24. dönem CHP İzmir Milletvekili olan Aksünger, 17-25 Aralık'ın yıldönümünde Twitter'dan çarpıcı mesajlar paylaştı. 
İşte, Aksünger’in yazdıkları:

* Patladı balon! Rüşvet, kaçakçılık, yolsuzluk havada uçuştu. Birisi “Bakara, makara” diyor! Birisi “Aldığım saatin parasını ödedim” diye peçeteyi gösteriyor! Birisi Zarrab’a “Bir şey olursa önüne yatarım” diyor! Nurosmaniye’de sahte gümrük belgeleri yapılan ofis ve belgeler ortaya çıkmıştı. Otel odalarında para sayma makineleri, evlerde, bavullar ve ayakkabı kutularında paralar, çikolata kutularında gidip-gelen paralar!

* Herkes zorla istifa ettirildi, “Tapeler montaj” denildi, “Darbe yapılıyor” denildi, “Ne istediniz de vermedik” denildi! Barışmak İçin Pensilvanya’ya adamlar gönderildi! Olmadı, anlaşamadılar. Tapelerde, Zarrab Halk Bankası’na sahte belgeler vererek hayali İhracat yapıyordu. Aklı veren de ayakkabı kutularının sahibi, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’dı. Dubai’den İran’a transit ticaret yapacaklar diye beş bin tonluk gemilere 80 bin ton buğday yüklenmiş gibi gösteriliyor, sahte konşimentolar Halk Bankasına veriliyordu.

İNTİKAM İŞİ MİYDİ?

* Hakan Atilla bunu sorguladığında, ”Karıştırma! Sen söyleneni yap, emir yukardan” deniliyordu. Zarrab artık dokunulmaz bir adamdı. Her istediğini yaptırıyordu. Bazı emniyet mensuplarını sürgün bile ettirecek gücü vardı. Peki olay nasıl başlamıştı? Gerçekten bu bir darbe girişi miydi? Her şey bir kurgu muydu? Tapeler sahte miydi? Bu işler intikam işi miydi? Böyle paralar yok muydu? Zarrab gerçekten, Erdoğan’ın dediği gibi “Hatırı satılır” bir işadamı mıydı?

* Biraz tarihi geriye saralım. 2010 yılında İran’lı Rıza Zarrab’ın babası ile birlikte İstanbul Kapalıçarşı’daki Doruk Döviz’de çalışan elemanları kullanarak kayıt dışı para girişi yaptıkları ihbar ediliyor. 18 Temmuz 2012 tarihinde İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube’ye gelen ihbarda, Rıza Sarraf ve Abdullah Happani liderliğindeki bazı şahısların Durak Döviz’de kuyumculuk adı altında kara para akladıkları, uyuşturucu ve kaçakçıların paralarını transfer ettikleri ihbarı yapılmış.

* İhbardaki isimlerden Abdurrahman İşcan hakkında MASAK, 2008 yılında inceleme yapıldığı ve “şahsın mali gücünün çok üzerinde şüphe arz eden para transferlerinin tespit edildiği, somut bilgi ve belgelerin polisiye takiple Türkiye çapında bir takiple mümkün olacağını söylüyordu. Masak’tan KOM Daire Başkanlığı’na oradan İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderilen 03.06.2011 tarihli “Happani Grubu Değerlendirme Raporunda” 2007 yılında Kapıkule Hudut Kapısından yurt dışına çıkış yapmak isteyen bir tır aracında 202 kilogram eroin ele geçirildiği Edirne KOM Şube Müdürlüğü’nce yapılan teknik takipte değişik kişiler arasında kaynağı belli olmayan yüksek miktarda paranın uluslararası transferinin yapıldığı, bu transfere aracılık eden kişiler arasında, Durak Döviz isimli işyeri ve Abdullah Happani isimli çalışanların yer aldığı tespit ediliyor.

* Kimdi bu Abdullah Happani? Zarrab ailesinin adamı, kuryesi, ortağı... Yani her işte beraber olduğu Kilisli Happani ailesinin ferdi. Zarrab, Bazı şirketlerde hep onları ortak olarak yazmıştı. Royal Denizcilik ve Endüstriyel Makine San. Tic.A.Ş.
Rıza Zarrab,Yönetim Kurulu Bşk, %80 hisse
- Ahad Khabbaztamini Y.K Üyesi %10 hisse
- Abdullah Happani Y.K Üyesi %5 hisse
- Turgut Happani Y.K Üyesi %2,5 hisse
- Humayun Zatparvar Y.K Üyesi %2,5 hisse

Bütün şirketlerin birbirinde hissesi vardı. Holding kurmuşlardı.

Royal Holding A.Ş.
- Rıza Sarraf  Y.K. Başkanı
- Mohamad Zarrab Y.K. Üyesi
- Abdullah Happani Y.K. Üyesi
- Hamid Reza Fath Razi Y.K. Üyesi
- Fathariz Amir Y.K. Üyesi

PARA DOLU BAVUL FAİZİYLE İADE EDİLDİ

* 2007’de Edirne Kapıkule gümrüğünde Uyuşturucu yakalanması İle başlayan süreç 17 Aralık 2013’de patladı veya patlatıldı. Zarrab, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve birçok kişi tutuklandı. İktidar panikle ne yapacağını şaşırdı. Çok şey söyleniyor, çok şey ortaya dökülmüştü. İktidar önce barışmayı denedi. Olmadı, hemen soruşturma içindeki savcılar uçuruldu. Zarrab serbest bırakıldı. Para dolu bavulu faiziyle iade edildi. Süleyman Aslan serbest bırakıldı. Para dolu ayakkabı kutuları geri verildi.

* Zarrab’a “Büyük ihracatçı” ödülü verildi. Yandaş TV’lere çıkarıldı. “Cari açığın %15’ini kapattım” dedi. Sonra Zarrab Amerika’ya gitti. Mecburdu. İran parasını istiyordu. Devrim muhafızları peşindeydi. Zencani itiraf etmiş, idamdan kurtulmuştu. Zarrab ABD savcılığı ile pazarlık ediyordu.

* AKP Zarrab’ı almaya çalışıyordu. Amerikan basını Erdoğan’ın o zaman Başkan Yardımcısı olan Biden’la görüşmesinde, 1,5 saat boyunca Zarrab’ın bırakılmasını istediğini yazıyordu. Kuş uçtu, paralar uçtu, rüşvetler uçtu. Kimin eli kimin cebinde? Başka bahara kaldı.