CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, parti olarak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nu terk ettiklerini açıkladı.

Kuşoğlu, "TBMM'ye karşı, millet iradesine karşı, bir saygısızlık yapıldığı kanaatinde olduğumuz için bu toplantıya devam etmek istemiyoruz. Bunu bildirmek istedim, teşekkür ederim." dedi. CHP'li üyeler daha sonra toplatının yapıldığı salondan ayrıldı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Yaşananlar

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün burada farklı bir konuşma yapacaktım yani Sayın Başkana, değerli ekibine farklı sorular soracaktım. Gerçekten bir bilgilendirme toplantısı bu. Bu bilgilendirme toplantısının amacı nedir? Niye kanun her sene 2 kere, Türkiye Büyük Millet Meclisine Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının bilgilendirme yapmasını neden 2 kere istiyor? Neden? Bu laf olsun diye yapılan bir iş değil; Merkez Bankası bağımsızdır çünkü, Merkez Bankası yürütme erkeğinin bir parçası olmakla beraber, bir kurum olmakla beraber daha bağımsız hareket eder ve çok önemli görevleri vardır, fiyat istikrarından sorumludur. "Fiyat istikrarı" dediniz mi, piyasadaki her türlü ekonomik işlemi de kapsar, çok önemli bir konu. Her sene yasama erkine, Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vererek yürütme erkiyle ilgili bir problem var mıdır, yok mudur, sıkıntısı var mı bu bağımsız kurumun, ekonomi nereye gidiyor, neye ihtiyacı var? Sayın Başkan gelecek burada, yasama erkinde milletvekillerine diyecek ki: "Biz şunu şunu yapmak istiyoruz. Ekonominin daha iyi olması için şu tedbirleri almaya çalışıyoruz ancak şunları alamadık. Yürütmeyle böyle bir problemimiz var." ya da "Şunu yaparsanız, yasama olarak kanun çıkarırsanız, bize yardımcı olursanız daha iyi önlemler alacağız, ekonomimizi daha iyi yöneteceğiz." demek için altı ayda bir yasama organına gelip bilgi verirler. Bu bir istişaredir. Şimdi, burada Sayın Başkan sunumunu yaptı, bir istişare var mıydı? Neden geçen sene sunumunu yaptı? Burada da sunumu duruyor. Geçen sene faiz indirimi 19,58'miş, tam Eylül ayında, Ekim ayında yapmışsınız sunumunuzu 19,58'miş. Hanginiz anladınız değerli arkadaşlarım, Sayın Başkanım? 19,58'den 85,5'e çıktı enflasyon. Gerekçesi nedir, anladınız mı? Nedir sorun anlayabildiniz mi? Bakın, bugün tarihî bir gün oldu. Bir devletin milletine hesap vermemesinin bir örneğini yaşadık, çok üzüldüm; bunu samimi olarak söylüyorum, çok üzüldüm ve aranızdan bunu destekleyenler de çıkarsa üzülürüm. Ya, ne demek sadece 57'nci maddede var yıl sonunda. Evet, resmî olarak öyle açıklanır ancak yıl içerisinde açıklanır. Siz biliyorsunuz, halka arz yapan şirketlerin SPK'de her üç ayda bir bilançoları, mali tabloları yayınlanır; şeffaftır. Ne demek şirkettir? "Şirket olduğu için kâr zararını açıklamaz." Tam tersine, açıklar. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası en fazla halka açık şirkettir ya! Nasıl bu? Bir de üstelik 1211'de diyor ki: "Yılda 2 kere gider, Meclise hesap verir, bütün bunları açıklar." Ya, dalga mı geçiyorsunuz? Biz millet adına buradayız arkadaşlar ya! Biz gidip cephede ölmeyeceğiz, bu millete hesabını burada vereceğiz, bu sıralarda.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - "Hesap verir." demiyor, "Bilgilendirme yapar." diyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Memlekete milliyetçiliğimizi, vatanseverliğimizi, yurtseverliğimizi burada göstereceğiz, ahlakımızı, dürüstlüğümüzü burada göstereceğiz; Allah aşkına, yapmayalım.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bülent Bey, bir şeyi düzeltelim ama "Hesap verir." demiyor, "Bilgilendirme yapar." diyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sonuçta, bir uygulama var, Hazine ve Maliye Bakanlığı bunun hesabını veriyor ya. Geçenlerde açıkladı, o Merkez Bankasının olmadığı ve açıklayamadığı toplantıda "1 milyon 279 bin hesap var, bunun da bedeli şudur." dedi. Toplam olarak açıkladı. Bunun ne kadarının Merkez Bankası'na ait olduğunu da açıkladı. Buradan çok daha fazla bilgi verdi Maliye Bakanlığı; kendisine ait olan bölümü de açıkladı. Ne vardı bunda? Ya, sonuç olarak, "kur korumalı mevduat hesabı" dediğimiz, parası olan o 1 milyon 279 bin hesap var ya, bu hesaplar belki 500 bin kişiye aittir. O, hesap sayısıdır, belki 500 bindir, belki 1 milyondur. 1 milyon kişinin hesabına bütçeden bir transfer yapılıyor. Geçen, en son Maliye Bakanının açıkladığı 94 milyardı. Alınmayan kambiyo kârları var, kambiyo kârlarının vergisi var geçen yıldan beri, bir de ilaveten onlar var. Herhâlde 30-40 milyar da onlar tutuyor yani 100 küsur milyara geliyor, 130-140 milyara. Yıl sonu itibarıyla bu rakam büyüyecek. Sonuçta, devlet bütçesinden belki en fazla 1 milyon kişiye, 1 milyon hesap sahibine bir aktarmada bulunuyor. Bunun hesabını sonuçta soruyoruz. Niye Merkez Bankası bunun hesabını veremesin? 57'nci madde öyle diyor ama her zaman için bunu açıklar. Biz geçmiş yıllarda kanun çıkardık burada, hatırlamıyor musunuz? Kârların, Merkez Bankası kârının şeye devri diye öncesinde. O zaman bilmiyor muyduk? Kârın ne olduğunu biliyorduk öncesinde; gizli falan demedi kimse. Hatırlıyorsunuz, hiç kimse gizli demedi. Burada biz Ekim ayında çıkardık o kanunları, 2 kere çıkardık üst üste. Niye o zaman gizli değildi de şimdi gizli, dalga mı geçiliyor bizimle? Ya, bunun gerekçesini ben şöyle anlıyorum: Merkez Bankası Kanunu'na, 1211'e göre, evet, 4'üncü maddesinin (g) fıkrasına göre "Finansal sistemde istikrarı sağlayıcı ve para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici tedbirleri almak" Evet, dediğiniz gibi Sayın Başkanım, orada şey yaparsınız, döviz hesaplarını, döviz tevdiat hesaplarının TL'ye geçmesiyle ilgili bir düzenleme çıkarırsınız, kur korumalı mevduat hesabı; tamam, geçirirsiniz ancak üstüyle ilgili, bunun dövizi aşan miktarıyla ilgili "Ben teminat veriyorum, üstünü ben ödeyeceğim." diyemezsiniz. Niye diyemezsiniz? O da Merkez Bankası Kanunu'nun 1211'in 56'ncı maddesinde vardır: "Banka, bu Kanunla yetki verilen işlemler dışında avans veremez... ...kefil olamaz ve doğrudan kendisi ile ilgili işlemler dışında teminat veremez." Siz kefil oluyorsunuz, teminat veriyorsunuz. Bu, kur korumanın mevduat hesabıyla ilgili yaptığınız işlem, bir kere, yasaya, kendi yasanıza aykırıdır; yanlış işlem yapıyorsunuz. Bana göre bu nedenle de açıklamıyorsunuz. Yoksa bunun açıklanmayacak hiçbir tarafı yoktur. Geçmişte açıklandı, kârınız yıl sonundan önce açıklandı; biliyorduk, ona göre kanun değişikliği yaptık 2 kere burada. Evet, tutanaklarda var. Bu sefer de hiçbir sakıncası yoktur, bütün şirketler kârlarını açıklayabilir; kârlarını resmî olarak açıklamaları yıl sonundadır, 75'nci maddede öngörülen odur, resmî açıklama öyle yapılır ama onun haricinde her zaman bir şirket kârını günlük, saatlik hesaplayabilir ve açıklayabilir, hiçbir sakıncası yoktur.
Ya, onun haricinde, bir gizlilik varsa, arkadaşlar, gizli oturum talep ederiz, yaparız yine. Milletten neyi saklıyoruz ya? Devletin nesini milletten saklıyoruz? Allah aşkına ya! Buna nasıl evet diyebiliriz? Devletin nesini bu milletten saklıyoruz biz? Nasıl bunu savunabiliriz? Ancak Sayın Başkanım, buna müsaade etmemesi gereken sizsiniz öncelikle 1'inci partinin Başkanı olarak ve değerli arkadaşlarımdır; öncelikle bu sorumluluk sizdedir, bu Meclisin itibarını koruma sorumluluğu sizdedir, saat o saattir.
Şimdi, onun haricinde, ya, "liralaşma." Liralaşma için ne yaptınız? Şimdi, "yüzde 49" diyorsunuz Sayın Başkanım, yüzde 49 Türk lirası mevduat hesapları var. Kur korumalı mevduat hesabı da var içinde. Kur korumalı mevduat hesabıyla birlikte nasıl öyle bir rakam söz konusu olabilir? Buna da nasıl "liralaşma" diyebiliriz? Yani ben Türk lirası hesabımın dövize endeksli olmasını isteyeceğim, buna da "lira" diyeceğim. Olur mu öyle şey? Bunun yabancı parayla yapılmış sözleşmeden ne farkı var? Yabancı parayla yapılmış bir mevduat hesabı sözleşmesidir bu. Bunu nasıl Türk lirası sayabiliriz? Onun haricinde sormak isterdim ben size "Liralaşma politikası için ne yaptınız?" diye. Neden enflasyon yüzde 85,5'a çıktı sizin faiz indirmeye başladığınız andan itibaren, neden? Bütün dünya ekonomi bilimine göre faizini yükseltiyor, enflasyonun üzerinde faiz veriyorken siz neden şimdi sıkıştırdınız. Yakın bir zamanda, seçim öncesi veya sonrası ekonomide bir yıkım yaşanacak. Eğer yürütmeyle ilgili bir sorun, sıkıntı varsa bunu bilelim Sayın Başkanım. Bu memleket hepimizin. Sorun nedir, sıkıntı nedir, bilmek zorundayız. Çok büyük bir yıkım görüyorum ben bu seçimlere yakın veya seçim sonrası. Bu şekilde devam etmesi, bu ekonomi politikalarıyla, para politikasıyla devam etmesi mümkün değil. Bildiğim kadarıyla siz de birçok şekline karşısınız yapılan uygulamaların, maliye politikasının; bunlar doğru işler değil. Burada sorun neyse bileceğiz, buna göre tedbir alacağız. Yapılan birçok konu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bülent Bey, her gruptan bir arkadaşımıza biraz daha toleranslı davranacağım.
Buyurun, tamamlayın lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Vallaha bilmiyorum, bütün bunlardan sonra diğer gruplar ve benim kendi grubumdaki arkadaşlarım devam edecek miyiz? Bir anlamı kalmadı çünkü bunun, gerçekten hiçbir anlamı kalmadı. Bu şekilde...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bütün değerlendirmelerden sonra Başkana söz vermeden ben de bir değerlendirme yapacağım ama takdir sizin tabii.
Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Depo hesapları söz konusu. Bu, depo hesapları nedir, maliyetleri nelerdir? Bizlere bunların açıklanmasının ne mahzuru vardır? Bunların Türkiye'ye bir maliyeti var, bu millete bir maliyeti var. Daha büyük bir maliyeti de söz konusu olacak. Bunları öğrenmemizin ne mahzuru vardır?
Ayrıca soracağım -şu andaki sunumunuzda belirtmediniz ama- Kasım Finansal İstikrar Raporu'nda olan birçok bilgi vardı, onlarla ilgili detay sormak istiyordum ama sormanın da hiçbir anlamı yok; kredilerle ilgili, başka konularla ilgili.
Onun haricinde, Sayın Başkanım, o kadar büyük bir karmaşa var ki Merkez Bankasının çıkarması gereken birçok tebliği, açıklamayı BDDK yapıyor ya da BDDK'nın yapması gerekenleri Merkez Bankası yapıyor, birbirine girmiş vaziyette. Kredilerle ilgili Merkez Bankası düzenleme yapıyor -sayın başkanım bilir, burada ben şey yapayım sayın başkanıma- yani Merkez Bankası ile BDDK'nin görevleri birbirine girmiş vaziyette. Kurumsallaşmayla ilgili büyük sorunlar görüyorum ve bunları konuşamayacak olmak da beni üzüyor; bunları konuşamadık, başlıklar olarak geçtim, ancak detayına giremedik.
Sayın Başkanım, bugün tarihî bir günü yaşıyoruz. Bu bilgi vermemenin sorumluluğu, bu millete, bu devlet kurumunun bilgi vermemesinin sorumluluğu ve Meclis'in itibarı sizin elinizdedir, ona göre...
Teşekkür ediyorum tekrardan.''

Polemik haber

Nazlı Üstün