Gündem

Özgür Özel'den kritik 'Aziz İhsan Aktaş' açıklamaları!

CHP lideri Özgür Özel, katıldığı canlı yayın programında, 'Aziz İhsan Aktaş' iddianamesiyle ilgili yaptığı değerlendirmede, HTS kayıtlarına değindi.

Abone Ol

CHP Lideri Özgür Özel, Halk TV'de kritik açıklamalarda bulunuyor.

Özel'in konuşmalarından satır başları şu şekilde:

"(Lütfü Savaş) Çirkin gelişme o. Ne olacak? Ya hiç konuyu Konu etmeye değmez. Açıklamada bulunmuş sizinle ilgili. Ya şöyle bir şey var. Sürekli yani bu partiden aday yapılmış, önemli makamlara gelmiş. Sonra bir daha aday olmuş. Kimse istememiş. İstenmeyen insan ilan edilmiş.

Sırf hakkını teslim etmek için anketlerde önde diye bütün riskleri almışız. Dünyayla laf yemişim. yine de aday göstermişiz. Sonrasından çıkmış partiyi PKK ile iş tutmakla falan suçlayıp kendini partiden attırmış. Öyle dedi diye atıldı partiden yani.

O zamanlarda şey yoktu. Bu süreç falan da yoktu. İşte demlenmek memlenmek, bir sürü tuhaf tuhaf iş. Sonra da partiye kötülük yapanların maşası haline gelmiş. İktidarın maşası olarak sürekli partinin kurultaylarını, bilmem nelerini iptali...

Yani mikropluk yapıyor. Dedim ki ya onun aslında yaptığına şaşmamak lazım. Mikroba neden hastalık yapıyorsun diye sorulur mu? Onun işi o, dedim yani. Herhalde onun için şey yapmıştır. Yani şu harcadığım nefese değmeyecek bir insan kendisi.

(Aziz İhsan Aktaş iddianamesi) 704 yılla yargılanıyor, dışarıda geziyor, bizim arkadaşlar onun beyanlarıyla cezaevinde.

Bugün o dediğiniz konu HTS'nin kararı bir mahkeme kararında yer almış. Anayasa Mahkemesi'nin kararı. Nerede yer almış biliyor musunuz? Tabii o Kararı var. Hüda Kaya kararı var Anayasa Mahkemesi'nde ama bir belediye başkanının kararına konulmuş. Belediye Başkanı hakkında yolsuzluk iddiası var. Soruşturuluyor.

Belediyede bir yolsuzluk yapıldığı belli ama karar iki maddeden oluşuyor. Bir belediye başkanı ihalelerde imza yetkilisi olmadığı için sorumlu tutulamaz diyor.

2. HTS kayıtları Anayasa Mahkemesi kararına göre kişinin biriyle görüştüğünün ispatı olamaz diyor. Çünkü 1 kilometrelik bir yerde baz verme meselesi. Bu karar kimde biliyor musunuz? Bu karar Umut Yılmaz'da. Yani Gaziantep'te bizim partimizden AK Parti'ye geçen, bizim partimizdeyken yolsuzluk iddiaları olan Umut Yılmaz.

Umut Yılmaz'ın yargılamasında bu kararı vererek beraat ettiriyorlar. Neden AK Parti'ye geçti? Yani bu kararla beraat ettiriyorlar ve anlaşması bu zaten.

Beni seni bu şeyden biz kurtarırız diyorlar. Kabul ediyor. Beraat ettiriyorlar. AK Parti'ye alıyorlar. Aynen böyle. Şimdi o karar tam dediğimiz şeyi yazıyor. Eğer bir belediye başkanı yapılan ihalede imza yetkisi olmadığı için sorumlu tutulamaz ve HTS kayıtları AYM kararı gereğince kişinin bir görüşmesine delil olamaz maddelerini uygularsanız bugün Silivri'deki arkadaşlarımızdan tamamı değilse ikisi hariç gerisi çıkar. Tamamen bu maddeden. Baz kaydı vermişsin, baz kaydı vermişsin.

Örneğin dosyası ayrılan, ayrılmasa dışarı çıkacak, dışarı çıksa Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı'na geri dönecek. Yerine AK Partili vekil seçtiler biliyorsunuz. Siyasi yan kesiciler. Hakan Bahçetepe'nin dosyasında üç şey var. Aziz İhsan Aktaş'ın bir adamıyla baz kaydı vermek. Aziz İhsan Aktaş'ın benzin istasyonu burada. Ruhsatını AKP verdi.

Bu benzin istasyonuna 24 Kasım günü 800 metre mesafede baz kaydı vermiş bu benzin istasyonundaki kişiyle. 800 metre ötede bir okul var. 24 Kasım'da Öğretmenler Günü kutlamışlar. Bir başkasında kapalı pazar yeri açmış. 1 kilometre ötesinde. Oradan baz kaydı vermiş. Bir başkasında da Erasmus öğrencileriyle bir kafede kahve içmiş.

O da 400 metre mesafede. Aziz İhsan Aktaş'ın adamı benzin istasyonunda oturuyor. Bu da civarında ve gün gün ispatlıyor. 24 Kasım'da Öğretmenler Günü'nde Erasmus öğrencileriyle oradan Twitter paylaşımı var. Burada da kapalı pazar yeri. Açılışın da canlı yayın yapmış twitter hesabından. Bu üçünden bundan duruyor diye sen bu üç günde bu kişiyle bir araya geldin, rüşvet aldın diyorlar. Ne ihale ne bir şey. İhaleyi kendinden önceki AK Partili belediye başkanı vermiş. Belediye meclis çoğunluğu AK Parti'de. Bakın belediye başkan vekilini kendilerinden seçtiler.

Belediye meclisinin kararını AK Parti vermiş.

AK Partililerin oylarıyla verilmiş. Hakan Bahçetepe içeride yatacak, Umut Yılmaz AYM kararına göre HTS kaydı kanıt olamaz dendiği için beraat ettirilecek. Daha doğrusu kovuşturmaya gerek yoktur denecek, dosyadan ayrılacak ve AK Parti'ye katılacak, mutlu mesut orada yaşayacak. Böyle düzen olur mu? Böyle adalet olur mu?

(Aziz İhsan Aktaş) İşte şuradan kapıdan girebilir herhalde. Girebilir. Sizin güvenlikçiler engel olmasa gelir. Hiçbir şeyi yok. 704 yılla yargılanıyor adam. Red Kit gibi. Ondan sonra istediği gibi geziyor. Bizim arkadaşlar onun iftiralarıyla içeride yatıyor. Zeydan Karalar mesela. O iddianamede ismi geçen başkanlardan biri. Yargılansa, suçlu bulunsa alacağı ceza 4 yıl ama o tutuklu.

Bir kere Aziz İhsan Aktaş dosyasından güya içeride tutuluyor algısı yapıyorlar. Aziz İhsan Aktaş'la ilgisi yok. O ihaleyi alan şirketin sahibinin Aziz İhsan Aktaş'la gizli ortak olduğu iddiası var başka yerlerde. Burada başka biri var. İhaleyi veren Seyhan belediye başkanı iken kendisi kendinden önceki AK Partili.

Her ay düzenli ödemeleri yapılmış. Düzenli. Kişi diyor ki, benden rüşvet istediler. Öncesinde benim ödemelerimi yapmıyorlardı verince düzeldi. Döküyor. Elinde böyle A'dan Z var. Her ay aynı gün ödenmiş. Dediği tarihten önce ve sonra.

HTS kaydı var diyorlar. Kendiyle değil, bir belediye çalışanıyla ki kendiyle de olur. Belediye başkanı kapısı açık herkes geçer. HTS kaydı vermek için belediyenin önünden geçmek de yeter yani ya da 500 metre ileriden arabayla aynı baz istasyonuna girmek yetiyor. Ve o suçun yatarı 6 ay 20 gün. Zeydan Başkan ne zamandır içeride? Aynı miktarda suçlamayla Ahmet Özer 9 aydır yatıyor. 9 aydır yatıyor ve tut ki yani Ahmet Özer dedi ki Ahmet Özer'in bu işle uzaktan yakından ilgisi yok. Ahmet Özer'i zaten kent uzlaşısından dolayı Esenyurt'tan almışlardı. Ahmet Özer'e terörist diyorlardı.

Devlet Bahçeli DEM sıralarına gidip yeni bir süreç başlatınca Ahmet Özer'in suçlaması düşünce Ahmet Özer tutuksuz yargılanmak mecburiyetinde kalınca o dosyadan çıkmadan bu dosyadan yedekleme tutukladılar. Şu anda içeride duruyor. Fiilen 30 Ekim günü bir yılı dolduracak. Bir yılı dolacak.

Ancak bu dosyadan bile 9 ay 20 gündür tutuklu. Normalde tut ki şöyle bir şey oldu. Ahmet Özer dedi ki 'Hakim Bey itiraf ediyorum o suçu ben işledim', dedi. Yok da 'cezayı kabul ediyorum', dedi. 'İndirim de yapma', dedi. Ahmet Özer'e dört yıl ceza verseler tahliye edecekler. Üç ay da alacağı olur Ahmet Özer'in. Hala içeride tutuyorlar.

Resul Emrah Şahan'ı da yedeklediler. Onu da yedeklediler. Çünkü Resul Emrah Şahan'ı da kent uzlaşısından tutukluydu. Şimdi kent uzlaşısı dosyalarının düşeceği öngörülerek Resul Emrah Şahan'ı İBB dosyasına veya bir başka dosyaya karıştırıp işte şunu yaptın, bunu yaptın diyerek yedekliyorlar.

Amaç, bakın yolsuzlukla mücadele falan filan olmadığı nereden belli? Öyle olsa ilk gün o dosyadan yapar. O dosyalar ortalarda duruyor. Hiçbir şey olmadığını biliyor. Sayıştay denetimini geçirmiş, mülkiye müfettişlerinin denetiminden geçmiş, iç denetimden geçmiş falan. Bütün dosyalar herkesin aynı zaten. Bunların yaptığı ne? Birini almak gerekiyorsa o kişiyi alıyorlar. Bütün dosyaları istiyorlar. Sayıştay'ın suç bulamadığı yerde oradan bir isim buluyorlar. O isme diyorlar ki, bak malına mülküne çekeriz. Gel şuraya bir itirafta bulun. O ismi bulurken de öncelikle büyük ihtimalle belediye ile işi olanlara, mişi olanlara falana filana bakıyorlar.

Hiçbir şey bulamazsalar bir iş adamını bulup getiriyorlar. Malına çökeriz diye korkutup iftiraname alıyorlar. Ama Resul Emrah Şahan'ın sorunu içeride tutulması gerekiyor. Yoksa Resul Emrah Şahan'ı bu yolsuzluktan suçlu görselerdi, bundan bir şey yaparlardı. Bu hiç yoktu ortada. Kent uzlaşısından aldılar. Kent uzlaşısı davası düşecek. Bunun içeride durması lazım. Neden? Ekrem İmamoğlu'na yakın bir isim olarak biliniyor.

Eskiden İPA'da müdürlük yapmış, genel müdürlük yapmış diye İstanbul Planlama Ajansı, İPA'da. Ne yapıyor? Siyaset üretiyor orada yani. Ekrem İmamoğlu'nun beyin takımından, akıl takımından, ekibinden birisi içeride durmalı dedikleri için baktı buradan tutamayacak. Bu dosyadan içeriye alıyorlar. Bu dosyadan hiçbir suçunun olmadığı 8 aydır buradan kendisine bir soru sorulmadığından belli zaten.

"Kıymetli bir açıklama''

(Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez'in 'AYM kararlarına uyun' çağrısı) Ömer Başkan'ın hakkını şurada teslim etmek lazım.

Geçtiğimiz süreçte şöyle bir şey yaşanmıştı. Birinci kademe mahkemesi bir karar aldı. Anayasa Mahkemesi bu kararı bozdu ve yeniden yargılama dedi. Hatta yargılamayı durdurmalı, salıvermelisin ve milletvekilliği görevine gitmeli dedi. Bu mahkeme direndi. Ve Yargıtay 3. Dairesi de yanılmıyorsam bu direnmenin arkasında durdu ve AİHM Yargıtay arasında bir tartışma çıktı ve işler buralara doğru geldi. Şimdi geldiğimiz noktada Yargıtay Başkanının Anayasa Mahkemesi kararı hepimiz tarafından bağlayıcıdır açıklaması kıymetli bir açıklama.

Çünkü aslında şöyle Türkiye'de kıymetli. Dünyada zaten Yargıtay başkanlarının böyle bir açıklamayı yapmasına gerek yok. Anayasada yazıyorsa herkesi bağlar. Toplum sözleşmesi bu. Bu Anayasa maddesi AİHM kararları gerekçesiyle birlikte yayınlanır. Yayınlandıktan sonra yürütme, yargı, yasama organlarını bağlar diyor.

Yargıtay Başkanı bunu hatırlatma gereği duydu. Bu çok kıymetli bir adımdır. Çünkü bunun hatırlatılmasına gerek vardı.

Ancak Türkiye'nin genelinde Anayasa Mahkemesi kararlarına uyma, Anayasaya uyma, kanunların genelliği ilkesi, herkesi bağlaması, hukuk devletine saygı çok kıymetlidir. Bunun hatırlatılmasını çok önemli buluyorum.

Ümit Dikbayır'ın CHP'ye katılması

(Ümit Dikbayır'ın katılımı CHP'nin İmralı Süreci'ndeki politikası ile çelişen bir durum mu?) Ümit Bey'in katılması veya Adnan Bey geçen de katılmıştı.

Çelişen bir adım değil. Cumhuriyet Halk Partisi şöyle. Bir kere Cumhuriyet Halk Partisi'ne gelen arkadaşlarımız partinin tüzüğüyle programıyla bağlı. Partimizin tüzüğü de genel başkanın pozisyonunu, parti politikalarını ifade etmesini, belirlemesini, uygulaması noktasındaki yetkilendiriyor. Onlar da bunu biliyorlar. Ama onlar şunu da biliyorlar. Ümit Dikbayır olsun daha önce ittifak ortağı partilerimizden bize katılan bütün arkadaşlarımız olsun, Cemal Enginyurt, Adnan Beker. Ondan sonra şunu biliyorlar.

"Türkiye'nin aleyhine hiçbir şeye evet demez''

Bizim genel başkan komisyona girer. Komisyonda çalışır. Komisyonda Kürt sorununun çözümü için önemli adımların atılmasına katkı sağlayabilir.

Ama bizim genel başkan Türkiye'nin aleyhine hiçbir şeye evet demez. Bizim genel başkanın evet diyeceği yerden barış çıkar. Kürt'ün de Türk'ün de lehine işte terörle mücadeleye para harcanmaz. Silahlara para harcanmaz. Bu para Kürt'ün de Türk'ün de yoksuluna harcanır. Emeklisine verilir.

Ülkenin güvenliğiyle ilgili bir zaaf olacaksa biz orada olmayız. Şehitleri gazileri üzecek hiçbir işin içine girmeyiz. Yani özetle böyle çok bizim Manisa'da çok söylenir. Abdestimizden şüphemiz olmadığı için namazımızdan da kimse şüphe duymaz. Benim vatanseverliğimden, benim ne solculuğumdan ne Kürt meselesine çözüm odaklı bakışımdan ne de vatanseverliğimden kimsenin şüphesi yok.

Benim olduğu gibi yönetim kadrolarımızın, meclis grubumuzun bununla ilgili kimse özgüvenli siyaset böyle bir şey. İşte öyle olunca Cumhuriyet Halk Partisi şöyle bir parti olabiliyor. Bütün demokratlara çağrı yapabiliyor. Muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar, liberal demokratlar, sosyalist demokratların bir arada olabildiği ya da birlikte oy verebildiği ya da birlikte miting yapabildiği birlikte Türkiye'yi değiştirme iradesi olan demokrat kendi partisindedir, bir başka partidedir ama Türkiye'yi birlikte değiştireceğine inanmıştır. Günü gelince beraber oluruz. Partisinde sorunu vardır, partisizdir, kararsızdır. Bakmıştır CHP'ye. CHP'nin durduğu yer artık onun gönlüne uygun bir yerdir. Gelir oy verir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Kürtlerle ilişki kurmak için bakın bir Dem Partisi'ne, HDP'ye ihtiyacı yok ama bu Dem ve HDP'nin kurumsal kimliğine saygısızlık yapacak demek de değil.

CHP Kürtlerle doğrudan ilişki kurabilir. Diyarbakır'ın sokaklarında, Şanlıurfa'nın sokaklarında, Mardin'in, Batman'ın, Van'ın sokaklarında ama mecliste de kimse elini sıkmazken DEM'in elini de sıkardı veya Dem Partililere yapılan haksızlıklara, kayyum atamalarına, o zamanlar işte Van'da mazbata verilmiyordu.

5 milletvekili oradaydık. Mardin'de kayyum atandı. Otobüsün üstüne çıkıyordum. Ahmet Türk sağ olsun, Dem eş genel başkanıyla biz inelim size bırakalım, dedi. Dedim ki Ahmet başkanım birlikte çıkalım. Ben senin için geldim buraya. Cesaretle kayyumlara birlikte de karşı çıkabiliriz. Yarın bu iktidar yanlış bir iş yapıyorsa ona hayır da diyebiliriz ama herkesin bildiği bir şey var. Biz Türkiye'nin mutlu, barış içinde, zengin ve özgür yarınlarına talibiz. Bunu yapabilmek için de muhalefetin birbirinden uğraşması, çelişmesi yerine dayanışması lazım.

Ben Kürtlerle en samimi duygularımla iyi ilişkiler içindeyim. Dem Parti ile de kurumsal olarak birbirine saygılı ve birlikte muhalefet etme sorumluluğuna sahip şekilde devamım. Buradan döndüğümde bu tarafta Saadet Partisi varsa, Gelecek Partisi varsa, Deva Partisi varsa onlarla da aynı kurumsal, aynı saygılı, aynı birlikte ilişkiyi sürdürmem lazım. Çünkü herhangi bir dönemde değiliz.

Herhangi bir dönemde biz birbirimizle rekabette edebiliriz, kavga da edebiliriz. Gün o gün değil. Çünkü şöyle söyleyeyim onu da. Bir saha var. Futbol oynanıyor. Bir süredir 'Akspor' kazanıyordu maçları. Bazen farkla bazen son dakika golüyle ama kazanıyordu.

Biz bu sefer maçı kazandık. Akspor'un kaptanı Tayyip Erdoğan topu aldı koltuğunun altına. Artık maç yok diyor. Topu aldı gidiyor. Topu kesecek.

Hazımsız. Yenilmeyi kabullenemiyor. Kazandıkça oynar, kaybetti mi kaçar. Topu kesmeye götürüyor. Biz mahallenin geri kalanı bunun peşinden koştuk tuttuk şimdi bunu. Topumuzu geri almaya çalışıyoruz. Kurtarabilirsek ileride kendi aramızda da maç yaparız. Top da onun değil bu arada.