Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, polemikhaber.com'a gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Uysal'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Tenceresi kaynayanlar; çokça kaynayanlar ve hiç kaynamayanlar var. Tabii Türkiye bir günde bu noktaya gelmedi. Tercih edilen politikaların tabii çıktısı olarak bugün maalesef büyük bir gelir adaletsizliği var. Bilerek ve isteyerek milyonlarca insan yoksulluğa mahkum edilmiş, tarımdan başlayarak özellikle 2004'ten itibaren önce Avrupa Birliği'nin telkinleri, sonra geleneksel ilişkiler ağında siyaseten hükmedemediği, -insanları metropollere göç etsin, metropollerde belediyeler, kamu yardımları bir takım yedeğin aldığı AK Parti iktidarının dini örgütlenmeler bunların üzerinden bir hakimiyet kuralım- gibi bir mekanizma işledi.

Bugün Türkiye'de yoksulluk kalıcı hale gelmiş eğitim yoluyla, sosyal mobilizasyon tıkanmış durumda. Gelir, adaletsizliği zaten bile eğitim adaletsizliğe düşmüş durumda. Pandemiyle beraber de çok derinden işleyen borçlanma üzerinden küresel kapital finans sisteminin enstrümanlarıyla beraber bireysel borçluluğun da her geçen gün artması bu zamana kadar bir sanal refah dönemini ülkede yaşadı. Ama bugün bunların bedelini ödüyoruz. Ve Türkiye'nin önünde hakikaten bir bunca yılı, bunca küresel konjonktürde olumlu önümüzde imkanlar varken Türkiye kendi hücrelerini yenileyebilir, değişen şartlar, yeni yeni güç merkezlerinin yükseldiği böyle bir dönemde orta ölçekli bir güç olarak hem kendisi hem bir imparatorluğun bakiyesi; devamı olarak Kafkaslar'dan Ortadoğu'suna kadar önemli düzen korucu bir güç haline dönüşebilirdi. Ama önce kendi insanınıza refah ve güvenlik üretmek mecburiyetindesiniz. Bugün üretemiyorsunuz.

Bir tarafta şan şatafat içerisinde 4-5 maaş alanlar, iktidarın kurduğu çarpık dağıtım mekanizmaları, rant mekanizmaları... Bunlarla beraber siyaseti lider yaratılan rantiye değeri üzerinden finanse edilen bir kirli siyaset var. Öbür tarafta da maalesef kamu yardımlarıyla -suyun üzerinde sadece nefes alıp versin, Gitsin sandıkta da oyunu kullansın, sadakatini göstersin- Böyle bir mekanizma var. Bu açıdan ben iktidarla ilgili ekonomi çok başa bir unsur ama sadece iktidar değil tek başına ekonomi değil... Türkiye'de 2002'de bir hükümet çöküşü vardı. Bugün oysa daha derinden bir devlet çöküşü var. Yani devlet kurumları bu Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen işte yerli milli diye pazarlanan bu sistemle beraber, keyfi bir rejimin tabii çıktısı olarak işsizlikten enflasyona, faiz oranlarına çok iyi boğan bir iklime geldi.

Maalesef Türkiye çok kötü bir noktaya geldi. Hukuk aciz içinde olan insanlara, yoksul insanlara işliyor ama Türkiye'de kudretlilere iktidarla, iktidara mensup olanları işlemiyor...

İktidar gücünü, meşru yetkinizi, bir takım FETÖ benzeri yapılarla paylaşırsanız o gider ve bunu başka yapılarla paylaşırsınız.

Tabii bugünün yarını da var netice itibariyle bugün vazifesini yapmayanlar, bu korkanlar hesap vermesi gerekenler yarın eninde sonunda hesap verecek. Hani -bu böyle gelmiş böyle gider- gitmez!"