Deva Partisi Kadın Politikaları Başkan Yardımcısı gazeteci yazar Sevda Durgun, 'Türkiye'de KADIN olmak' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

'MÜCADELE GEREKTİRİR'

Egemen zihniyeti eleştiren Sevda Durgun, "Türkiye’de kadın olmak “Mutlaka bir yerini açmıştır, mutlaka göz süzmüştür, mutlaka kırıtmıştır, mutlaka kuyruk sallamıştır, mutlaka aranmıştır” dedi.

'NAMUS KAVRAMI'

Türkiye'de 'namus' kavramının sacede kadınlarla sıırlı tutulduğunu ve ayıp nitelemesinin kadın üzerinden yapıldığını belirten Durgun, "Türkiye’de kadın olmak, anne ve babaların oğullarının çapkınlıklarından böbürlenerek bahsederken, kızlarının bir erkekle çay içmesinin bile namuslarını iki paralık etmesine tanık olmaktır" ifadelerini kullandı.


Deva Partisi Kadın Politikaları Başkan Yardımcısı Sevda Durgun

Durgun'nun ilgili yazısının tamamı şu şekilde:

“Ve kadınlar bizim kadınlarımız korkunç ve mübarek elleri ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yârimiz”  demiş Nazım Hikmet dizelerinde.

Öğrencilik yıllarımda çok sevdiğim bir hocam şöyle derdi; “ Türkiye’de kadın olmak zor zanaattır çocuklar” O zamanlar çok anlamazdım hocamın ne demek istediğini… yada anlıyordum da başımda ki kavak yellerinden olsa gerek çok farkında değildim…

Sonra büyüdüm… Genç kız oldum, olgun yaşta bir kadın oldum… 

Ve gördüm ki; ayıpların ve önyargıların hüküm sürdüğü bir toplumda kadın olmak gerçekten zor zanaatmış… 

2006’da aramızdan ayrılan Duygu Asena’nın 1987’de yayımladığı “Kadının Adı Yok” kitabının sembolleşen adı maalesef birçok alanda hâlâ geçerli. Kadın haklarının korunması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması için hem ülkemizde hem de dünyanın geri kalanında alınacak daha çok yol var.

Türkiye’de Kadınlar günü kutlanamaz…

Neden mi? çünkü, Türkiye’de kadın yoktur… 

Bağyan vardır…  

Kadına kadın denilemediği için "bayan" denilen, "hanımefendi" denilen ama hiçbir hanımın efendi olamadığı, daha da ötesi kadına "kadın" demeyi cinsellikle örtüştürerek ayıp sayan bir ülke burası. 

Bahsettiğim Türkiye’de KADIN olmak…

Türkiye’de kadın olmak ne mi demek?

Türkiye’de kadın olmak, boynunda bir namus yaftasıyla dolaşmak zorunda bırakılmaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, cinsiyetinden ötürü her adımda hesap vermeye mecbur bırakılmak demek…

Türkiye’de kadın olmak, cinsiyet kaynaklı adaletsizliklere bakıp sinir hastası olmak demek…

Türkiye’de kadın olmak, boşanmışsa dul, evlenmemişse evde kalmış, çocuğu yoksa kısır, çok gülüyorsa oynak, çok geziyorsa sürtük, bir erkekle ilişkisi varsa o… diye etiketlenmektir…

Türkiye’de kadın olmak, sokağa adımını attığın andan itibaren tedirgin olmak demek. Binecek otobüs seçmek demek. Ne tıka basa dolu olmalı ne de çok boş; ki taciz riski azalsın…

Türkiye’de kadın olmak, ayıplarla, önyargılarla, geri kafalılıkla savaşmaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, kıyafetini hep savunmak zorunda kalmak demek…

Türkiye’de kadın olmak “Mutlaka bir yerini açmıştır, mutlaka göz süzmüştür, mutlaka kırıtmıştır, mutlaka kuyruk sallamıştır, mutlaka aranmıştır” zihniyetiyle yılmadan mücadele etmek demek…

Türkiye’de kadın olmak, fikrini savunamamak, düşünememek, konuşamamak, gülememek, içinden geldiği gibi davranamamak, hakkını arayamamaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, “Ben bilmem beyim bilir ”demek, erkeğin gerisinde kalınca “Hanımefendi”, bunlara itiraz edince “Feminist” diye adlandırılmaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, bedeninden, cinselliğinden, kadınlığından utandırılarak eğitilmek, her zaman bir cinsel obje olarak görülmektir… 

Türkiye’de kadın olmak, sustuğunda, gözlerini yerden kaldırmadığında, başı eğik olduğunda, “Terbiyeli” sıfatıyla ödüllendirilirken, tam tersini yaptığında ahlaksız olmaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, genç kızlığa adım attığında, bundan bahsetmenin yakışıksızlığı fısıldanırken kulağına, ailedeki oğlan çocuklarının erkekliğe adım atışlarının düğünlerle kutlanmasını şaşkınlıkla izlemektir… 

Türkiye’de kadın olmak, anne ve babaların oğullarının çapkınlıklarından böbürlenerek bahsederken, kızlarının bir erkekle çay içmesinin bile namuslarını iki paralık etmesine tanık olmaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, emeğiyle başardığı her iş için, “Kim bilir kimlerle düşüp kalktı.” iftirası atılmasıdır… 

Türkiye’de kadın olmak, dayak yediğinde hak ettiği, taciz edildiğinde arandığı düşünülmek, tecavüze uğradığında bile suçlanmaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, hayat kadınlarına tecavüz edenlere mahkemede verilen ceza indirimlerini, kocası tarafından öldürülen kadınları, küçücük kızlara yapılan işkenceleri televizyonda izlemek ve içi sızlamaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, her türlü şiddete maruz kalmak, polise gidince ciddiye alınmamak, devlet tarafından korunmamaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, okula gönderilmemek, istediğiyle evlenememek, daha küçücükken babası yaşında adamlara satılmak, zorla evlendirilmek, mal gibi kullanılmak, üzerine kuma getirilmek, töre cinayetine kurban gitmektir… 

Türkiye’de kadın olmak, “Saçı uzun aklı kısa” sözünü omuzlarında bir yük gibi taşımaktır…

Türkiye’de kadın olmak, hor görülmek, aşağılanmak, küçümsenmek, ayıplanmak, suçlanmaktır… 

Türkiye’de kadın olmak, baskıcı, ikiyüzlü bir toplumda nefes almaya çalışmaktır… 

Türkiye'de kadın olmak, eli nasır tutan, sırtında ve karnında tarlada sıcak güneşin en yakıcı anında çalışan analardır… 

Türkiye'de kadın olmak, tarlada, çapada tütünde, çayda çalışan kadınlardır… 

Türkiye’de kadın olmak bazen de hep kavga etmek demek.

“Ne bakıyorsun? Ne yapıyorsun?” diye bağırıp çağırmak demek.

Türkiye’de kadın olmak; Her şeye rağmen başı dik durmak, Halide Edip, Sabiha Gökçen, Berfo Ana, Nene Hatun, Türkan Saylan olabilmektir… 

Oysaki KADIN; Adam olmadan önce insan olabilmenin en temel unsurudur…

En büyük dertlerin dertlisi, en büyük mutlulukların ardındaki kahramandır…

Şehit tabutuna sarılmış gözyaşı döken şehit anasıdır… 

Bebeği sırtında Kurtuluş Savaşına mermi taşıyandır…

En asil alın terinin en muhteşem sahibidir…

Allah'ın kadını bir emanet olarak verdiğini unutan adamlara adam olmadıklarını anlatan sessiz aktörlerdir… 

İnsan olmanın vesilesidir…

Kadın anadır, kadın yardır...

Neşat Ertaş’ın dediği gibi, kadınlar insandır, biz insanoğlu… 

Gelin gürünki; kadın her 8 Mart'ta adına istatistikler tutulan, 9 Mart'ta da unutulandır… 

Tüm bu olumsuzluklar içinde yine de Umudunu yitirmeden mücadele edendir kadın…

Umudumuzu hiçbir zaman yitirmememiz dileğiyle, 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun.