14 Mayıs'taki seçimlere 8 gün kala, Millet İttifakı İstanbul'un Maltepe ilçesinde miting düzenlendi. Saatler öncesinde dolmaya başlayan alanda yüzbinler doldu taştı.

Mitinge Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte ittifağın siyasi parti liderleri ve cumhurbaşkanı yardımcısı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş da konuşuyor.

temel-karamollaoğlu-miting

İLK OLARAK KARAMOLLAOĞLU SAHNEYE ÇIKTI

Karamollaoğlu mitingde yaptığı konuşmada şunları kaydetti:

“Sizin şu ortaya koyduğunuz tablodan da inşallah 14 Mayıs’ta mührü Millet İttifakı’na vereceğinizin işaretini görüyorum. İnşallah 15 Mayıs yeni bir dönemin başlangıcı, sayın Kılıçdaroğlu’nun da Cumhurbaşkanlığı’nın tescili olacak.

Muhterem kardeşlerim, hava biraz serin. İlk konuşmayı da bana verdiler Canan hanımdan sonra sizi çok uzun zaman burada tutmayı arzu etmiyorum. Sadece birkaç kelimeyle düşüncelerimi, fikirlerimi, hissiyatımı size arz etmek istiyorum. Biz altı siyasi parti olarak bir araya geldik. Ülkemizin son 21 yıldır içine sürüklenmiş olduğu sıkıntılardan kurtulabilmek için. Sizin sıkıntılarınızı biliyoruz. Onlara derman olacak projeleri, ilkeleri de son 1,5 yıldır hazırladık ve inşallah 15 Mayıs’tan sonra da bunları tatbikata başlayacağız. Bizim derdimiz belli bir makama, mevkiye gelmek değil. Bizim derdimiz, sizin derdinizle dertlenebilmek, sizin içine sürüklenmiş olduğunuz problemlerden bir an önce kurtulmanızı sağlayabilmek.

'HERKESİN DERT BABASI OLACAĞIZ'

Muhterem kardeşlerim, en önemli meselelere yaklaşırken düşüncemiz, hissiyattan kurtulmak. Hislerimiz değil, aklımız, vicdanımız, tecrübelerimiz bu ülkenin içine sürüklenmiş olduğu problemlerden nasıl kurtulacağımızı bize gösterecek. Bizim her konuda; kanun hükmünde kararname mağdurları, atanamayan öğretmenler, bunun dışında farklı sebeplerle mahkemelere gidip haklarını almalarına haklarını mahkemede alıp, devlet nezdinde alamayanların derdi de bizim derdimiz. Her mağdur insanın derdiyle dertlenmeyi kendimize ilke kabul ettik. Elbette toplum kesimleri, her birinin birbirinden farklı sıkıntıları var. Sözgelimi esnaf, bizim memleketimizin bel kemiğini oluşturur. Türkiye’mizin tamamını düşündüğümüzde milyonun üzerinde esnaf kardeşlerimiz var. İstanbul’da 300 binden fazla esnafımız var. Esnafımız aslında toplumun temel direklerinden bir tanesi ama derdiyle dertlenenler maalesef şu anda yok. İktidarda bulunanlar onların derdini kendilerine sadece hatırlatmak için bir vazife olarak görüyorlar. Ama 21 yıllık iktidarları esnasında esnafın problemini çözmediler, çözemediler. Tam tersi arttırdılar. Bundan dolayıdır ki, sözgelimi esnafın derdiyle dertlenmek, onun kredi problemlerini, ödeyemedikleri vergi problemlerini halletmek bizim en önemli görevimiz olacak. Şundan emin olun, biz sadece vaatte bulunmuyoruz. Biraz önce de ifade ettim, çok farklı programları olan altı siyasi parti Genel Başkanları olarak bir araya geldik. Meselelerimizi birlikte mütalaa ettik, komisyonlar kurduk. Arkasından da bu problemlerin üstesinden nasıl geleceğimizi kamuoyuna deklare ettik. Açıkladık. Gizli kapaklı bir şeyimiz yok. Onun için mağdur olan kim olursa olsun, siyaseten bizim aynı duygu ve düşünceleri paylaşmasa bile onun derdini biz kendi derdimiz bileceğiz, bundan emin olun. Herkesin dert babası olacağız. Mutlaka dertli olan insanlarla dertleşeceğiz. Mutlaka her kesimin problemlerini çözeceğiz. Türkiye’yi biz bir bütün olarak görüyoruz. Diyarbakır’dan Edirne’ye kadar, Kars’tan ta Muğla’ya kadar her bölge bizim derdimiz.

'DEPREME BİLE BUGÜNKÜ SİSTEMDEN DOLAYI İKİ GÜN GEÇ MÜDAHALE EDEN BU İKTİDAR, MUTLAKA DEĞİŞMESİ İCAP EDEN BİR YAPI HÂLİNE GELDİ'

Bir deprem yaşadık. 11 ilimiz yerle bir oldu. Sırf bugünkü başkanlık sisteminden dolayı müdahaleye bu iktidar iki gün geç teşebbüs edebildi. Düşünebiliyor musunuz, bir depreme bile bugünkü sistemden dolayı iki gün geç müdahale eden bu iktidar, mutlaka değişmesi icap eden bir yapı hâline geldi. Mecburuz. Sizin dertlerinizle dertlenebilmek için bu değişiklikleri yapmaya mecburuz. Şunu bilin, bütün dertler sıralandı. Adalet başta olmak üzere, her konuya el atacağız. Mutlaka sanayide bir devrim yapacağız. Neye ihtiyacınız varsa, ihtiyacımız varsa, mutlaka onu gidereceğiz. Ülkemizin her bölgesinde her ilinde yatırımlar gerçekleştireceğiz. Herkes iş bulmak, karnını doyurmak için İstanbul’a gelmek mecburiyetini hissetmeyecek. Biz herkes iline dönsün demiyoruz. Ama her ilinde yaşayan insan, kendi karnını kendi ilinde mutlaka doyursun istiyoruz. Onun için planlı çalışmaya ihtiyacımız var. Gündelik taleplere uyarak problemler çözülemez.

Hasbelkader, ben hayata devlet dairelerinde başlarken, Devlet Planlama Teşkilatı’nda başladım. Şunu gördüm, plansız ne yaparsanız yapın, boşa gider, emeğinizin büyük bir kısmı. Planı doğru yaparsanız o da. Doğru yapmazsanız zaten bu memleketin kurtulmasını sağlamak mümkün değildir.

'VAR MISINIZ?'

14 Mayıs için bir taahhüt istiyoruz. Eğer bu taahhütte bulunur, yetkiyi Millet İttifakı’na verirseniz, gelecek sene bu mevsimde bir araya gelirsek, Allah nasip ederse problemlerinizin büyük bir kısmının çözülmüş olduğunu hep birlikte göreceğiz. Bu desteği görmekte sizden taahhüt istiyorum. Var mısınız? Var mısınız? Var mısınız? İnşallah ülkemizin bugünkü sıkıntılardan kurtulacağı günleri çok kalmadı, kısa bir zaman sonra birlikte idrak edeceğiz. Başarıya da ulaşacağız.”

mansur-yavas-miting

YAVAŞ: SEÇİM Mİ YAPIYORUZ, SAVAŞA MI HAZIRLANIYORUZ

14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine 8 gün kala Maltepe Orhangazi Şehir Parkı'nda düzenlenen mitingde kürsüye Karamollaoğlu'ndan sonra ikinci olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş çıktı.

Yavaş, açıklamasında, "Seçime gidiyoruz ama nasıl bir seçim anlamadık. İktidar tankları tüfekleri gösteriyor, gemileri gösteriyor.  Seçim mi yapıyoruz, savaşa mı hazırlanıyor belli değil!" dedi.

Yavaş mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Bu kalabalıklar bir şey söylüyor. 14 Mayıs'ta değişimin müjdesini veriyor. 21 yıllık iktidar tankları tüfekleri gösteriyor, gemileri gösteriyor. Seçim mi yapıyoruz savaş mı belli değil. Diyoruz ki gurur kaynağımız ama 14 Mayıs'tan sonra kiracı ev sahibi, pahalılık, enflasyon, uyuşturucu, mülteci... Bu sorunlarla karşı karşıya kalacak. Ama bunların konuşulmasını istemiyor. Birazcık milliyetçilik sosu, muhafazakarlık sosu. İnsanlar bununla uğraşsın istiyorlar. Ankara'da neler söylediler. İstanbul'da da gördük. 25 yıldır İstanbul'da neler yapamadıklarını nasıl katlettiklerinin konuşulmasını engellemek için ikinci seçimde İstanbul düşerse Kudüs, Mekke düşer dediler. İstanbul düştü ama her şey çok güzel oldu. 

İftiralar atıyorlar kulak asmıyoruz. Ankara'da da aynısı. 15 Mayıs'ı bekliyoruz. 9 milyarlık yolsuzluk dosyası, AnkaPark dosyası hala savcılıkta bekliyor. Türkiye'nin her yerinde bunların konuşulmasını istemiyorlar. İnşallah 14 Mayıs'tan sonra hukukun üstünlüğü de yerini bulacak, herkese adil işleyecek."

Yavaş açıklamasında 'Birleşe birleşe kazanacağız" vurgusu yaptı.

ekrem iamamoglu miting

İMAMOĞLU: ARAMIZDA KALSIN, KAZANIYORUZ

Mansur Yavaş'tan sonra kürsüye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu çıktı.

İmamoğlu, sözlerine, "İstanbul tarihi mitinglerle iz bırakmış bir şehirdir. Kurtuluş Savaşı'nın Sultanahmet Mitingi o ayağa kalkışın büyük simgesi. İstanbul mitingleri Türkiye'nin tarihini değiştirmiştir, değiştirmeye devam edecek. Göreceksiniz yıllar sonra arkadaşlarınıza anlattığınıza diyecekler ki gelmeyenler 'Keşke ben de orada olsaydım.' Bu muhteşem tablo gösteriyor ki Türkiye değişiyor. Aramızda kalsın, kazanıyoruz!" diyerek başladı.

"14 Mayıs'ta milyonlarca oy farkını onlara tek tek saydıracağız." diyen İmamoğlu şunları kaydetti:

"İstanbul'un iradesini beğenmeyenler seçimi iptal etmişlerdir. Sandıktan biz çıkmazsak geçerli sayılmaz dediler. Sonra millet onlara öyle bir demokrasi tokadı attı ki yerle bir etti. Hem milletin kararına saygı göstermeyi öğrendiler hem de bu kararın önünde hiçbir şey olmadığını öğrendiler. 

Tek tek oyları saymayı öğrettik onlara. Saygı duyacaksınız kardeşim. 806 bin oy farkını millet onlara tek tek saydırdı. Milyonlarca oy farkını onlara tek tek saydırmaya hazır mıyız? İktidarı millete teslim edecekler. O kötü dillerini ne yazık ki fütursuzca milletimizi bölmek için kullanıyorlar. Millet uyandı.

Bunlar kötülüğü o kadar büyüttüler ki artık miting alanlarında eşlerimizin görüntülerini yayınlayarak oy kapma ucuzluğunu başlattılar.

Bir avuç insanın torpilli yaşamı bitecek. Güçlü ülke herkesin ama herkesin şuradaki gençlerimizin her birisinin çalışır kazanırım, kendim alırım diyebildiği ülkedir, Türkiye öyle bir ülke olacak. İşiyle gurur duyanların ülkesi olacak.  İstanbul'da başlattığımız kreş seferberliğini bütün Türkiye'ye yayacağız."

babacan miting

BABACAN: 200 LİRA 10 DOLAR BİLE ETMİYOR

İmamoğlu'ndan sonra kürsüye DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan çıktı.

Babacan, kalabalığa, "Bahara 8 kala merhaba" diyerek selamladı.

"Ülkenin her yerinden yükselen demokrasi çığlığını bugün buraya getirdik" diyen Babacan, şöyle devam etti.

"Ülkemizin her yerinden yükselen demokrasi çığlığını İstanbul'a getirdik. Demokrasi çığlığını tüm dünya duyuyor. Tüm dünya izliyor. Sağcı solcu demeden, sünni alevi demeden hep beraber daha fazla demokrasi diyecek miyiz? Hep beraber, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu 13. Cumhurbaşkanı yapacak mıyız? TBBM'de çoğunluğu sağlayacak mıyız? Sözümüzü aldık.

'HERKESİN CEBİNDEKİ 200 LİRADAN 124 DOLARI KİM ÇALDI?'

Pahalılığı, yolsuzluğu en iyi bilenlersiniz. Hey gidi İstanbul. 2010'da İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olmuştu. Yaptığımız reformlarla yapmıştır. Ülkeyi şimdi getirdikleri noktaya bakın. 200 liralık banknotun hikayesini anlatayım. 2009 yılında tedavüle çıktı. Kaç dolar ediyordu, 134 dolar ediyordu. Bugün ne kadar, 10 dolar bile etmiyor. Döviz bürosunda 20,5 oldu. Herkesin cebindeki 200 liranın 134 dolar iken 9 dolara düşüren yani 124 doları kim çaldı? Herkesin cebindeki 200 liradan 124 doları kim çaldı?

'2 YILDA ENFLASYONU TEK HANEYE İNDİRECEĞİZ'

Bu enflasyon tam baş belasıdır. Ekonomiyi kötü yönetirseniz yüksek enflasyona mahkum edersiniz. Türkiye'de kurum kalmadı. Patates soğan diyoruz. Gerisini siz tamamlarsınız. Her şey tek bir kişinin keyfine bağlı, ülkenin ekonomi politikası yok, zır cahillik var. Devlet kadroları bir kişinin oyuncağı oldu. Endişeye mahal yok. Türkiye'yi hızla düzlüğe kavuşturacağız. 2002'de başardık şimdi çok daha iyisini yapacağız. İlk 1 ayda kurumları ayağa kaldıracağız, 6 ayda kriz iklimini sona erdireceğiz, 2 yılda enflasyonu tek haneye indireceğiz. 

Merkez Bankası'nın bağımsız ve itibarlı kurum olmasını sağlayacağız. Hızla toparlanacağız, endişeye mahal yok. Türkiye 1'den büyüktür. Güveni nasıl kazanacağız, 8 madde: Yalan yanlış işler yaptırmayacaksın, söz verince tutacaksın, emanete hıyanet etmeyeceksin, adaletle yöneteceksin, ehliyetli kadroları göreve getireceksin, istişareyi elden bırakmayacaksın, şeffaf olacaksın ve son olarak her zaman hesap vermeye hazır olacaksın. Bu 8 maddeyi yerine getirin, korkmayın. İşte o zaman bu ülke çok hızlı bir şekilde yüksek gelir sınıfına ulaşan bir ülke olur.

'KARA KIŞ MI BAHAR MI?'

Bu seçim özünde iki seçenekli referandum. İstanbul, cevabın nedir? Otoriterlik mi demokrasi mi? Keyfilik mi hukuk mu? Baskı mı özgürlük mü? Tek akıl mı ortak akıl mı? Korku mu umut mu? Öfke mi sevgi mi? Kavga mı barış mı? Kriz mi huzur mu? Yoksulluk mu zenginlik mi? Kara kış mı bahar mı? Gelin bu 14 Mayıs'ta annelerimize baharı hediye edelim. Anneler de çocuklarına demokrasiyi hediye etsin."

Babacan'dan sonra sahneye çıkan 5. isim Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal oldu.

'TARİHİ KAVŞAĞA İLERLİYORUZ'

Şiir okuyarak konuşmasına başlayan Uysal, şunları söyledi:

"Aziz İstanbul, merhaba. Bir büyük güzelliği bu tarihi günde hep beraber yaşıyoruz. Çağlar açmış, çağlar kapatmış İstanbul, bir dönemi kapatmaya, yeni bir dönemi açmaya var mıyız? Adeta tarihi bir günde bu büyük milletin yürüyüşünde de bilesiniz ki bu günler, bu tarihi anlamda olacaktır. 

Aziz İstanbul, gençlerimiz, kadınlarımız, yarınlarımızı alın teriyle emeğiyle kazancıyla oluşturmaya çalışan tüm vatandaşlarımız. Bir tarihi kavşağa doğru hep beraber ilerliyoruz. 14 Mayıs 2023 milletin yeniden kaderine hakim olacağı bir gün olacak. Türkiye'yi vazgeçilmez zannedenlere, kendi varlıklarını kaçınılmaz kadere dönüştürmek için Türkiye'yi risklere mahkum edenlere, kaynaklarını bir avuç insana sunanlara karşı elbette 'yeter' diyeceğiz. 

14 Mayıs'ı çağın ritmini yakalayacağımız bir gün haline getirmek durumundayız. Bu güne 1 günde gelmedik. Bugün milyonlarca insanımız eğer sefalet içindeyse bunun sorumluluğu elbette yönetenlerdedir. 

Cumhuriyette demokrasiye ruhen inanmıyorlar. Demokrasi ve hukuk onların lehine işliyorsa kabulleri, işlemiyorsa değil. Şimdi birileri çıkmış diyor ki 14 Mayıs bir darbe girişimidir.

'GELDİKLERİ  NOKTADA YALANLARI BİTMİŞ'

Seçimleri iptal mi edeceksiniz? Bunların düşünceleri ortaya döküldü. Demokrasiye, hukuka, Türkiye'ye dair hiçbir hayalleri yok. 21 yılın sonunda Sayın Erdoğan seçim beyannamesini açıkladı. Mülakatı kaldıracağını taahhüt ediyor. Bozduğu ekonomiyi 2002 şartlarına getirmeyi taahhüt ediyor. İktidarı döneminde çıkan imar aflarını yasaklarını taahhüt ediyor. Geldikleri noktada söz bitmiş, yalanları da bitmiş.

 

Gültekin Uysal'ın ardından sahneye Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu çıktı.

Ahmet Davutoğlu, şöyle konuştu:

"İstanbul, anlayana bir hocadır. Der verir ders. Bugün İstanbul ders veriyor. Seçimlere 'Bir siyasi darbe' diyen bakan... Yuhalamayın, sandıkta ders vereceğiz. Milli irade dersi vereceğiz. Bugün Hıdırellez. Hıdırellez, berekettir, kardeşçe yaşamanın adıdır. İnsanı kardeş kılmaya geliyoruz. 14 Mayıs ise siyasetin Hıdırellez'i olacak.

Bu irade alkışlanır. Hep siz bizi alkışladınız. Şimdi ben saatlerdir bu meydanı dolduran sizleri alkışlıyorum" diyerek kalabalığı alkışladı.

'MÜCADELE, TOPRAĞA 'BEREKET' DİYE BAKANLARLA 'RANT' GÖRENLER ARASINDA'

Davutoğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi:

"Bana, Millet İttifakı'nın Tarım ve Gıda güvenliği politikalarını anlatmak düştü. İki zihniyeti anlatmaya çalışacağım. Önce toprak. Ondan geldik, ona gideceğiz. Bir zihniyet der ki toprak ranttır, bir zihniyet de der ki toprak bizim dostumuzdur. İşte bakın, toprak bir rant alanıdır diyenler, bundan 3 ay önce deprem bölgesine diktikleri binalarla büyük acılar yaşattılar. Mücadele toprağa bereket diye bakanlarla toprakta rant görenler arasında.

Geçen sene 1 milyon büyükbaş, 1 milyon 300 bin küçükbaşı kaybettik. Neden pahalı et yiyorsunuz, çünkü hayvancılığı öldürdüler. Çünkü bunlar toprakla savaşanlardır. Eski başbakan dedi ki yabancı istilacılara bırakmayacağız. İstanbullular, siz ona 2 kere ders verdiniz. Geçen hafta İzmirliler de ders verdi. Haddini bil haddini. Millet İttifakı yabancıya da toprağı istila edenlere karşı kurulmuştur.

Toprağı rant alanı gören bu zihniyet gidecek, toprağı bereketlendiren çiftçilerimiz geri gelecek. İmar baronları gidecek, milletin efendisi köylü gelecek. İkincisi su. GAP projesi kalktı. Kanal İstanbul'da servet projesi var. Et fiyatı süt fiyatı artarsa tüketici alamıyor, düşerse üretici kar edemiyor. Biri dedi ki biz Togg diyoruz onlar soğan diyor dedi. Tam bir zihniyet fukarası. Biz de şunu diyoruz, hem SİHA hem İHA, hem Togg, hem soğan. 

'YİĞİDİ BİR KURU SOĞANA MUHTAÇ EDENLER GİDECEK'

Bu seçim halkla birlikte halkın kaderini paylaşanlarla halkı gıda enflasyonu karşısında ezdirenlerin seçimi olacak. Millet İttifakı'nın iktidarında gıda enflasyonu altında bir zümre olmayacak. Yiğidi bir kuru soğana muhtaç edenler gidecek, Anadolu yiğitleri gelecek. Kanal İstanbul ile değil, Anadolu'ya suyla bereket getireceğiz. Lüks yatlara mazotu ÖTV'yi kaldıranlar gidecek, çiftçiye mazotu ücretsiz verenler gelecek. Bunlar kendileri manda yoğurduyla ejder meyvesiyle beslenip, halka soğanları çok görenler.

Yandaş medya kurabilmek için Ziraat Bankası fonlarını kullananlar gidecek, Ziraat Bankası'nı çiftçilere ayıranlar gelecek. Bütün rantiyeye son vereceğiz.

'MÜLAKAT GİDECEK, LİYAKAT GELECEK'

Yandaş medya kurabilmek için Ziraat Bankası fonlarını kullananlar gidecek, Ziraat Bankası'nı çiftçilere ayıranlar gelecek. Bütün rantiyeye son vereceğiz. Yasaklar gidecek, özgürlükler gelecek. Kutuplaşma gidecek, kucaklaşma gelecek. Yargıya talimat veren hukuk anlatışı gidecek, hak hukuk adalet gelecek. Mülakat gidecek, liyakat gelecek. 

Haydi Türkiye hep beraber."

Davutoğlu'nun ardından sahneye İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, torunu Pars ile birlikte çıktı.

Kalabalığı selamlayarak konuşmasına başlayan Akşener, 'Başbakan Akşener' sloganlarına, "Öyle başbakan demekle olmuyor oy vereceksiniz oy. Bir oy Kemal'e bir oy Meral'e" dedi.

"14 Mayıs, burası gösteriyor ki Sayın Kılıçdaroğlu'nun 13. Cumhurbaşkanı olarak seçildiği ve alkışlar içinde Çankaya'ya götürdüğümüz bir akşam olacak. Sizin helal oylarınızla. 

Başbakan Meral diyorsunuz ya, oylarınızla olmak istiyorum. Bizim Anadolu'da yaptığımız bütün mitinglerde tek bir şey istiyorum. 1 oy Kemal'e 1 oy Meral'e... Birleşe birleşe kazanıyoruz, ortada bir sorunumuz yok. Her CHP'li aileden sadece tek 1 oy istiyorum. 1 tanecik. Ama biz tüm İyi Partililer, çok çalışıp tüm oylarımızı Kılıçdaroğlu'na şak diye basacağız.

Hayatımda bu kadar rezil bir seçime ilk defa gidiyoruz. Milletine işgalci, darbeci diyen bir dil. Tüm psikiyatrları bu abileri tedavi için davet ediyorum. Cezai ehliyetleri kalmadı. 

'ALİ YEŞİLDAĞ HIRSIZLIĞI ANLATTIĞI VİDEO PAYLAŞTI'

İkide bir bir kasetten bahsediliyor. Recep bey var mıdır yok mudur belli olmayan bir kasetten bahsediyorsun. Daha dün, başına birşey gelmesin diye seninle birlikte hapse girdiğiniz Yeşildağ ailesinin bir ferdi bir kaset yayınladı. O kasette nasıl hırsızlık yapıldığı anlatılıyor. Antalya Havalimanı, 2007'de işletmesi satışa çıkıyor. Bir firma 5 milyar euro veriyor. Buna karşılık o firmanın dosyasından evrak çalınıyor, yakınlardan birine 3 milyar euroya veriliyor, 1 milyar euro cep ellez ediliyor. Ali Yeşildağ'ın iddiasına göre senin cebine girmiş."

Akşener'in ardından sahneye son olarak CHP Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı.

'TÜRKİYE'Yİ BİR KİŞİYE EMANET ETMEYECEĞİZ'

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir ailenin elektriği, doğal gazı kesilmeyecek. Birlikte mücadele ettiğimiz zaman Türkiye'nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bütün sorunları çözülebilir. Az önce genel başkanlarımızı dinlediniz. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarımızı dinlediniz. Birlikte yola çıktık. Ortak akılla yola çıktık. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bir kişiye teslim etmeyeceğiz. Bir kişinin iki dudağından çıkan bir sözü hiç kimse kabul etmeyecek.

Hep birlikte yöneteceğiz. Akılla yöneteceğiz. Bilgiyle yöneteceğiz. Birikimle yöneteceğiz. Ahlakla yöneteceğiz. Erdem'le yöneteceğiz. Hiçbir ayrımcılık yapmayacağız. Ve bu ülkeye baharı getireceğim baharı. Bu ülkeye huzuru getireceğim. Göreceksiniz. Herkesi kucaklayacağız, herkesi. Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz. KHK'lılara bahar gelecek. Evet haydi bahar getirelim. 

Hiç endişe etmeyin. Bu kardeşiniz, bu meydanda adalet yürüyüşünden sonra da gelmiştim. Adalet yürüyüşünü yapmıştım. Adalet, devletin temelidir. Devletin dini adalettir. Adaleti her yerde ve her ortamda savunmak zorundayız. Sadi şöyle söyler; 'Dünyanın bütün nehirleri, milleti susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez'. Hepimiz adalete susadık. Hepimiz adaleti istiyoruz. Adalet sadece mahkeme salonlarında gerçekleşmez. Eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa 85 milyonumuz aç demektir. Bir çocuk eğer soğukta kaldıysa 85 milyonumuz soğukta kalmış demektir. Dolayısıyla biz beraber, birlikte Türkiye'yi yeniden aydınlığa çıkaracağız. En büyük gücümüz sizsiniz ve kendinize güvenin."

Kılıçdaroğlu, ezanın okunması nedeniyle konuşmasına ara verdi.

"SİZLER GİBİ MÜTEVAZI BİR HAYATIM VAR"

Ezanın bitmesiyle konuşmasına devam eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim saray merakım yok. 6 liderin de öyle bir saray merakı yok. Ben sizler gibi yaşıyorum. Sizler gibi mütevazı bir hayatım var. Sizler gibi yaşamaktan da gurur duyuyorum. Saraya gitmeyeceğiz. Allah nasip eder, sizlerin oyuyla cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda yerimiz Çankaya olacak. Gazi Mustafa Kemal'in mütevazı mekanı olacak. Bir şey daha, bir şey daha söz verdim. En geç 2 yıl içerisinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi, Afganlı kardeşlerimizi ülkelerine uğurlayacağız. 

Staj ve çıraklık meraklanmayın onu gayet iyi biliyorum ve çözeceğim. Çözeceğim. Çalıştınız, kazandınız, prim yatırtmadılar. Borçlanma imkanı getireceğim. Hiç meraklanmayın. Bakınız, her hakkı teslim edeceğim, her hakkı, her hukuku uygulayacağız. Asla ve asla birilerinden yana tavır almayacağız.

'CUMHURBAŞKANI OLMAMI İSTEMEYEN İKİ KESİM VAR'

Benim Cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Onları bilmenizi isterim. Birincisi 5'li çeteler. Yuh çekmeyin. Yuh çekmeyin sandığa gidip oy kullanın. Ben sizden onu bekliyorum. Yuh çekmek bu işin en kolayı. Zor olanı sandığa gitmek. Ama sandığa giderken bir arkadaşını beraber götürmek. Özellikle AK Parti'ye veya MHP'ye, Cumhur İttifakı'ndan birisine geçen dönem geçen seçimlerde oy veren bir kişiyi ikna edeceksiniz, beraber sandığa götüreceksiniz ve oy kullanacak. O zaman gerçek anlamda her bir birey görevini yapmış olacak. Bunun sözünü istiyorum söz mü? 

Yüz binlerin sözünü dinledik. Biliyorum. Yüz binlerin, yüz binlerden söz aldım. Onu da biliyorum. Beşli çetelerin yurt dışına kaçırdıkları paraları biliyorum. Nerelere götürdüklerini biliyorum. Amerika'da Manhattan'da gökdelenler yaptığını biliyorum. Muhammed Ali'nin çiftliğini nasıl satın aldıklarını biliyorum. Londra'da paraları nerelere yatırdıklarını biliyorum. Tamamını ama tamamını sentine kadar getireceğim ve bu millete vereceğim. 

418 milyar doları götürdüler. Az önce Meral Hanım söyledi. Sadece bir işlemden bir milyarını nasıl götürüldüğünü söyledi. Onların tamamını 418 milyar dolarını kuruşu kuruşuna getireceğim ve size vereceğim."