CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu TBMM'de konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"TBMM, 103 yıl önce askeri ve sivil makamların, çok daha önemlisi tüm milletin başvuracağı en yüce makam olarak çalışmalara başlamıştır.  Mustafa Kemal ve arkadaşları çok iyi biliyorlardı ki hâkimiyetini kayıtsız, şartsız eline almış bir milletin iradesi karşısında hiçbir güç ve düşman duramazdı.

100 yıl önce olduğu gibi egemenlik kayıtsız şartsız milletin olacak.

Hem Gazi Meclis unvanı taşıması hem de devlet kurucu vasfı nedeniyle TBMM dünya siyasi, askeri, demokrasi tarihinde seçkin bir yere sahiptir.

Böylesine önemli vasıflara sahip Meclis’in mensubu olmaktan gurur duyuyorum, gurur duyunuz.

Öte yandan taşıdığım milletvekili unvanıyla bu kürsüden sizlere ve bu özel oturum vesilesiyle sevgili yurttaşlarıma son kez hitap etmenin bahtiyarlığı içinde olduğumu vurgulamak isterim.

Önümüzdeki seçimlerle birlikte bu sıralardaki yerlerini alacak olan TBMM’nin yeni üyelerine de şimdiden başarılar diliyorum.

Hiç şüphe duymuyorum ki milletimiz yeni üyelerine ülkemizi güçlendirilmiş parlamenter sisteme ulaştıracak iradeyi teslim edecektir.

Gazi Meclisimizin yasama gücü tek adam rejiminin tahakkümüne teslim edilmiştir. Bu çerçevede, yargı bağımsızlığı, fikir ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve diğer tüm özgürlüklerle bilimsel, laik eğitim yerle yeksan edilmiştir. Kamu istihdamında liyakatın ortadan kaldırılması, kamu yönetiminde kayırmacılık ve yandaşlık hâkim kılınmıştır. Kamu harcamalarında yolsuzluk yegane yöntem olarak benimsenmiş durumdadır.

Gençler, kadınlar, çiftçiler, işçiler, iş insanları, bilim insanları bir umutsuzluk sarmalı içerisine sürüklenmiştir. İnatla sürdürülen yanlış dış politikanın sonucu olarak ülkemiz bölgesinde yalnızlaşmış, milyonlarca göçmene, sığınmacıya, mülteciye karşı sınırlarımız korunamamıştır.

Nihayetinde hayat pahalılığı bir kanser gibi tüm yaşamı sarmış, vatandaşlarımızın geçim gücü neredeyse sıfırlanmıştır. Ancak yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen umutsuz olmak için hiçbir neden yoktur. Çünkü bizler uçurumun kenarındaki yıkık bir ülkeden modern bir Cumhuriyet yaratan Mustafa Kemal'in çocuklarıyız.

Bir dönemin sona ermekte olduğunu görüyoruz ve biliyoruz.

 14 Mayıs Genel Seçimlerine yaklaştığımız bugünlerde, ülkemizin dört bir yanını cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracak olmanın heyecanı sarmış durumda. Tek bir çocuğun dahi yatağa aç girmeyeceği; yurtdışına gitmiş gençlerimizin güle oynaya geri döneceği, gitmeyi düşünenlerin bu düşüncelerinden vazgeçeceği güzel bir geleceğin arifesindeyiz… Millet olarak Maraş’ta, Antep’te, Urfa’da; İnönü’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da, Afyon’da düşmana karşı topyekûn savaşırken, bu kutsal çatı altında buluşan ilk meclisimizin değerli mensupları hem bu savaşları yönetip hem de yeni bir devletin temellerini attı.

Şimdi de sıra bizde… Meclisimizin açılışının 103’üncü yılında Cumhuriyetimizi kalıcı bir biçimde demokrasiyle taçlandıracağız. Demokrasiyle taçlandırılmış cumhuriyetimiz sadece mazlum milletlere değil, tüm dünya demokrasilerine örnek olacak. Otoriter rejimlerin sandık yoluyla yenilebileceğini, ülkelerin ve bölgelerin temel problemlerinin çözüm yolunun, birlikte olabilmekten geçtiğini tüm dünya görmüş olacak. Kimseyi ötekileştirmemenin ve kimseye kin tutmamamın insan haklarının en temel ilkelerinden biri olduğunu ve başarıya da ancak bu temel ilkelerin yol göstericiliğinde ulaşılabileceğini tüm dünya deneyimlemiş olacak.

'VİCDANLI BİR YÖNETİME DOĞRU YAKLAŞIYORUZ'

Sayın Başkan değerli milletvekilleri, ekranlarından ve sosyal medya hesaplarından beni dinleyen sevgili vatandaşlarım, 418 milyar doların hesabının sorulacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Çiftçinin, işçinin hakkını alacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin son bulacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz…

Tüm terör örgütlerinin ve yer altı suç örgütlerinin kökünün kazınacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Yoksulluğun ve yolsuzluğun sona ereceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz…

Beytülmale el uzatılmayacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Cumhurbaşkanının dahi özgürce eleştirilebileceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Tüm kararların istişareyle, ortak akılla alınacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Çankaya köşkünün yeniden tüm Türkiye’nin evi olacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Barış akademisyenlerinin kürsülerine döneceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Cumhuriyetin yüzüncü yılında 100 bin öğretmenin atanacağı, köy okullarının yeniden açılacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Üstenci bir anlayışla bakan, vatandaşını küçümseyen, sadece kendi zenginliğini düşünen yönetim anlayışının sona ereceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Liyakatin hâkim olacağı, Kızılay’ın kan ve çadır satmayacağı, AFAD’ın enkaz altında kalan vatandaşını ölüme mahkûm etmeyeceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Beşli çetelerin saltanatının sona ereceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Tank Palet fabrikasının geri alınacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Başta Gülhane Askeri Tıp Akademisi olmak üzere tüm “askeri hastanelerin” açılacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz.

Kurban Bayramında emeklilerimizin banka hesabına 15 bin Türk lirası tutarındaki bayram ikramiyesinin yatırılacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Deprem konutlarının ve dükkânlarının hak sahiplerine ücretsiz verileceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Başta ekonomik sorunlar olmak üzere ülkemizin tüm sorunlarını birlikte çözeceğimiz; ülkemize bolluk ve bereket getirecek bir döneme doğru yaklaşıyoruz… Merkez Bankası'ndaki bu millete ait olan 128 milyar doların kimlere peşkeş çekildiğinin ortaya çıkartılacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Milyarlarca dolar temiz paranın istihdam ve kalkınma için ülkemize gelmesini sağlayacak, ahlaklı ve vicdanlı bir yönetimin iktidara geleceği bir döneme doğru yaklaşıyoruz…

'SANDIĞA DOĞRU İLERLİYORUZ'

Özetle dünyaya örnek olacak yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Bu dönemi siyaset bilimciler Türkiye Cumhuriyeti’nin çağı olarak nitelendirecek. Bugün için bir kişiye ait olan egemenlik son bulacak; yüz yıl önce olduğu gibi egemenlik yeniden kayıtsız şartsız millete ait olacak. 14 Mayıs itibariyle Türkiye, yaşama sevincini geri alacak. Türkiye, baharına kavuşacak. Türkiye’ye bahar geldiğinde göreceksiniz tüm dünyaya bahar gelecek… Bu duygu ve düşüncelerle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına; depremde yaşamını kaybetmiş tüm vatandaşlarımıza ve terör örgütleriyle mücadelede şehit düşmüş güvenlik görevlilerimize Allahtan rahmet diliyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum… Tüm çocuklarımızın Atatürk’ün kendilerine armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı ve vatandaşlarımızın Ramazan Bayramı’nı yürekten kutluyorum. Ülkemizin ve dünyanın tüm çocuklarına mutlu bir gelecek için çalışacağımızın sözünü veriyorum… Aziz Milletim, Bahara, gerçek baharı getirecek sandığa doğru ilerliyoruz. Bu kürsüden “milletvekili” sıfatıyla son sözüm şudur: “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtacaktır.”