Beşiktaş Belediye Başkanı Akpolat, etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için yönelttiği suçlamalarla dikkati çeken iş insanı Aziz İhsan Aktaş'a yönelik operasyon kapsamında 17 Ocak'ta tutuklanmıştı.
Halen Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Akpolat'ın açıklaması, sosyal medya hesabından paylaşıldı.
Yargı süreçlerine saygısı nedeniyle bugüne kadar hiçbir açıklama yapmadığını belirten Akpolat, tutuklu bulunduğu 201 gün boyunca yargı organlarını etkileyecek ve siyasi baskı oluşturabilecek hiçbir açıklama yapmadığına dikkati çekti. Sosyal medyada bu yönde paylaşımlar yapmadığını, görsel ve yazılı medya organlarına hiçbir beyanat vermediğini anımsatan Akpolat, "Seçilmiş bir kamu görevlisi olarak, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere yetkililerin ‘yargıya saygı duyun’ sözlerine uygun biçimde davrandım. Tüm saldırılara sabırla ve sessizce karşılık verdim” ifadelerini kullandı.
“Aklanarak aileme, işime, komşularıma kavuşacağım günü bekliyorum”
Soruşturma tamamlanmadan hakkında kurgulanmış içeriklerin medyaya servis edildiğini belirten Akpolat, yaşanan süreci “planlı bir itibarsızlaştırma kampanyası” olarak nitelendirdi. Akpolat'ın açıklaması şöyle:
"Sevgili komşularım, çok kıymetli halkım, tam 201 gündür, Silivri Zindanı’nda büyük bir sabırla ve kararlılıkla yargı süreçlerinin tamamlanmasını, aklanarak, aileme, işime, komşularıma kavuşacağım günü bekliyorum. Aslında, bu açıklamayı o gün karşınıza çıktığımda yapacaktım ama soruşturmanın doğal akışından saptırılması nedeniyle süreç uzadı, şahsıma ve aileme yapılan saldırılar, sistemli bir şekilde arttı. Bu nedenle bu açıklamayı yapma zorunluluğu doğmuş oldu.
Tam 201 gündür, yargı organlarını etkileyecek ve siyasi baskı oluşturabilecek hiçbir açıklama yapmadım. Sosyal medyada bu yönde paylaşımlar yapmadım, görsel ve yazılı medya organlarına hiçbir beyanat vermedim. Seçilmiş bir kamu görevlisi olarak, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, yetkililerin 'yargıya saygı duyun ve soruşturmanın bitmesini bekleyin' sözlerine uygun davrandım. Tüm saldırıları sabırla ve sessiz bir şekilde karşıladım. Soruşturma sürecine gösterdiğim saygıya karşılık, vatandaşlık hak ve hukukumun gözetilmesini bekledim. Zira, yargının kararını sadece bizler değil, soruşturmayı devam ettirenlerin de beklemesi ‘masumiyet karinesi’ gereği zorunluluktur.
"Şahsımın ve ailemin itibarı ayaklar altına alınmaya çalışıldı"
Ancak üzülerek görüyorum ki henüz iddianame hazırlanmadan, soruşturma devam ederken, bağlamından koparılmış, kurgulanmış, her türlü yalan bilgi ve görüntü planlı bir şekilde bir kısım medyaya servis edildi, şahsımın ve ailemin itibarı ayaklar altına alınmaya çalışıldı. Tutuklandığım günden itibaren düzenli aralıklarla 'etkin pişmanlıktan faydalanıp, itirafçı olduğum' yönünde yalanlar yine algıcı, tetikçi bir kısım medya üzerinden paylaşıldı. Önce '40 sayfa itiraf yazdığım' gibi iftiralar konuşuldu. Bunu yapanların niyetini iyi bildiğim için cevap vermedim, savcılığa suç duyurusunda bulundum.
"Benim itirafçı olmam ne hukuken ne fiilen ne ahlaken mümkündür"
Ancak son günlerde tekrar bu ve başka iddiaların tekrar aynı hesaplardan paylaşıldığını üzülerek görüyorum. Bu hesapları kamuoyu yakından tanıyor. Geçmişi karanlık, yüz kızartıcı suçlara bulaşmış ve bu tür çirkin operasyonlara girişmeyi alışkanlık haline getirmiş bir odak bu sürecin kirli elleri oldu. Şunu çok net ifade etmek isterim ki, ‘suç işleyen, suça iştirak eden, suça yardım edenler’ itirafçı olur. Ben ne şahsi hayatımda ne de siyasi hayatımda hiçbir zaman suç teşkil eden bir durumun içinde yer almadım. Benim itirafçı olmam ne hukuken ne fiilen ne ahlaken mümkündür. Bu iddiaları ortaya atan tetikçi - algıcılarla yüce yargı önünde hesaplaşacağız.
O zaman; kimin neyi, neden yaptığı çok daha açık şekilde ortaya çıkacak. Son olarak hakkımda devam eden hukuki yargılama sürecinde adaletin tecelli edeceğine, cesaretini bağımsızlığından alan hakimlerimize olan inancımdan ve yargı makamlarına olan saygımdan dolayı sessizliğimi koruyorum. Burada neden iddianamesiz şekilde tutulduğumu biliyorum. Kimi medya organları eliyle aileme, çocuklarıma kadar uzanan bu kirli sürecin ve hakkımda haftada bir çıkarılan dedikoduların hedefi açık biçimde siyasidir. Ama bu siyaset, kirli bir siyasettir.
"Beni seven, beni sayan ve masumiyetime inanan herkesi..."
Ben Rıza Akpolat, 43 yaşında, iki kız çocuğu babası, Beşiktaş Belediye Başkanıyım. 7 aydır hakkımda bir iddianame olmaksızın, savunma ve adil yargılanma hakkım gözetilmeden, çok yönlü bir itibarsızlaştırma kampanyasına maruz kalarak Silivri Cezaevi’nde tutuluyorum. Beni seven, beni sayan ve masumiyetime inanan herkesi; hukukumun, ailemin ve kişiliğimin korunması için; yaşanan tüm bu olumsuz tabloya rağmen adalete, hukuka inanmaya, masumların tarafında saf tutmaya ve yaşamın her alanında ülkesine ve devletine sahip çıkmaya çağırıyorum. Güzel ülkemin vicdanlı insanlarının, elim kolumun bağlandığı bu şartlarda hakkımı ve hukuku koruyacağına inanıyorum.
Rehberim, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin dediği gibi:
'Varlık ummanında göz ol da bak / Vahdet ateşinde benliğini yak / Ayağa kalkarsan hizmet için kalk / Zulmedenden olup zorda arama'"