Hutbede yer alan “...kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” ifadesinin Türk Medeni Kanunu’na aykırı olduğu görüşünü paylaşan Baro, “Diyanet’i Uyarıyoruz: Türkiye şeriatla yönetilen bir ülke değildir” başlıklı yazılı bir açıklama yayımladı.
Baro açıklamasında, kadın-erkek eşitliğinin hukuki olarak güvence altında olmasına rağmen toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı dini veya geleneksel yorumların meşrulaştırılmaya çalışıldığını belirtti. Bu tutumun, Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle de çeliştiği vurgulandı.
''Diyanet'i uyarıyoruz''
İzmir Barosu'nun açıklamasında kadın-erkek eşitliği hukuki olarak güvence altına alınmasına rağmen toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı dini veya geleneksel yorumların meşrulaştırılmaya çalışıldığı belirtildi. Açıklamada, bu tutumun cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ilişkin uluslararası yükümlülüklere aykırı olduğu vurgulandı.
Baronun 'Diyanet’i Uyarıyoruz: Türkiye Şeriatla Yönetilen Bir Ülke Değildir' başlıklı açıklamasının tamamı şu şekilde:
"15 Ağustos 2025 Cuma günü Diyanet İşleri Başkanlığı tüm camilerde okunmak üzere bir cuma hutbesi yayımlamıştır. Söz konusu hutbede “Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahi adalete aykırıdır. (…) kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır.” şeklinde beyanlarda bulunulmuştur.
Söz konusu beyanlar, hukuka aykırı olduğu gibi en temel ilkelerden biri olan eşitlik ilkesinin açıkça ihlali niteliğindedir. Söz konusu hukuka aykırılığın, Devlet tüzel kişiliğinin bir parçası olan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılması ise kesinlikle kabul edilemez.
Anayasa’nın eşitlik ilkesi, Medeni Kanun’un açık hükümleri ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerle kadın-erkek eşitliği hukuki olarak güvence altına alınmıştır. Buna rağmen, toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı dini veya geleneksel yorumların meşrulaştırılması, siyasi iktidarın cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ilişkin uluslararası yükümlülüklerine tamamen aykırıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “rıza” kavramını öne çıkararak miras paylaşımını dini ölçülerle tartışmaya açması, bu durumu değiştirmez. Biliyoruz ki toplumsal baskı ile üretilen rıza, rıza değildir; şiddetin bir görünümüdür.
İzmir Barosu Başkanlığı olarak, kız çocuklarının ve kadınların miras hakkına yönelik her türlü saldırının karşısında olduğumuzu, kadınların mirastan mahrum bırakılmasının, yalnızca bireysel bir haksızlığa değil aynı zamanda toplumsal bir adaletsizliğe neden olacağının bilinci ile kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz."