Şu hayatta yalakalık ve yağcılık, kendisine saygısını kaybetmiş o kadar çok insanlarda yer almış ki kendi çıkarları uğruna başkaları önünde zavallı duruma düşerek, gereksiz ya da hak etmediği iltifatlarda bulunur dururlar.
Yani bunlara dalkavuk da diyebiliriz...
Bugüne kadar yaşadıklarımdan anladığım ve faydasını gördüğüm en iyi tespitlerimden biri insan dediğin canlının da özünde bir duruşu olmalı.
Radyo gibi her insana öyle istediği telden farklı frekanstan çalmamalı!
İnsanlar ile arası bozulacak diye! kendi kişiliğini unutmak kadar aciz bir duruma düşmemeli!
Eğer bir insan, herkes tarafından seviliyorsa; herkese farklı davranıyordur, nabza göre şerbet döküyordur, yağcılık ve yalakalık artık onun hayat çizgisi olmuştur. Olmazsa olmazıdır! Böyle davrandığı için herkesten aynı davranışı bekler.
Görmeyince şaşırır, afallar
Kişiliği oturmamıştır, ilişkileri çıkara dayalıdır.
Sonra da Kral öldüğünde,
Her şey yok olduğunda,
Hep hayatı boyunca yağcılık ve yalakalık ettiği insanlar azalınca nasılda tek başına kaldığını ve çaresizlik içinde kıvrandığını anlayınca ve yaptığı hataları iliklerine kadar hissedince çaresizce başını iki elinin arasına alır ve aslında bütün vücudunun içi bomboş sadece bir şekil olduğunu anlar.
Kralın birisi sarayında otururken pencereden sesler gelmiş. "Güzel elmalarım vaaar!"
Bakmış, yaşlı birisi, at arabasında elma satıyor. Etrafında müşteriler. Kralın canı çekmiş ve başvezirini çağırmış;
- Al sana 5 altın, koş bana elma al.
Başvezir, vezirlerden birisini çağırmış;
- Al sana 4 altın, koş elma al.
Vezir, saray görevlilerinden birisini çağırmış;
- Al sana 3 altın, koş elma al.
Saray görevlisi, muhafız komutanını çağırmış;
- Al sana 2 altın, koş elma al.
Komutan, nöbetçiyi çağırmış;
- Al sana 1 altın, koş elma al.
Nöbetçi çıkmış yaşlı ihtiyarı yakasından tutmuş ve " Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası han mı yoksa saray mı? Defol buradan! Arabana da elmalarına da el koyuyorum." demiş.
Nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş ve "kurnazlık yaptım, 1 altına yarım araba elma aldım" demiş.
Komutan, saray görevlisine dönmüş;
- İşte, 2 altına 1 çuval elma.
Saray görevlisi, vezire dönmüş;
- İşte, 3 altına 1 poşet elma.
Vezir, başvezire dönmüş;
- İşte, 4 altına yarım poşet elma.
Başvezir kralın huzuruna çıkmış;
- İşte, 5 altına 5 elma aldım Kralım. Aynen emrettiğiniz gibi.
Kral oturmuş ve şöyle bir düşünmüş.
"Beş elma-Beş altın. Bir elma-Bir altın ve halk elmalara hücum ediyor... Demek ki vatandaşın durumu çok iyi. Vergileri hemen arttırmak lazım...!!!"
yani sonuçta yaşadığımız hayata kendimiz karar veriyoruz.
Sevgilerimle...
Aykut Torunoğulları | [email protected]