Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

* Ülke ve millet olarak bölgesel ve küresel siyasi, ekonomik, insani nice krizle aynı anda mücadele verdiğimiz, inkarı mümkün olmayan bir gerçektir. Kendimize ve dostlarımıza huzurlu bir gelecek inşa etmek için fedakarca gayret gösteriyoruz. Bu samimi çabalarımıza her devletten, her kesimden destek beklerken maalesef haksız ve saplantılı ithamlara maruz kalabiliyoruz. Amerika ve Avrupa'da ülkemize yönelik yaptırım söylemlerinin artmış olması üzüntü vericidir.

* Türkiye Avrupa Birliği'nden yaptırım değil, yıllardır geciktirdiği tam üyelik sözünü yerine getirmesini beklemektedir. Aynı şekilde ABD'nin de terör örgütüne karşı mücadelede destek bekliyoruz. Biz ne komşularıyla, ne de başka herhangi bir devletle gerilim, hele çatışma peşinde koşan bir ülke asla değiliz. Kendimizle birlikte tüm bölgemizin, dünyanın huzuru, esenliği, refahı için mücadele ediyoruz.

DAĞLIK KARABAĞ MESAJI

* Dağlık Karabağ'da yaşananlar ülkemizin bu kararlı duruşunun ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Azerbaycanlı kardeşlerimiz ülkemizin de desteğiyle 44 gün süren vatan muharebesine hamdolsun şerefli bir zaferle taçlandırmıştır. 30 yıldır işgal altında tutulan Azerbaycan toprakları kurtarılmış, Dağlık Karabağ'ın vatan hasreti son bulmuştur.

* İlham Aliyev'in davetine icabetle gerçekleştirdiğimiz Azerbaycan ziyareti bu bakımdan çok önemli mesajlar içeriyor. Azatık Meydanı'nda yapılan zafer törenlerinde, tek millet iki devlet şiarının ete kemiğe büründüğünü yeniden gördük. Vatan muharebesi sırasında şehit düşen 2783 kahraman Azerbaycan askerini ve 100 sivil kardeşimizi rahmetle yad ettik. Böylece Türkiye ve Azerbaycan'ın tasada ve sevinçte tek yürek, tek bilek olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdik. Karabağ konusunda uluslararası alanda ve diğer ülkeler nezdinde izleyeceğimiz yol haritasını ele aldık. Vatandaşlarımıza kimlikle seyahat imkanı tanıyan protokolün yanı sıra medya ve yatırım alanlarında çeşitli anlaşmaların imzalanmasına şahitlik ettik.

* Rabbime bizlere Boraltan faciasında tek parti CHP'sinin tarihimize sürdüğü utanç lekesini temizleme imkanı bahşettiği için hamdediyorum. Ezeli ve ebedi kardeşliğimizi çekemeyenlere inat, Türkiye ve Türk millet olarak can Azerbaycan'ın yanında durmaya devam edeceğiz.

* 2021 yılı bütçe ve 2019 yılı kesin hesap kanunu görüşmelerinin hayırlı olmasını diliyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bu üçüncü bütçesini küresel bir sağlık ve ekonomik krizin yaşandığı bir süreçte hazırladık. Ülkemiz ekonomisiyle ilgili olumsuz değerlendirmeler yapılırken, biz hep farklı bir yaklaşım içinde olduk. 2008 yılında ciddi bir finansal krizi yaşanırken, biz Türkiye olarak bu süreçten güçlenerek çıkacağımızı söylemiştik. Takip eden yıllarda rekor büyümelerle 2008'deki kaybımızı fazlasıyla telafi ettik. Bu yıl için de aynısını söylüyoruz. 2021 bütçesini üretim, yatırım, istihdam, ihracat, büyüme esasları üzerine bina ettik. Bütçemizin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE YÜZDE 6,7 BÜYÜME

* Küresel ekonomide belki de iktisat tarihine geçecek bir dönem yaşıyoruz. Tüm bunların etkisiyle 2020'de küresel ekonominin yüzde 4'ün üzerinde küçülmesi bekleniyor. Ekonomimizin güçlü ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz. Uyguladığımız politikalar kredi genişlemesi ve normalleşme adımlarının etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 6,7 büyüdük. Böylece Türkiye AB, OECD, G20 ülkeleri arasında üçüncü çeyrekte en fazla büyüyen ülke oldu.

* Salgın şartlarına rağmen yılın ilk 11 ayında OSB'lerde 851 yeni fabrika üretime başladı. İmalat sanayi siciline yeni kayıt yaptıran 13 bin 546 tesis üretime geçti. Bugün itibariyle sanayi bölgelerinde 4 bin 69 tesisin inşaatı devam ediyor. Üretim tarafındaki bu güzel gelişmelerin istihdama etkilerini de görüyoruz. İşgücü piyasasına yönelik olarak aldığımız tedbirler sayesinde Eylül'de işsizlik oranı geçen seneye göre 1,1 puana gerileyip yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. Bununla birlikte henüz ülkemizin istihdam potansiyelini yeteri kadar harekete geçiremediğimizi biliyoruz. Tabi 3. çeyrek büyümesi kayda değer bir başarı olmakla beraber, asıl önemli olan büyümenin dengeli, kaliteli ve sürdürülebilir olmasıdır. Hiç şüphesiz daha düşük büyüme oranlarıyla da makroekonomik istikrarı sağlamak mümkündür. Avrupa başta olmak üzere, pek çok yerde salgının yeniden yükselişe geçmesi işimizi zorlaştırıyor. Talep cephesindeki daralmalara bağlı olarak bizim dış ticaretimiz de küresel gelişmelerden etkileniyor.

NAKİT DESTEKLER 45 MİLYAR LİRAYI BULDU

* Tüm vatandaşlarımızla birlikte esnafımızın, tüccarımızın, iş insanlarımızın yanında olduk. Verdiğimiz karşılıksız nakit desteklerinin tutarı 45 milyar lirayı buldu. Ayrıca istihdam ve üretimi desteklemek için kredi imkanlarını genişletmeye yönelik pek çok paketi hayata geçirdik. Türkiye'de çalışmak, üretmek, işini büyütmek isteyip de devletten desteği alamadığını söyleyen hiç kimse yoktur. Biz dün olduğu gibi bugün de samimiyetle esnaflarımıza ve tüccarlarımıza destek olmayı sürdürüyoruz.

* Halkımızın tasarruflarını Türk Lirası olarak değerlendirmesini teşvik etmek istiyoruz. Türk Lirası mevduat ve katılım hesaplarıyla ilgili faiz ve kar paylarındaki stopaj oranlarını düşürmüştük. Ayrıca son zamanlarda TL cinsi varlıklara olan güveni artırmak için kurumlarımız tarafından piyasa dostu adımlar atıldı. Kasım ayından itibaren sermaye girişlerinde artış, risk priminde düşüş ve TL'de değerlenme yaşandı. Ülkemizin içinden geçtiği bu kritik dönemde tüm vatandaşlarımızdan birikimlerini dövizden TL'ye çevirerek mücadelemize destek vermelerini bekliyorum. Son dönemde uluslararası yatırımcıların yaklaşık 11 milyar lira civarında sermaye girişi yapmalarını da önemli görüyorum. Önümüzdeki dönemde de uluslararası yatırımcıların TL cinsi varlıklara yönelik ilgisinin devam etmesini bekliyoruz.

* 18 yıl boyunca mali disiplinin korunması konusunda çok büyük hassasiyet ve özen gösterdik. Kamu harcamalarındaki disiplini de gözardı etmiyoruz. Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını 2020 sonu için yüzde 4,9 olarak hedeflemiştik. Gerçekleşmeler 2020 yılını yüzde 4,5'in altında bir bütçe açığıyla kapatacağımızı gösteriyor. Ülkemizin bir diğer önemli avantajı düşük borçluluk oranlarıdır. Yılın ilk 9 ayında küresel borçluluk oranları eşi görülmemiş seviyelere ulaştı. Ülkelerin toplam borçları milli gelirlerine oranla oldukça arttı. Japonya'da toplam borcun milli gelire oranı yüzde 632, İngiltere'de yüzde 500, Çin'de yüzde 337, Almanya'da yüzde 268'e yükseldi. Türkiye'de ise toplam borçların milli gelire oranı yüzde 167'yle yönetilebilir seviyededir. Salgın yönetiminde bankacılık sektörümüz sağlıklı yapısını koruyarak çalışmaya devam etti.

"FAİZİN İNMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ"

* Bankalarımız zaten yüzde 4 düzeyinde olan tahsili geciken alacaklarının yüzde 75'i kadar karşılık ayırmış durumdadır. geçtiğimiz hafta itibariyle bankalarımızın döviz açık pozisyonu bulunmadığı gibi, sektörde 3,2 milyar dolarlık döviz fazlası pozisyonu vardır. Bankalarımız yıl içinde vadesi dolan sendikasyon kredilerini yüzde 90'ın üzerinde bir oranla yeniledi. Netice itibariyle ülkemiz güçlü bankacılık sistemi sayesinde yerli ve uluslararası tüm yatırımcılara ihtiyaçları olan desteği sağlayabilecekleri duruma sahiptir.

* Türk ekonomisine faiz, enflasyon, kur saç ayakları üzerinden kurulan baskıların ve bunların yol açtığı maliyetlerin üstesinden gelmek için yoğun bir mücadele içindeyiz. Faizin inmesi için çalışıyoruz. Enflasyon kasım ayında yüzde 14, üretici fiyatlarında yüzde 23 düzeyinde gerçekleşti. Enflasyonla mücadelede oldukça önemli bir yer tutan kur riskini azaltacak politikaları hayata geçiriyoruz. Bir diğer kritik önceliğimiz olan cari açıkla mücadelede yapısal önlemlere hız veriyoruz. İmalat sanayimiz her türlü ürünü üretebilecek kapasiteye sahiptir. Ara malındaki ithalata olan bağımlılığı azaltma yönünde de mesafe kaydediyoruz. Savunma sanayimizde iktidara geldiğimizde yüzde 20 düzeyinde olan yerlilik oranı, bugün yüzde 70'lere ulaşmıştır. Üretimde ara malı ithalatına olan bağımlılığı asgari seviyelere indirerek yapısal cari açık problemiyle mücadelede önemli kazanımlar elde edeceğiz. Önümüzdeki aylarda kimya, eczacılık, ilaç, tıbbi cihaz, ulaşım gibi yüksek teknolojiye dayalı sektörlerde yeni çağrıya çıkıyoruz. Türkiye'nin tüm politikalarının salgın sonrası dönemin kazananı olma hedefine göre şekillendiriyoruz.

ESNAFA KİRA VE KDV DESTEĞİ

* Yıl sonuna kadar yüzde 20'den yüzde 10'a indirdiğimiz gayrimenkul kiralarındaki stopaj oranınınn uygulanma süresini 1 Haziran'a kadar uzatıyoruz.

* Yüzde 18'den yüzde 8'e indirdiğimiz işyeri kiralama hizmetlerindeki KDV oranını da 1 Hazirana kadar uygulamaya devam edeceğiz. Yıl ortasında başlattığımız konaklamadan yeme içmeye, yolcu taşımacılığında bakım oranına KDV indirimini de 1 Haziran'a kadar uzatıma gitti. Ülkemizde basit usule tabi 806 bin 871 vatandaşımız ile kısıtlamalar sebebiyle doğrudan etkilenen 432 bin 657 esnafımız bulunuyor. Toplam sayısı 1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan bu kesime 3 ay süreyle ayda 1000 TL destek ödemesi yapacağız. Hibe şeklinde vereceğimiz esnaf destek ödemesinden taksi, dolmuş, servis işletmesici, pazarcı, terzi, oto tamircisi, pansiyon, yurt, kreş gibi kesimler faydalanacaktır. Ayda 1 milyar 240 milyon liradan toplam 3 milyar 718 milyon liralık bir desteği esnafımızın hizmetine sunmuş oluyoruz. Kira desteğini basit usule tabi olmanın şartlarına göre belirledik. İşyeri kira olan esnafımıza 3 ay süreyle Büyükşehirlerde aylık 750 TL, diğer illerde ise 500 TL kira desteği yapacağız. Ayda 432 milyon liradan toplamda 1 milyar 300 milyon liralık desteği esnafımıza vereceğiz.. Bu iki destek kalemi çerçevesinde esnafımıza toplamda 5 milyar lira civarında bir hibe desteği sağlamayı planlıyoruz.

YILBAŞINDA 4 GÜN SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI

* Belediyelere de mülkiyet veya tasarruflarında bulunan irtifak hakkı, kiralama gibi bedellere de indirim veya erteleme kararı alabilme imkanı sağladık. Tedbirler sayesinde ülkemizde hasta ve vefat sayılarında belirgin bir azalışın yaşandığını görüyoruz. Yurt dışından temin ettiğimiz aşıyı en kısa zamanda milletimizin hizmetine sunacağız. Yerli aşı üretimiyle ilgili çalışmaları da yakından takip ediyoruz. Bu süreçte tedbirleri sıkı şekilde devam ettireceğiz. Sokağa çıkma sınırlaması 31 Aralık perşembe saat 21.00'den, 4 Ocak saat 05.00'a kadar kesintisiz uygulanacaktır. Sağlıkçılarımıza ve diğer çalışanlarımıza destek olmak amacıyla kamuya ait okul öncesi kurumları, anasınıfları hariç faaliyetlerini sürdürebilecektir.