14 Mayıs'ta gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde kendi adayları ve logosuyla gireceklerini açıklayan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhur İttifakı’ndaki Yeniden Refah Partisi ile Büyük Birlik Partisi’nin kendi amblemiyle ve adaylarıyla seçime katılmaları söz konusuyken MHP’nin buna tevessül etmesi mantıklı olmaz” şeklinde konuşmuştu.

'BİZİM AKTARDIĞIMIZ DURUMUN AYNISI'

Bu açıklama sonrası Cumhur İttifakı'nda yeni bir kriz yaratabileceğine dair yorumlara neden olurken, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, MHP’nin bu kararına ilişkin, “Devlet Bey’in ortaya koyduğu tavır bizim aktardığımız durumun aynısı” dedi.

Cumhuriyet'ten Cengiz Karagöz, MHP'nin aldığı bu karar sonrası durumu uzmanlara sordu.

'BİR AVANTAJI KALMADI'

Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki, Bahçeli'nin açıklaması sonrası şöyle konuştu:

“Seçim kanunu değişince Millet İttifakı dezavantajlı duruma düşmüştü. Ve ortak liste tartışmaları başlamıştı. Ancak MHP’nin bu hamlesiyle beraber iki ittifak da eşitlendi. Biz bu süreci Cumhur İttifakı’nın ortak aday göstererek avantaja çevirebileceklerini düşünüyorduk ancak bu hamleyle kanun değişiminin bir avantajı kalmadı” 

'SIKI BİR REKABETE YOL AÇAR'

Siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, “MHP için rasyonel karar. İttifaksız seçime girme kararı riskli olsa da, HÜDA PAR ve YRP ile yan yana gelmenin riski daha büyük olabilirdi. Bu tercihle partinin kimliğini koruma amaçlanırken İYİ Parti ve Zafer Partisi’ne olası seçmen geçişi de durdurulmak istenmiş olabilir. MHP’nin ortak listeye dahil olmadan seçime girme kararı, 14 Mayıs’ta milliyetçi kimliği öne çıkan partiler arasında sıkı bir rekabete yol açacak. Sonuçta milliyetçi partiler sadık seçmenine, sadık seçmenler de partilerini kavuşabilir” şeklinde konuştu.

'BAHÇELİ VE KURMAYLARI AK PARTİNİN ZAYIFLADIĞINI DÜŞÜNÜYOR OLABİLİR'

Siyaset bilimci, akademisyen Fatih Yaşlı, MHP’nin kamuoyu önünde AKP’ye mesaj vermek isteyebileceğine vurgu yaparak, “İhtimallerden biri bu olsa da esas olarak MHP’nin tarihine baktığımızda 1969’dan bu yana girdikleri bütün seçimlere tek başlarına ve kendi logolarıyla girdiler. İster baraj altında kalsınlar, ister barajın üstünde olsunlar ama tarihsel olarak bakıldığında Ülkücü hareket partilerinin seçime girmesine ve üç hilalin görünmesine hep dikkat etti” ifadelerini kullanırken, partiyi olumsuz etkileyebileceğini belirterek, “MHP iktidarın bünyesinde seçime girerse bu adım MHP için 50 yılın sonunda çok büyük bir geri adım attığı anlamına gelir. Türkiye’de bu süreç MHP’nin aleyhine işleyebilir. O yüzden bunu tercih etmiyor olabilirler. Bahçeli’nin bu hamlesi, Ülkücü hareketin kendi özerk alanını korumak için topluma verdiği mesaj gibi görünüyor. Çünkü o kimliğin sahipliği iddiası ancak bu şekilde devam ettirilebilir” diye konuştu. Yaşlı, AKP ve MHP’nin aynı seçmen havuzuna sahip olduklarını belirterek “Aralarında bir seçmen geçişkenliği var. Dolayısıyla bu seçmen havuzu bu iki parti arasında gidip geliyor. Bahçeli ve kurmayları AKP’nin şu an zayıfladığını AKP’den kopacak seçmeni kendilerine gelebileceğini düşünüyor olabilir” dedi.

Aksoy Araştırma Şirketi’nin kurucusu Ertan Aksoy ise yaptığı açıklamada, “Seçmen o logoyu görünce motive olacaktır. Ancak MHP’nin zayıf olduğu bölgelerde ittifakın birinci partisi için önemli bir potansiyeldi. Bu oyları dolayısıyla kaybedecekler. MHP’nin seçimlerde de bir baraj sorunu bulunmuyor” dedi.

'MHP FAZLASINI HAKETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR'

Siyaset bilimci Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan ise şu ifadeleri kullandı: “MHP bu karardan geri adım atmazsa Cumhur Ittifakı’nın Meclis üstünlüğünü elde etme stratejisi büyük ölçüde akamete uğrayacak. Bahçeli’nin her ilde kendi logo ve adaylarıyla seçime gireceklerini açıklaması muhtemelen Saray’ın hiç hoşuna gitmemiştir. MHP, YRP ve Hüda Par’ın elde ettiği ayrıcalıkların çok daha fazlasını hak ettiğini düşünüyor. Pazarlıkta el yükseltiyor.” 

'AK PARTİDEN KOPAN MHP'YE GİTMİYOR'

Siyasat Bilimci Onur Alp Yılmaz ise, “MHP de kendi amblemiyle gireceğini duyurarak bir yerde meydan okumuş oluyor. Diğer taraftan da bu partilerin olması gerekenden çok pay almalarını istemiyor. Öte yandan da bu partiler ne kadar güçlenirse AKP için de MHP’nin önemi o kadar azalacaktır. Konuyla ilgili bizim bilmediğimiz pazarlıklar olabilir. Bu siyasi temsil açısından da olabilir, devlet bürokrasisi içerisindeki belli talepleriyle alakalı da olabilir. Bir açıdan da AKP ile doğrudan iç içe geçmiş bir MHP’den ise ayrı listeyle hareket eden, yarı muhalefet gibi gözükebilecek bir MHP’nin AKP’den alacağı oy daha fazla olabilir. Önceden aralarında çok ciddi bir oy geçişkenliği vardı ancak uzun süredir bu oy geçişkenliği durdu. Eskiden olduğu gibi AKP’den kopan MHP’ye gitmiyor. Ya kararsızlara yöneliyor ya da İYİ Parti gibi diğer muhalif partilere yöneliyorlar. MHP bu oyları almak istiyor olabilir” dedi.