Eczacıbaşı Endüstriyel Hammaddeler Sanayi ve Ticaret Şirketi’nin Doğanşehir’e bağlı Hudut, Kalecik ve Dedeler köylerinde yürüttüğü altın arama faaliyetine bölge halkı tepki gösterdi. Hudut Kalecik Dedeler Çevreler Platformu ve köylüler, bugün madenin açılacağı alanda toplanarak tepkilerini dile getirdi.

Köylüler, madencilik için ormandaki ağaçların kesilerek sondaj çalışması yapılacağını iddia etti. Platform adına yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"ÇED RAPORU DÜZENLENMEMİŞ"

“Maden araması yapılan alan 25 hektarın üzerindedir. ÇED raporu düzenlenmemiş, halkın katılım toplantısı yapılmamış, temel geçim kaynağı hayvancılık olan vatandaşın yerleşkesine çok yakın olan yerlerde faaliyetler başlamıştır. Yürütmenin durdurulması talebiyle açılan davada mahkeme yürütmenin durdurulmasına ilişkin verilecek kabul ya da ret kararının keşiften sonraya ertelenmesine karar vermiştir. Oysaki yürütmenin durdurulmasıyla ilgili ivedi karar verilmelidir. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi heyeti yetersizdir. Amaçlananın, altın çıkarmak için siyanür ve sülfürik asit havuzu kurmak olduğu düşüncesindeyiz.”

Malatya Çevre Platformu’ndan İsmet Alıcı ise bilirkişi heyetinin genişletilmesi gerektiğini söyledi. Maden alanı açmak için böyleye bir heyet geldiğini ve 40 alan belirlediği kaydeden Alıcı, heyette orman mühendisi olmadığını belirtti.

Tüm Üretici Köylü Sendikası’ndan Ali Gürel ise “Hayvancılığa yönelik bir üretim var burada. Elmaları, armutları kirlendiği gibi köyleri de tehlike altında. Sondajın birisini köyün 400 metre yakınına kazımışlar. Bu, ileri bir zamanda köylülerin tamamen göç etmesi anlamına geliyor" dedi. 

Bölgedeki tek geçim kaynaklarının hayvancılık ve arıcılık olduğunu söyleyen köylüler, ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:

Hanifi Topal: Burada kaynak sularımız var. Ziyaretlerimiz (Alevilerin ibadet yerleri, kutsal mekanları) var. Burada ormanlarımız var. Yaşım 75 oldu. Burada doğdum, burada öleceğim. Bu yaştan sonra nereye gideceğim? Ben kendimi düşünmüyorum, gelecek torunlarımı düşünüyorum. Bizde zaman geçti. Bizden sonra gelen nesiller nereye gidecek, nereye sığınacak? Yoksa Suriye gibi göç mü olacak? O zaman bize bir yer bulsunlar, ondan sonra madene başlasınlar. Biz, burada 5-6 mahalleyiz. ‘Nasıl geçineceksiniz, ne yiyip içeceksiniz', bunu hiç kimse sormuyor. Birkaç tane rantçı bundan faydalanacak.

Elif Kıraç: Hayvancılık yapıyoruz. Hayvanlarımız yayılamıyor. Şu anda doğamızı mahvetmek istiyorlar. Bu köyden gitsinler. Çocuklarımız nerede büyüyecek?

Hanım Topal: Bu maden olduktan beri her şey mahvoldu. Hayvancılık, arıcılık; gelir kaynaklarımızdan hiçbir şey kalmıyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz? Maden insanlara, hayvanlara, börtü böceğe, hepsine zarar. Direnişimiz sonuna kadar devam edecek.

Hüseyin Dişbudak: Bu alan üç köyün arası. Bu alan gitti mi üç köy ölüyor. Tarlalarımız ölüyor. Bahçemin arasına sondaj vurdu mu bahçem kuruyor. Biz ne yapacağız, neyle geçineceğiz?

Başka bir köylü: Üç köyün, 3 bin üzerinde küçükbaş hayvanı var. Büyükbaş hayvan da yaklaşık 500 tane. Hepsi bu alanda yayılıyor.

Diğer bir köylü: Biz, maden istemiyoruz. Hayvanlar nereye gidecek? İnsanlar nereye gidecek? Bu köyün geçim kaynağı hayvancılık ve arıcılık. Her türlü zararı verir bize, direkt öldürür. Başka bir geçim kaynağımız yok.

Yaşlı kadın (Kürtçe konuşuyor): Bu yaştan sonra biz nereye göç edeceğiz? Bu yapılanları kabul etmiyoruz. Bu yaştan sonra gidecek bir yerimiz yok. Bu çalışmayı kabul etmiyoruz. Ben bu saatten sonra nereye gidip de rezil olayım?