Yeme İçme Sektörü

Dünyanın en eski mesleklerinden olan restorancılık rivayetlere göre Anadolu medeniyetlerinden doğmuş. Medeniyetin doğdu bu topraklarda gelinen noktada maalesef yeme içme sektörünün değeri hala tam olarak anlaşılabilmiş değil, sektörün ekonomik büyüklüğü ve yarattığı katma değerin farkına varılabilse ve desteklense ekonominin büyümesinde lokomotif olabilir. Bu iddialı cümleleri yazmamda ki sebep yaklaşık 20 yıllık tecrübedir. İnşaat sektörünün desteklediği neredeyse tüm sektörleri desteklemek ile kalmıyor daha fazlasını da destekliyor. Bir restoran açarken yaptığınız tüm tadilatta inşaat malzemesi kullanıyorsunuz yetmiyor mutfak ve bar ekipmanları alıyorsunuz sanayiciye destek oluyorsunuz yetmiyor açtıktan sonra tarıma, et üretimine katkı sağlıyorsunuz yetmiyor gerek pos komisyonlarından gerek maaş ödemelerinden bankacılık sektörüne destek oluyorsunuz yetmiyor halkla ilişkiler şirketlerine destek oluyorsunuz yetmiyor ruhsatlar alıyorsunuz belediyelere destek oluyorsunuz…

Bu destekler böyle uzayıp gidiyor. Yeme içme sektörünün 2019 yılı verilerine bakıldığında 110 milyar lira ciro yapıyor ve yaklaşık 2 milyon çalışan istihdam ediyor. Sektör çalışanlarının ekonomiye katkısı henüz hesaplanmış değil ama hesaplandığında da ortaya çıkacak tablo herkesi şaşırtacaktır. Ülkemizin kurtuluş reçetelerinden bir tanesi yeme içme sektörüne yapılacak desteklerdir.

Pandemi sonrası gece hayatı

Haziran ayı itibari ile restoranların açılmasına izin verilmiş ve normalleşme süreci başlatılmıştı. Herkes yeniden işine dönmenin heyecanı ile işyerini açtı ve yeniden kazanç sağlamak için ve kapalı dönemin yaralarını sarmak için umutlandı. Ancak ağustos ayına geldiğimizde, İstanbul yeme içme sektörü, mevcut zor durumdan henüz çıkmış durumda değil. Gece kulüplerinin açılışına henüz izin verilmemiş olması sektörün gece hayatında çalışanlarına, işletme sahiplerine gerçek anlamda zor dönemler yaşatıyor. Burada ki mesele tamda şu aslında, sosyal medyada gördüğümüz kadarıyla eğlenmek isteyen, özel ev partilerinde olsun tekne gezilerinde olsun eğlence ihtiyaçlarını karşılıyorlar ve durum maalesef yasalarımıza uygunda değil. Virüsün yayılmasının ülkemizdeki tek noktası gece mekanları gibi bir algı oluşturmak bana doğru gelmiyor. Herkes için hakkaniyetli uygulamalar yapılmalı. Destekler verilerek bu dönemin en az zararla atlatılması sağlanmalı. 

Evden çalışma ve yeme sektörü

Pandemi sebebiyle dünyada ve ülkemizde birçok şirket yeni normal döneminde evden çalışma sistemine geçiş yaptı ve bu durum bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Evden çalışmanın henüz kanuni düzenlemeleri yapılmadı umarım ileride bu durum yeni hukuki süreçleri beraberinde getirmez. Gelelim asıl konumuza, iş hayatının kurumsallaşması ve gelişmesi ile birlikte şirket çalışanlarının yeme içme sektörüne özellikle öğlen yemeklerinde katkıları herkesin bildiği üzere çok iyi noktadaydı. Yeni normal dönemiyle çalışanların evden işlerine devam etmesi ile özellikle öğle vekitleri yoğun iş yapan işletmelerde ciddi oranlarda iş düşüşü oldu. Çalışma hayatının doğal zincirlerinin birbirlerini desteklemesi ekonomik istikrar için çok önemlidir. Eylül ayı ile birlikte ofislerin gerekli önlemleri alarak yeniden çalışma hayatına başlayacağını düşünüyorum ve bu ekonomik zincirlerin yeniden sağlamlaşmasını ve güçlenerek yoluna devam etmesini diliyorum.

TOP5 

Bu bölümde sizlerle her hafta bir arkadaşımın Türkiye’de  en sevdiği ilk 5 restoranı paylaşacağım.

Deniz Akkaya’nın TOP5 Listesi:

Papermoon (İstanbul)

Kısmet lokantası (Bodrum)

Adana il sınırı (İstanbul)

Hışvahan (Gaziantep)

7 Mehmet (Antalya)