vurdu. Bu askeri misilleme, bir yandan caydırıcılık mesajı içerirken, diğer yandan İran’ın egemenliğine yönelen tehditlere karşı nasıl bir kararlılıkla hareket edeceğini gösterdi. İran hükümetinin açıklamasında yer alan, “Bu hikayenin sonunu İran yazacak” ifadesi, yalnızca bir uyarı değil; aynı zamanda bölgesel jeopolitiğin yeni kodlarını tanımlayan bir bildiridir.

F F S X V U6 P H0 X Wn1 A Njr El Q

ABD-İsrail Eksenine Karşı Türk-İran Dayanışması: Tarihi Bir Zorunluluk

İran’a yönelik bu saldırılar, yalnızca bir ülkenin güvenliğini değil, aynı zamanda bölgesel dengeleri hedef alıyor. ABD ve İsrail’in Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında, Türkiye’yi de içine alacak şekilde suni bir Kürt devleti kurma girişimi, hem Türkiye’nin hem de İran’ın toprak bütünlüğünü tehdit ediyor. Bu tehdit, sadece sınırlar üzerinden değil; halklar, kültürler ve tarihsel hafıza üzerinden yürütülen bir bölme ve zayıflatma stratejisidir.

Böyle bir ortamda Türkiye ile İran arasında stratejik dayanışma sadece diplomatik değil, tarihsel ve jeopolitik bir zorunluluktur. Türkiye’nin doğusunda yaşayan 40 milyonu aşkın Türk’ün geleceği de bu istikrarsızlık ortamında doğrudan tehdit altındadır. İran’daki herhangi bir karışıklık, bu kadim Türk nüfusunu da büyük acılara sürükleyebilir.

Bu sebeple, Türkiye ile İran arasındaki dostluk, karşılıklı saygı temelinde, ortak kültür ve tarih bilinciyle güçlendirilmelidir.

İpekyolu’nun Misyonu: Halklar Arasında Barış ve Diyalog

İşte bu anlayışla, İpekyolu Kamu Diplomasisi Teşkilatı olarak geçtiğimiz yıl İstanbul’da düzenlediğimiz “Türkiye-İran Dostluk ve İşbirliği Kültür Şöleni”, iki ülke halkları arasında gönül köprüleri kurmayı amaçlayan önemli bir adım oldu. İranlı ve Türk akademisyenler, sanatçılar, kanaat önderleri ve sivil toplum temsilcileri bu programda bir araya gelerek ortak değerleri ve müşterek kültürel mirası andılar.

Sadece devletler arası ilişkiler değil; halklar arası bağlar da güçlendirilmelidir. Çünkü gerçek diplomasi, masalarda değil; sahada, halkın kalbinde yapılır.

Bc50Ab02 Cdae 4530 8458 F69666833843

Ortak Tehditlere Karşı Ortak Duruş

Ortadoğu’da adaletin, barışın ve istikrarın tesisi, ancak bölge ülkelerinin birbirlerine duyacağı güvenle mümkündür. Türkiye ile İran, farklılıklarını değil, müşterek çıkarlarını ön plana çıkararak bu zorlu dönemde tarihi bir rol oynayabilir.

Mühendisler isyan etti: Maaşlarımız çaycı ile aynı seviyede!
Mühendisler isyan etti: Maaşlarımız çaycı ile aynı seviyede!
İçeriği Görüntüle

İsrail’in bölgede gerilimi tırmandıran saldırgan tutumuna karşı, bölge ülkeleri sessiz kalmamalıdır. İran’ın egemenlik hakkını koruma çabası, Türkiye tarafından da dikkatle izlenmeli; çatışma değil dayanışma temelinde bir bölgesel güvenlik perspektifi oluşturulmalıdır.

İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkian’ın gösterdiği liderlik, sadece kendi halkına değil; bölge halklarına da bir çağrıdır: “Adaletsizliğe sessiz kalmayın. Birlikte durun, birlikte direnin.”

Bugün bu çağrıya kulak vermek, sadece diplomatik bir tercih değil; tarihi bir sorumluluktur.

Dr. Seyfullah Türksoy

İpekyolu Kamu Diplomasisi Teşkilatı Başkanı