Bazı sanatçılar vardır ve içimize yaşamımıza öyle bir dokunmuşlardır ki, artık sonsuzluğa gittiklerinde bile yaptıkları miras olarak kalmıştır hepimize.  

Yeşilçam’dan menekşe gözlü bir melek daha uçtu göklere… 
Türk sineması parlak bir yıldızını ve Yeşilçam da dört yapraklı yoncanın çok güzide bir yaprağını kaybetti. 

Hayatımızda hep vardı, erkek gibi davranan kızlara hep onun adı yakıştırılırdı.

'Erkek Fatma’nın Fatma’sı idi çünkü
Köroğlun’da  Hüsnübala idi
Kaçak’ta Hacer,
Ezogelin’de çocuklarımıza adını verdiğimiz Ezo idi.
Yılanların Öcü’nde hakkından vazgeçmeyen bir ana Irazca idi. 

Kanlı Nigar’da, Nigar
Toprak Ana’da evlatlarına sarılan Zeliş’ti.
Ana Ocağı’nın  Fatma’sı
Gülsüm Ana’nın 'anne nasıl olur' dersi veren Gülsüm anasıydı.
Postacı’da Sevtap’tı

O kadar çok fazla sosyal mesajlar içeren etkileyici filmlerde oynamıştı ki
yazmadıklarımın hatırı kalmıştır yazdıklarımın yanında…

Hiç eğilmedi, bükülmedi ve boyun eğmedi… 
Geçmişten bugüne kadar nerede mücadele varsa o hep oradaydı…

Onu en çok Toprak Ana filminde sevmiştim..
toprak, çamur, her yeri yoksulluk, sadece gözleri içindeki kararlı duruşu ve ışıltısı bizi alıp götürüyordu zaten. Toprağın ana olma şeklini anlatıyordu bize…
Gözleri topraktı, çamurdu,f akirlikti ama aynı zamanda umuttu…

79 yıllık ömrüne 200’e yakın film sığdırdı Türk sinemasının adeta mihenk taşlarından biriydi.
Çok sevilen ve duayen bir isimdi o Fatma Girik’ti…

Sanatçı olmak kolay değildir.
Bir misyon, bir çizgi ve duruş sahibi olmalı. Sanatçıya bunun için sanatçı deniliyor zaten. 
Sanatçının saygınlığını onaylayan hep halktır ve halkın sanatçısı olmakta hiçte kolay değildir.

Halk sanatını, yıllarını, ömrünü kendileri için adayan gerçek sanatçıları alır başının üstüne koyar ve hep yaşatır.
Fatma Girik bize bunu gösterdi…
Hiç bir zaman yaşarken ölen sanatçılardan olmadı çünkü!

Dört yapraklı yoncanın en güzel yaşlananıydı. Yeşilçam'ın hem kendi hem yüreği güzel, şoför Nebahat’ini
bir efsaneyi daha kaybettik. 
ölüm haberiyle bir başka yandık. Bir başka üzüldük. Onun yeri hepimizde bir başkaydı sanki.

Oyunculuğundaki ustalık ve gerçeklik kadar hayattaki onurlu, erdemli ve ahlaklı duruşuyla da hep sevgiyi, saygıyı fazlası ile hak etti.

O bedeni ile ayrıldı aramızdan belki ama kaç yıl yaşarsak yaşayalım, hayatımız sona erdiğinde birileri arkamızdan; onurlu, erdemli ve ahlaklı duruşu vardı diyebiliyorsa biz insanlar için en önemli bu olmalı.

Keşke herkes Fatma Girik gibi hayatımıza dokunsa ve sonsuzluk yolculuğuna onun gibi çıksa…

Gözlerindeki o dürüst ve samimi bakış hiç eksilmedi,
Bakışları hep umut doluydu; cesaretlendirir ve güç verirdi.

Çocukluğumuzdan, gençliğimizden bir parça daha ayrıldı aramızdan 
bir iz daha bırakarak...

Hoşçakal menekşe gözlü
Mekanın cennet olsun 
Seni hiç unutmayacağız…

Sevgilerimle
Aykut Torunoğulları