Anayasa Mahkemesi (AYM), bugün kapatma davasında HDP’nin sözlü savunma yapmama talebini değerlendirecek. Uluslararası Af Örgütü de, bu kritik görüşme öncesi davayla ilgili yazılı açıklamada bulundu. 


"ULUSLARARASI YÜKÜMLÜLÜKLERİ AÇIKÇA İHLAL EDER"


Kapatma davasının ifade ve örgütlenme özgürlüğünün ihlali olduğu belirtilen açıklamada, şöyle denildi:

“6 Şubat’taki yıkıcı depremlerin ardından kritik önemdeki seçimlere hazırlanırken HDP’nin kapatılması ve geçmişteki ve mevcut yüzlerce HDP üyesine siyasi yasak getirilmesi Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini açıkça ihlal eder.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin ‘terör bağlantıları’ iddiaları nedeniyle kamuya açık olarak defalarca HDP’nin kapatılması yönünde çağrıda bulunmasının ardından Mart 2021’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı HDP'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. Anayasa Mahkemesi, ‘HDP’nin terör örgütü için bir odak haline geldiği’ iddialarına ilişkin yeterli delil sunmadığına hükmederek iddianameyi Başsavcılığa iade etti. Mahkeme, Haziran 2021’de Başsavcılığın yeniden ilettiği iddianameyi kabul etti.

“BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞE AYKIRI EYLEM” 


İddianame, HDP’nin ‘devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne’ aykırı eylemlerde bulunduğunu ve partinin bu tür eylemlerin odağı haline geldiğini öne sürüyor. HDP, 5 Kasım 2021’de Anayasa Mahkemesi’ne ön savunmasını sunarak partiyi kapatma girişimine itiraz etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianamede adı geçen 451 kişinin yazılı savunmalarını beklemeden ve incelemeden 30 Kasım’da esas hakkındaki mütalaasını sundu. Mayıs 2022’de Başsavcılık yetkilileri HDP’ye karşı iddiaları haklı gösterdiği öne sürülen ek delilleri mahkemeye sundu ancak savcılığın davaya konu suçlamasını destekleyecek somut delil sunmadı. Ocak 2023 başında Anayasa Mahkemesi, partinin, diğer tüm parlamento grupları gibi hak sahibi olduğu Hazine yardımlarının yatırıldığı banka hesabına tedbiren bloke konulmasını istedi. Bloke kararı Mart 2023’te, HDP’nin itirazı üzerine oyçokluğuyla kaldırıldı. HDP’nin 11 Nisan 2023 tarihli duruşmada savunmasını sunması bekleniyor.

“BİRÇOK KEZ İHLAL KARARI VERDİ”


HDP, 1993’ten bu yana Türkiye’de anayasaya aykırı eylemlerde bulunma iddiasıyla kapatmayla sonuçlanabilecek bir davayla karşı karşıya kalan sekizinci Kürt tabanlı sol siyasi partidir. Bu süre boyunca beş siyasi parti PKK ile iltisaklı olma suçlamasıyla kapatıldı. Diğer iki parti kendi kendini feshetti. Türkiye’nin taraf devlet olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kürt tabanlı siyasi partilerin kapatılmasını izleyen tüm başvurularda, her şeyden önce bu partilerin kapatılmasının ‘acil bir toplumsal ihtiyacı’ karşıladığının makul bir biçimde söylenemeyeceği gerekçesiyle birçok kez Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Madde 11 bakımından ihlal kararı verdi. Kürtlere ilişkin toplumsal ve siyasi sorunları gündeme getirdiği için kapatılan ilk siyasi partinin, PKK kurulmadan çok önce, 1971’de kapatılan Türkiye İşçi Partisi (TİP) olduğunu belirtmek önemlidir.

Bugüne kadar Türkiye, siyasi partilerin kapatılması veya bu partilerle ilişkilendirilen kişilere getirilen diğer kısıtlamalara dayalı insan hakları ihlalleri tespitinde bulunan AİHM kararlarını uygulamakta başarısız oldu. Bu kararlar, yetkililerin HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırarak adil olmayan bir biçimde yargılanmalarının önünü açtığı davalar ile terörle mücadele yasalarının ifade ve örgütlenme özgürlüğü haklarını gereksiz yere kısıtlamak için kullanıldığı davaları kapsamaktadır. Örneğin Aralık 2020’de, AİHM Büyük Daire, HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu ve yargılanması nedeniyle Türkiye’nin, Demirtaş’ın diğer haklarının yanı sıra kişi özgürlüğü ve güvenliği (Madde 5), ifade özgürlüğü (Madde 10) ve seçme ve seçilme haklarını (AİHS Ek 1. Protokol Madde 3) ihlal ettiğine hükmetti. Mahkeme aynı zamanda, çok geniş bir biçimde oluşturulan ceza kanunlarının, özellikle de 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve geniş yorumunun, siyasi muhalefeti ifade etmeyi de içeren bir dizi meşru faaliyeti cezalandırmak için kullanıldığı sonucuna vardı. Ayrıca, AİHM, siyasi muhalifler hakkında Ceza Kanunu veya Terörle Mücadele Kanunu’nun çeşitli maddelerinden açılan ceza soruşturmaları sonucunda ifade özgürlüğü hakkına hukuki dayanaktan yoksun ve orantısız müdahalelerde bulunulduğunu tespit etti.

“HAKLARIN İHLALİ OLUR”


HDP’nin kapatılması, ifade ve örgütlenme özgürlüğü haklarının ihlali olur ve Türkiye’de insanların kamu işlerinin yürütülmesine katılma imkanını ciddi ölçüde zayıflatır. Uluslararası Af Örgütü, Türkiye yetkililerini, uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerinin gereğini yerine getirmeye ve bu hakların gerektiği gibi korunmasını sağlamak için AİHS, sözleşmenin protokolleri ve geçmiş AİHM karalarına uymaya çağırmaktadır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı özellikle, AİHM’in son yıllarda Türkiye yetkililerinin siyasi partileri kapattığı benzer koşullar nedeniyle örgütlenme hakkı ihlalleri tespit ettiği önceki kararlarını dikkate alarak HDP’ye karşı kapatma istemiyle açtığı davayı geri çekmelidir.

İlaveten, Uluslararası Af Örgütü, Anayasa Mahkemesi’ni, mevcut davayla alakalı olan ve vereceği karar için yol gösterici bir temel görevi görmesi gereken çok sayıda bağlayıcı AİHM kararını göz önünde bulundurmaya çağırmaktadır. Türkiye devleti, yargı erki dahil bir bütün olarak uluslararası insan hakları hukukunu korumakla ve ülkedeki herkesin örgütlenme özgürlüğü hakkını özgürce kullanabilmesini güvence altına almakla yükümlüdür.”