Türkiye'nin kaderini belirleyecek olan 14 Mayıs seçimlerine 2 gün kala, Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Pehlivan, "3 seçim kulisi" başlıklı yazısında "İşte o günlerde İstanbul’daki polis evinde çok gizli bir toplantı yapıldı. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok’un başkanlığında başta istihbaratçı polisler olmak üzere kritik isimler aynı odadaydı." ifadelerini kullandı. 

İşte Barış Pehlivan'ın o yazısı:

Bundan 4 yıl önceydi...


İstanbul YSK’nin skandal kararıyla yeniden belediye başkanını seçmeye hazırlanıyordu.

Tam da o süreçte, CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu ile AKP’nin adayı Binali Yıldırım canlı yayında İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtlamak için buluşacaktı.

İşte o yayından çok kısa bir süre önce...

Deniyor ki...

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet teşkilatında konusunda uzman daireye bir video gönderdi. Bir televizyon kanalından alınan videoda, İmamoğlu’nun dönemin Ordu Valisi Seddar Yavuz’a “İtlik yapmıştır” dediği iddia ediliyordu. İmamoğlu ise hakaret etmediğini, “Basitlik yapmıştır” dediğini söylemişti.

İşte Soylu’nun, bu videoda İmamoğlu’nun hakaret ettiğini söyleyen bir raporu polislerden istediği öne sürülüyordu. Zira canlı yayına çıkacak Binali Yıldırım’ın eline bu resmi polis raporu verilecek, böylece İmamoğlu milyonların karşısında zor durumda bırakılacaktı.

Ancak ilgili polisler, bu oyunu bozdu. Zira hem bu videodan böyle bir kesin çıkarımın yapılamayacağını söylediler hem de bir rapor yazılması için yargıdan resmi talebin olması gerektiğini hatırlattılar. Haliyle, hukukdışı talebi yerine getirilmeyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu seçim öncesi çok öfkelendirdiler...

YSK İLE EMNİYET ARASINDA KRİZ


Biliyorsunuz...

Maalesef ki her seçimde şöyle haberlerle karşılaşıyoruz: “Çöplükte muhalefet lehine kullanılmış oy pusulaları bulundu!”

Sahi, bulunan o pusulaların akıbetini hiç merak ediyor musunuz?

Bir örnekle anlatayım:

2015 seçimleri süreci...

Yine Türkiye’nin dört bir yanından benzer haberler geliyordu. İşte sokakta bulunan oylar, bir ilin Emniyet müdürlüğüne getirildi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), oy pusulalarının ve üzerinde kullanılan mührün sahte olduğuna dair polisten bir rapor istiyordu. Böylece, “muhalefetin oyu çöpe atılmamış” sayılacaktı!

Polis ise ellerindeki oyların sahte olduğunu kanıtlamak için gerçek oy pusulasını ve mührü talep ediyordu. Öyle ya, karşılaştırma yaparak doğruya ulaşılacaktı.

Olay o kadar büyük bir krize döndü ki bizzat dönemin YSK başkanı telefona sarıldı ve bir Emniyet müdürünü aradı. Sonrasında yaşananlar için farklı senaryolar duydum. Ancak YSK başkanı ile o Emniyet müdürünün telefonda sert bir tartışma yaşadığını kesin olarak öğrendim.

KILIÇDAROĞLU’NA OPERASYON TOPLANTISI


Bu seçim sürecinde yine “suikast”, “gözaltı”, “saldırı” gibi kelimeleri çok işittik. Gelin görün ki, yaşananlar yaşatmayı planladıklarının çok altındaydı.

Tıpkı... 2017’nin sonları...

Türkiye kısa süre sonra yaşanacak seçime hazırlanıyordu.

İşte o günlerde İstanbul’daki polis evinde çok gizli bir toplantı yapıldı. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok’un başkanlığında başta istihbaratçı polisler olmak üzere kritik isimler aynı odadaydı.

İddia o ki...

O toplantıda, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılması planlanan bir operasyon konuşuldu. Amaç tam da seçim öncesi Kılıçdaroğlu’nu gözaltına aldırmaktı. Adalet Yürüyüşü’nü gerçekleştirmiş lidere Türkiye’deki “adaletin” gerçek yüzü gösterilecekti. Belki de tıpkı Demirtaş gibi tutuklanması planlandı. Ancak ne olduysa bu kirli senaryo sahneye konulmadı.