Gündem

Seyfullah Türksoy yazdı! Kars / Doğu Kapı: Barışın ve Bölgesel Kalkınmanın Eşiğinde

Türk Dünyası’nın Gönül Elçisi, Gazeteci - Yazar Dr. Seyfullah Türksoy ''Doğu Kapı: Barışın ve Bölgesel Kalkınmanın Eşiğinde'' başlıklı yazısını kaleme aldı.

Abone Ol

Türk Dünyası ’nın Gönül Elçisi Seyfullah Türksoy bugünkü Ermenistan topraklarında 19. yüzyıla kadar yoğun Azerbaycan Türkü nüfusu yaşadığı ve bu bölgenin “Garbi (Batı) Azerbaycan” olarak anıldığı vurguladı.

İşte Türk Dünyası’nın Gönül Elçisi Seyfullah Türksoy'un ''Kars / Doğu Kapı: Barışın ve Bölgesel Kalkınmanın Eşiğinde'' başlıklı yazısı:

19. yüzyılın sonlarına kadar bugünkü Ermenistan topraklarında yoğun bir Azerbaycan Türkleri nüfusu yaşıyordu. Bu nedenle bölgeye Garbi (Batı) Azerbaycan denilmiştir. Ağbaba’dan Zengezur’a, Göyçe’den Dereleyez’e kadar uzanan bu geniş coğrafya; köyleri, şehirleri, camileri, pazarlarıyla Türk yurtlarının kalbiydi. Yüzyıllar boyunca burada at koşturan, bağ bahçe eken, ticaret yapan bu insanlar; savaşlar, işgaller, baskılar ve zorunlu göçlerle kadim topraklarından koparıldı.

Ben, Kars’a göç eden o ailelerden birinin evladıyım. Büyük dedem İbrahim Halil ve ailesi at sırtında gelip Susuz ilçemizin İncesu köyüne yerleşmiş. Ata tarafım Garbi Azerbaycan’ın Kars hududuna yakın Ağbaba bölgesinden, ana tarafım ise Gürcistan/Borçalı’dan gelen kadim Karapapak boyuna mensup. Bizim hikâyemiz yalnızca bir ailenin değil; bugünkü Ermenistan’dan koparılan yüzbinlerce insanın ortak hikâyesidir. Bu insanlar, Azerbaycan’a ve Türkiye’nin doğusuna — özellikle Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı, Muş, Van ve Sivas’a yerleşip yeni bir hayat kurdular. Oradan da Türkiye’nin pek çok şehrine dağıldılar. Fakat dedelerimizin topraklarına, baba ocaklarına ve atalarının mezarlarına duyulan özlem, nesiller boyunca hiç sönmedi.

1991’de Sovyetler Birliği dağıldığında, Ermenistan tarihi bir fırsatı kaçırdı. Rusya’nın ve Batılı devletlerin kışkırtmalarıyla barış yerine savaşı seçti. Hocalı’da soykırım yaptı, Azerbaycan toprağı olan Karabağ’ı işgal etti. Hem Azerbaycan’a hem de kendi halkına büyük zarar verdi.

Eğer barışı tercih etseydi bugün Bakü–Tiflis–Ceyhan Petrol Boru Hattı projesinin ortağı olabilecek, Ermenistan halkı bugünkü ekonomik ve sosyal çöküntüyü yaşamayacak, yalnızlaşmayacak, bölgenin müreffeh ve huzurlu ülkelerinden biri olabilecekti. Ancak on binlerce insanını kaybederek, işgal ettiği topraklardan çekilmek zorunda kaldı. Güçlü Azerbaycan ordusu karşısında direnmesi ve başarılı olması zaten imkânsızdı.

Bugün Ermenistan’ın yapması gereken, ilkokul müfredatına kadar işlenmiş Türk düşmanlığından vazgeçip barışa ve dostluğa yönelmektir. Ermenistan, Diasporanın ve bazı siyasetçilerin dolduruşuna kapılmadan, aklın ve sağduyunun gereğini yerine getirmelidir. Paşinyan’ın zaman zaman daha gerçekçi bir yaklaşım sergilemesi, bu açıdan önemli bir fırsattır. Kalıcı barış, tüm bölge halklarının ve ülkelerinin yararınadır.

Bölgesel Ticaretin ve Kalkınmanın Kilidi

Resmî kayıtlar ve diaspora araştırmalarına göre, 20. yüzyılda Batı Azerbaycan’dan göç edenlerin sayısı 1,3–1,5 milyon arasında. Bunun yaklaşık 700 bini Azerbaycan’da, 400 bini Türkiye’de, kalanı ise Rusya, Gürcistan, Kazakistan ve diğer ülkelerde yaşıyor. (Aslında bu rakamların en az iki kat olduğunu düşünüyorum.) Türkiye’de yaşayanların büyük bölümü Kars, Ardahan, Iğdır, İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli ve Ankara’da yoğunlaşmış durumda.

Sınır açıldığında, yalnızca ilk beş yılda yıllık 150–200 bin kişinin karşılıklı ziyaret yapması beklenebilir. Bu hareketlilik, bölgedeki sosyal ve ekonomik dinamizmi ciddi ölçüde artıracaktır.

Ekonomik Etki:
Tarım, hayvancılık, gıda işleme, inşaat malzemeleri, tekstil gibi sektörlerde yeni pazarlar doğacak; lojistik, depolama, taşımacılık ve gümrük hizmetleri hızla gelişecektir. Yerel esnaf sınır ticaretinden doğrudan faydalanacak, otel ve restoran işletmeleri canlanacaktır.

Turizm Potansiyeli:
Ani Harabeleri, Sarıkamış Kayak Merkezi, Çıldır Gölü gibi turizm değerleri; Ermenistan’daki tarihî yapılar ve doğal güzelliklerle birlikte ortak rotalara bağlanabilir. Ortak folklor, müzik, mutfak ve el sanatları üzerinden düzenlenecek festivaller, iki toplum arasında kültürel yakınlaşmayı hızlandırabilir.

Kars / Doğu Kapı’nın açılması, Türkiye–Azerbaycan–Orta Asya eksenini güçlendirecek; Çin’den Avrupa’ya uzanan ticaret yollarında Türkiye’nin stratejik konumunu pekiştirecektir. Ekonomik karşılıklı bağımlılık, bölgede kalıcı barışın en güçlü teminatı olacaktır.

Elbette güvenlik endişeleri, diplomatik dengeler ve Ermenistan iç siyasetindeki çekinceler kapının açılmasının önünde engel olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki; barışın güçlenmesi ve ekonomik refahın artması, bu engelleri aşmak için en güçlü motivasyonlardır.

Kars / Doğu Kapı açılırsa, bu yalnızca bir sınır kapısının faaliyete geçmesi değil; insan hikâyelerinin, ticaret yollarının ve kültürel bağların yeniden canlanması anlamına gelecektir. O kapıdan geçecek olan yalnızca ticari ürünler değil; barış, dostluk ve yüzyıllık özlemler olacaktır.

Açılmazsa, bölge halkı bir kez daha tarihi bir fırsatı kaçırmış olacaktır