Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

*NATO şemsiyesi altında birlikte oyalandığımız bu ülkelerin asıl gayesi Türkiye'nin boyun eğmesidir. PKK, YPG cinayet ve ihanet kuklasıdır. Kuklacılar ise perdenin arkasında toplanan emperyalist kumpasçılardır. Her elini sıkanla dost her canını sıkanlar dost olma. Bize dost diye seslenen ama postumuza saman doldurmak için fırsat kollayan mihrakları biliyoruz. Saf değiliz, şuursuz değiliz, bakar kör hiç değiliz. Kim kiminle yürüyor açıkça görüyoruz. Dostumuzun da  düşmanımızın da her an değişeceğinin nihayetinde devletler arasında bu çerçevede kalıcılık olmayacağının bilincindeyiz. Bizim değişmeyen inancımız şudur; Türkün Türk'ten başka  dostu yoktur. 

*Yurt içi ve yurt dışında yuvalanan terör örgütüne darbe üstüne darbe vurulmaktadır. Irak'ın kuzeyindeki Metina, Avaşin ve Basyan'daki terör hedefleri havadan ve karadan ateş altına alınmıştır. Kandil'de belirlenen nokta hedeflere savaş uçaklarımız hava akını düzenlemiştir. Hava hücum harekatı ile bölgeye giden komandolarımız teröristleri, barınak ve sığınakları tek tek imha etmiştir. Hainler korkuya kapılmış, kaçacak delik aramışlardır. Ancak, korkunun ve kaçmanın ecele faydası yoktur. Ara, bul, yok et parolası ile hainlerin kanlı defteri Allah'ın izni ile dürülecektir. Bu hainlerin kanı kuruyana kadar bu mücadeleden dönüş yoktur. Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz ile övünüyorum. Operasyondaki askerlerimizin alınlarından öpüyorum. Hepsinin yanındayız, arkasındayız, hepsine dua ediyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, tedavi görenlere şifa diliyorum. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, teröristler ve sahipleri üzerimize kim gelirse gelsin biz bu yoldan dönersek namus bize ar olsun.

*27-29 Nisan'da BM gözetiminde garantör devletlerin katılımı ile Cenevre'de yapılacak gayriresmi Kıbrıs konferansı da milli bir konudur. Egemen iki devletli çözümden başka bir yol kalmamıştır. KKTC’nin bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Cenevre sürecini baltalamak için devreye girmesi, ayıplı bir üslupla mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı hayasızca eleştirmesi bize göre uyuyan komünist hücrelerin harekete geçtiğinin işaretidir. Nereye ve kimlerin bataklığına aktığı az çok belli olan bu ahmağın sayın Tatar’a yönelik Cenevre’de Türkiye’nin papağanı olacak açıklaması tam manasıyla EOKA'cı bir ağızın hezeyanıdır. Ersin Tatar papağan değildir. Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını savunan cesur bir yürektir. Türkiye ile iş birliği halinde mücadelesini sürdürüyor olmasından rahatsız duyanlar ise Türk düşmanları Rus sevdalılarıdır. Sayın Tatar’a Türkiye’nin papağını diyenler önce kendilerine bakmalı, papaz tuzaklarına nasıl düştüklerine kafa yormalıdır. Kıbrıs’ı ayak oyunlarıyla Rumların üzerine geçirmek için elinden geleni ardına koymayan Akıncı ve zihniyetine yakışan tek sıfat Rum palikaryalığıdır. Rum’un tasmasını başına geçiren vatandaızların tahriklerine aldanacak yoktur. Kıbrıs, bekadır. Aksini iddia edenler Rum’ların ve sömürgeci odakların ücretli ajanlarıdır.

*Tarihimizi sorgulatmayız, milletimizi yargılatmayız, milli şerefimizi sonu ölüm bile olsa tartışmaya açtırmayız. 
*ABD'nin yeni başkanı seçim kampanya döneminde Ermeni lobilerinin gözüne girmek için sözde soykırımı tanıyacağını duyurmuştu. Sonunda lobilerin oyuncağı diasporanın tutsağı olduğunu 24 Nisan günü tarih kinayeti işleyerek yalana sımsıkı sarılarak ispat etmiştir. 

*Reagen'dan sonra açık seçik soykırımdan  bahseden ilk başkan bu şahıs olmuştur. Biden'ın 24 Nisan 2021 tarihli yazılı açıklaması tarihe kara bir leke gibi düşmüş, Türkiye-ABD arasındaki diyalog köprülerini dinamitlemiştir. 

*Bizim sorunumuz ABD halkı ile değil beyaz saraya çöreklenmiş zulüm bekçileriyledir. Biden hakikatten baymış bayat bir tat vermeye başlamıştır. Türk milletine sözde soykırım gölgesi düşürmek, mazisi toplu cinayetlerle ve neden olduğu insanı felaketlerle dolu olan bir ülkenin harcı değildi, hakkı değildir. Biden'ın  sözde soykırım beyanı Türk milleti nezdinde hükümsüzdür. Yazılı açıklaması yalnızca kağıt parçasından ibarettir. 

*Yıllardır Türkiye üzerinde baskı ve dayatma aracına dönüştürülen 24 Nisan tarihi bizim için 23 Nisan'ın bir gün sonrasıdır. Sıradan  bir gündür. Ne biliyorlarsa açıklasınlar, ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. Biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. Tarihimizle ters düşmeyeceğiz. 27 Mayıs 1915 tarihine karar altına alınıp 1 Haziran 1915'te uygulamaya konulan sevk ve iskan kanunu ile her zaman durur duyacağız. Dönemin milli kahramanlarını, bu millete şehadetleriyle hizmet eden asil kahramanlara şükran ve minnet duygumuzu her fırsatta göstereceğiz. Tarihi siyasi istismar konusu hale getirmek yaşanmışlıklara saygısızlıktır. 1915 olayları konusunda milletimizin yüzü ak, alnı açıktır. Telaşa kapılmamızı gerektirecek bir hatamız, bir gafletimiz veya suç dosyamız çok şükür yoktur. Tarihi vesikalar ortadadır. Arşivleri  karşılıklı açarak ortak tarih komisyonu kurulsun dediğimizde kimlerin bu teklife yanaşmadığı bilinmektedir. 1915 sevk ve iskan kanunun esas nedeni milli güvenliği temin çabasıdır.