Beşinci gününe giren İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'nde gerçekleştirilen ‘Millet İttifakı Başkanlar Buluşması'nda söz alan DEVA partisi Lideri Ali Babacan açıklamalarda bulundu.

'KONU İKTİSAT OLUNCA ANLAŞILMASI ZOR KELİMELER UÇUŞUYOR'

Hazine ve Maliye Bakanı'nın geçmişte yaptığı bir konuşmaya atıfta bulunan Babacan, “Konu iktisat olunca bazen anlaşılması zor kelimeler havada uçuşuyor. Endojen faktörler, ortodoks, heterodoks yaklaşımlar, epistemolojik kopuşlar. Kelimeler alıyor başını gidiyor” şeklinde konuştu.

Babacan daha sonra ekrana yansıtılan milli gelir, şeffaflık endeksi ve enflasyon oranlarına ilişkin grafikler ile alakalı konuşmalarına devam etti:

Enflasyon oranlarını görüyorsunuz. 34 yıllık bir üç hane, iki hane döneminden sonra enflasyon tek haneye iniyor, 2012-2013 yılları en dip nokta son yıllarda tekrar alıyor başını gidiyor. Bu da milli gelir. 3 bin küsur dolarlardan başlıyor. 2012 -2013 yıllarında zirveye ulaşıyor. Yine arkasından düşüş trendine giriyor.

'YOLSUZLUK ALGI ENDEKSİ KÖTÜ BAŞLIYOR'

Türkiye Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün şeffaflık endeksinde ya da tersten okuduğunuzda yolsuzluk algı endeksinde kötü bir noktadan başlıyor. 2012 -2013'te zirveye ulaşıyor, sonra tekrar aşağı doğru düşüyor.

Bu üç grafik aslında bize neyi gösteriyor; siz enflasyonu düşük ve öngörülebilir hale indirdiğinizde ekonomik büyüme geliyor.
Şeffaflık ne kadar yükselirse, yolsuzluk endeksinde ülke ne kadar aşağı gelirse ülke o kadar büyüyor. Şeffaflık azaldığında ülke fakirleşiyor. Yolsuzluk çoğaldığında ülke fakirleşiyor. Bu üç grafiğin temel mesajları bu…

'EĞİTİM VE HUKUKTA GEREKENİ YAPMALIYIZ'

Ekonomi için olmazsa olmaz en önemli iki kavramdan bahsetmek istiyorum. Hukuk ve eğitim…
Ekonomi zirvede olduğu yıllarda bundan çok bahsediyorduk. Hatta 2013'te katıldığım iktisat kongresinde bu kürsüde dedim ki; ‘2023 hedef koyduk ama eğer eğitimde ve hukukta gerekenleri yapmazsak bu ülke orta gelir tuzağına düşecek'…

'ÜLKE ORTA GELİR TUZAĞINDA'

Ve maalesef düştük. Şu anda ülke bir orta gelir tuzağında. Fakat bu tuzaktan çıkış mümkün. Endişeye mahal yok. Doğruları yaptığımız sürece Türkiye bu tuzağı kırıp atar.  Türkiye yükselir ve yüksek gelir grubu ülkeleri arasına rahatlıkla girebilir.

Bu tuzaktan nasıl çıkacağımızı da gayet iyi biliyoruz. Biliyoruz ki ne kadar çok demokrasi o kadar ekonomi. Ne kadar adalet o kadar ekonomi. Ne kadar liyakat o kadar ekonomi. Ne kadar eğitim o kadar ekonomi.

Ülkemizi bu çoklu kriz ortamından çıkarmak hem bugünkü dünyanın gerçeklerini görmemiz, anlamamız hem de ülkemizin içinde bulunduğu durumu iyi analiz etmemizden geçiyor.

'DÜNYA ÇOK KESKİN AYRIMA GİRİYOR'

Dünya bugün çok net çok keskin bir ayrıma gidiyor.  Dünyanın pek çok köşesinde otokratlarla demokrasi mücadelecileri şu anda karşı karşıya…  Otokratlara karşı demokratların verdiği mücadeleyi pek çok coğrafyada görüyoruz.

Bugün ülkemizde de otokrat yönetime karşı bir haysiyet mücadelesi var.

Kurumların yok edildiği, kuralların tanınmadığı, hukuk devletinin ayaklar altına alındığı bir yönetime karşı geniş mahallelerin ortak bir mücadelesi var. Bu mücadele şu anda bu salonda, bu mücadele şu anda Millet İttifakı çatısı altında yürüyen bir mücadele…  Bizler bu demokrasi feryadının sesiyiz. Bu ülkede uluslararası anlaşmalara, yasalara bir kağıt muamelesi yapıldığında bu ülkede ekonomik gelişmişlikten bahsetmek mümkün olmaz, olamaz.

AHİM kararlarına, Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı duymuyorum, uymuyorum diyenlerin yönettiği bir ülkeden refah beklenemez. Zaten basamak basamak refah düşüyor. Bu ülkenin sorunlarının çözümü hukuktan adaletten geçiyor, Eşitlikten insan haklarından geçiyor. Gerçek anlamda güçlü bir demokrasiden geçiyor.

KILIÇDAROĞLU'NA 'CUMHURBAŞKANIMIZ' DEMESİ ÜZERİNE ALKIŞ ALDI

Babacan'ın konuşmasının özgürlükler üzerine olan bölümünde Kılıçdaroğlu'na hitaben ‘Cumhurbaşkanımız' ifadesini kullanması salondan büyük alkış aldı. Babacan yargı ve medya özgürlüğüne ilişkin ise şu görüşleri savundu:

İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü…  Bunu yapmak o kadar hızlı olacak ki… İlk 90 dakika…

'ARTIK ÖZGÜRSÜNÜZ'

Sayın Cumhurbaşkanımız yemin töreninden sonra herhalde bir konuşma olur diye tahmin ediyorum. Ben şöyle üç tane cümle önereceğim kendisine. Tabi takdir kendisinin olur o gün ama… Ey basın mensupları, köşe yazarları, düşünürlerimiz, yazarlarımız, çizerlerimiz şöyle derin bir nefes alın artık özgürsünüz ya. Bu kadar.

Yargının bağımsızlığı mı? Dönüp hâkimlerimize, savcılarımıza; değerli hâkimlerimiz değerli savcılarımız artık rahat olun. Anayasa'ya yasalara bakın, vicdanınızın sesini dinleyin kararlarınızı alın. Bu kadar. Yargının bağımsızlığı bu kadar basit inanın.
Ama yargının bağımsızken tarafsız nasıl çalışabileceği ayrı mesele… Reform var onu da yapmak zorundayız.