İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul’da partisinin düzenlediği Kalkınma Kongresi açılışında konuştu.

Akşener’in konuşmasından satır başları şu şekilde:

Ciddiyetsizliğin, beceriksizliğin ve liyakatsizliğin, adeta bayraktarlığını üstlenmiş, bir iktidar tarafından yönetiliyor.

*Aklı ve bilimi reddeden, hatalarını görmeyen, bahaneleri de, bir türlü tükenmeyen bu zihniyetin, milletimize yaşattığı zorluklara, maalesef, hep birlikte şahit oluyoruz.

*Cahilliğin resmini çizen, fantastik teorilerle, Geceden gündüze değişen, keyfi kararlarla, Saçmalamada rekor kıran garip açıklamalarla, 1970'lerde denenip, başarısız olan uygulamaların,

*2022 Türkiye'si için, mucize olarak ambalajlandığı, hamaset dolu kürsü şovlarıyla, milletçe adeta her gün sınanıyoruz.

* Tarihimizde eşi benzeri olmayan, bu süreçte; Olan, devletimizin itibarına oluyor. Olan, milletimizin huzuruna oluyor. Olan, memleketimizin kaynaklarına oluyor. Köklü kurumlarımız, liyakatsiz kadroların elinde yitip gidiyor.

* İşte o nedenle; Bizler, bugün burada, bu düzene, “dur” demek için, ülkemize “kader” diye biçilen, bu vasatlığı değiştirmek için, yoksullukta değil, zenginlikte eşitlenen, mutlu, huzurlu ve bereketli bir Türkiye hayalimizi, gerçekleştirmek için, önemli bir adım atıyoruz.

*Türkiye, bereketli topraklara sahip, büyük bir ülke. Türkiye, imkanları olan, kaynakları olan, zengin bir ülke. Türkiye, çok büyük potansiyeli olan, güçlü bir ülke.

* Emin olun, ülkemizin, çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Sorunlarımızı çözmek için, ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Tek eksiğimiz, çözüm için irade koyacak, liyakatli bir siyasi iktidar.

*Mesela biz, İYİ Parti iktidarında; Kur ve faiz problemini, doğru bir para ve maliye politikasıyla, en hızlı şekilde çözeriz.

* Mesela biz, İYİ Parti iktidarında; Makroekonomik istikrarı, en geç, 1 buçuk yıl içerisinde sağlarız.

*Mesela biz, İYİ Parti iktidarında; Doğru bir tarım politikasıyla, enflasyonu süratle önce tek haneye, sonrasında ise, yüzde 5 seviyesine getiririz.

“DERİN YOKSULLUK VAR”

*İnanın, bunların hiçbiri zor değil. Beni asıl endişelendirilen sorunlar başka. Mesela, her geçen gün kronikleşen, derin yoksulluk.

* Mesela, fırsat eşitsizliği ve istihdam yaratamayan ekonomi. Bu sorunları çözmek için, elimizi çabuk tutmamız gerekiyor. Çünkü bunlar, toplumumuzda, kalıcı hasarlara sebep olabilecek sorunlar.

*Çünkü; zenginlikte eşitlenen Türkiye hedefimizi gerçekleştirmenin yolu, bu 3 soruna, süratle çözüm üretmekten geçiyor.

Bu anlayıştan hareketle, bugün; İYİ Kalkınma Kongresi oturumlarımıza, “Eşitlenen Türkiye” temasıyla başlıyoruz.

* Bu tema çerçevesinde, ilk olarak sizlerle, yoksulluk, kapsayıcılık ve istihdam alanlarındaki, çözümlerimizi paylaşacağız. Sonrasında ise, sizlerden alacağımız geri bildirimler doğrultusunda;

* İYİ Parti iktidarında uygulayacağımız, ekonomi ve kalkınma programımız ile, 100 günlük, 300 günlük ve 500 günlük takvimimizi tamamlayıp, kamuoyunun dikkatine sunacağız.

“KARIŞ KARIŞ GEZİYORUZ”

Türkiye'nin hafızasından, yoksulluğu, fırsat eşitsizliğini ve işsizliği silmek için çıktığımız, bu kutlu yolda, bizlere vermiş olduğunuz destek için, sizlere yürekten teşekkür ediyorum.

* Kongremizin bugünkü oturumunun ilk başlığı; yoksulluk… Bildiğiniz üzere, ben ve arkadaşlarım, 20 Ocak 2020'den beri, ülkemizi karış karış geziyoruz.

* Bu gezilerimizde; Yüreğimizi parçalayan dertler dinliyoruz. İçimize oturan acılar görüyoruz. İnanmakta zorlandığımız, hikâyelere şahit oluyoruz.

*Gittiğimiz yerlerde gördüğümüz; esnafın, emeklilerin, annelerin, babaların, gençlerin, hatta çocukların bile yoksulluğunu anlatmak, inanın benim için çok zor…

*İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, özellikle, pandemi sonrasında şiddetlenen, kent yoksulluğunu anlatmak, çok zor.

*Kent ile köy arasında sıkışan, insanlarımızın yaşadığı zorlukları anlatmak, gerçekten çok zor.

* Bizim sahada gördüğümüz bu tabloyu, maalesef istatistikler de doğruluyor. TÜİK verilerine göre; Yoksul insanlarımızın sayısı, 2006 yılında, 20 milyon 500 binken, 2019 yılına geldiğimizde, yani pandemi öncesinde, 23 milyona yükselmiş.

*Bu 2 buçuk milyon kişilik artışın da, yarısı, son 3 yılda gerçekleşmiş. TÜRK-İŞ'in açıkladığı rakamlara göre ise; Ülkemizde neredeyse, 11 milyon insanımız aç.

*54 milyondan fazla insanımız ise, yoksul. Bugün ülkemizde; Çocuklarımızın, yüzde 46 buçuğu Gençlerimizin, yüzde 34'ü, Kadınların ise, yüzde 30'u, en yoksul, yüzde 20'lik gelir grubundaki, hanelerde yaşıyor.

* Milletimizin hak etmediği, bu derin ve sürekli yoksulluk döngüsünü kırmak, ve bağımlılık yaratmayan, hak temelli, adil bir sosyal yardım mekanizması oluşturmak için, hem milletimizi, hem de bu konuda çalışan STK'ları dinleyerek, çözüm önerilerimizi oluşturuyoruz.

*Derin yoksullukla mücadele kapsamında, şimdiye kadar iki proje hazırladık. Bunlardan ilki; Okul çağındaki her çocuğumuza, her gencimize; kahvaltı ve öğle yemeğini, ücretsiz olarak sunmayı planladığımız,

*Geçtiğimiz çarşamba günü, meclis grup toplantımızda açıkladığımız; 18-26 yaş arasındaki tüm gençlerimize, ve medyan gelirin, yarısının altında kalan, 4 milyon hanedeki kadınlara, aylık 1000 lira, gelir sağlamayı planladığımız,

*Ayrıca, proje ve çalışmalarımızın yanında; Bugün burada, katılımlarıyla kongremize katkı sunan, Büyükşehir Belediye Başkanlarımız başta olmak üzere, yerel yönetimlerimizin, bin bir zorluk ve engele rağmen, sosyal yardım çalışmaları konusunda, göstermiş oldukları çabaları da, elbette takdirle izliyoruz.

*Yoksullukta değil, zenginlikte eşitlenen bir Türkiye'yi, inşallah çok yakında, hep birlikte inşa edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın…

*Bugün ikinci başlığımız; kapsayıcılık… Eğer ben; yıllar önce, İzmit'in bir köyünde doğan, bir kız çocuğu olarak, bugün burada, İYİ Parti Genel Başkanı olarak karşınızdaysam; bunu, milletimize, devletimize ve Cumhuriyet'e borçluyum.

*Zamanında, bizzat kendilerine sunulan fırsatları; gençlerimize, kadınlara, engelli vatandaşlarımıza sağlayamıyor. Gelir eşitsizliğinin, pandemiden önce arttığı, ve pandemi sürecinde de hız kazandığı bir dünyada, devletin kapsayıcılığını, milletimizden esirgiyor.

*Bugünkü gençlerin, bizlerden daha yoksul ve ümitsiz olduğunu, görmek yerine, onları ısrarla, her fırsatta itekliyor.

*Bakım ekonomisini geliştirip, kadınları, ekonomiye ve toplumsal hayata dahil etmek yerine; İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıp, kadınları eve hapseden bir anlayışla, sosyal yardım uygulaması yapıyor.

*Demografik profilimizin, hızla değiştiğini görmezden gelip, genç ve kadın istihdamı konusunda, gereken cesur adımları, bir türlü atmıyor, atamıyor, ya da atmak istemiyor.

*Teknolojik dönüşümün ortaya çıkardığı, avantajları görmediği gibi, genç işsizliği, mesleksizlik gibi, kritik sorunlarımızı da çözemiyor.

*İstihdamda ya da eğitimde olmayan gençleri gösteren, “NEET” oranını, 10 puan aşağıya çekersek, bunun ortaya çıkaracağı, 66 milyar dolarlık millî gelir artışını göremiyor.

*Destekli istihdam modeliyle, engelli vatandaşlarımızı, işgücüne ve ekonomiye katacak uygulamaları, hayata geçiremiyor.

*Hatta; Yeni nesillerimizin, hak ettikleri gibi bir hayata başlamalarını sağlamak için, ebeveynlere destek olmayı bile, aklına getirmiyor.

Çünkü, bu bir irade meselesi. Çünkü, bu bir vizyon meselesi. Çünkü, bu bir zihniyet meselesi…

Ama kimse merak etmesin.

“BİZ KAYITSIZ KALMAYACAĞIZ”

* AK Parti iktidarı, her zamanki alışılmış çapsızlığıyla, bütün bunlara kayıtsız kalsa da, iktidara geldiğimizde, ki emin olun, İYİ Parti emin adımlarla geliyor, biz kayıtsız kalmayacağız.

* Devletin, her vatandaşımızı eşit ve fark gözetmeden kapsamasını, fırsatları, herkese, aynı cömertlikte sunmasını sağlayacağız.

Fırsat eşitliğini, hayatın her alanında tesis eden, Haneyi değil, bireyi esas alan, Demografik gerçeklerimizle, uyumlu ekonomi politikaları uygulayarak,

*Kadının, gencin, çocuğun, engellinin görmezden gelinmediği, “Kaybedenlerin olduğu bir kazanma düzenini reddeden”, eşitlendikçe kalkınan bir Türkiye inşa edeceğiz.

*Kongremizin bugünkü oturumunun son başlığı ise; istihdam… Türkiye, maalesef bugün, bir istihdam kriziyle karşı karşıya…

* Öncelikle belirtmek isterim ki; Türkiye'de, hem, makroekonomik istikrarı sağlamak, hem de yoksulluğu azaltmak için, çok büyük önem taşıyan istihdam problemini, sadece tek bir panel ile tartışmak yetmez.

* Nitekim, kongremizin, gelecek oturumlarında da, istihdam problemini, yatay eksende incelemeye devam edeceğiz.

*Ancak bugün, Eşitlenen Türkiye temamız çerçevesinde, istihdam konusunu, yoksulluk ve fırsat eşitsizliği döngüsünü, kıracak kilit bir faktör olarak inceleyeceğiz.

* Bugün, istihdam oranımızı, aynı gelir grubunda yer aldığımız ülkelerin ortalamasına getirsek, dikkat edin, üstüne çıkmaktan bahsetmiyorum, sadece ortalamayı yakalasak diyorum, çalışan sayımız, 10 milyon kişi artıyor.

* Yani ülkemizdeki çalışan sayımız, nominal potansiyelimizin 10 milyon altında.

Durumun vehametine bakar mısınız?

* Tarımda, sanayide ve hizmet sektöründe, düzgün denetim yolları kullanılmadığı için;genç ve kadın çalışanlarımızın yerini, daha kötü koşullarda ve güvencesiz çalışmayı kabul eden, sığınmacılar alıyor.

“AK PARTİ İNSANLIK ŞUÇU İŞLİYOR”

* AK Parti iktidarı ise, bu duruma, çeki düzen vermek yerine, “Suriyeliler olmasa, Türk sanayisi çöker.” gibi, garip bir anlayış doğrultusunda; Ülkemizdeki sığınmacıların, güvencesiz ve insani olmayan şartlarda çalışmalarına, göz yumup, Türk işçilerinin yerini almalarına, seyirci kalıyor.
Ve apaçık bir insanlık suçu işliyor.

*Bu arkadaşlar, iktidara geldiklerinden beri,özel sektöre dayalı bir büyüme ve istihdam modeli inşa edeceklerini, söyleye söyleye gezdiler. Ama ilginçtir, nedense son yıllarda, bunu pek duyamıyoruz. Neden mi?

*Çünkü, son 4 yılda, özel sektör istihdamımız, 340 bin kişi azalırken, kamu istihdamımız ise, tam 1.3 milyon kişi arttı.

İşte size Ak Parti'nin, işsizlikle mücadele anlayışı… Bizim anlayışımıza göre; İşsizlikle, istihdam oluşturarak mücadele edilir.

Kamu istihdamını şişirmek, işsizliği yönetmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Ama Ak Parti çözmeyi beceremediği her sorunda olduğu gibi, işsizliği de, yönetmeye çalışmayı tercih ediyor.

Nitekim, bu durumun, bir diğer örneğini de, en az bunlar kadar önemli, bir başka sorunumuzda gözlemleyebiliyoruz. Maalesef bugün, Türkiye, asgari ücretliler cenneti hâline gelmiş durumda.

Çalışanlarımızın, neredeyse yarısı, asgari ücret alıyor. Vatandaşlarımız, her geçen gün, asgari ücrette ve fakirlikte eşitleniyor. Buradan tüm açıklığıyla ilan ediyorum:

Böyle kalkınma olmaz. Böyle ülke yönetilmez. Bu zihniyetle, milletimiz hak ettiği refaha ulaşamaz. Türkiye bu iktidarla, potansiyelini gerçekleştiremez.

İYİ Parti iktidarında, işsizlik sorununu çözmeye, en başta, beceri uyumsuzluğunu ortadan kaldırarak başlayacağız.

Bunun için, çok yakında; Eğitim Politikaları Başkanlığımız, İYİ Eğitim Politikaları Raporumuzu,

Kalkınma Politikaları Başkanlığımız da, Ulusal Beceri ve Yetenek Stratejimizi açıklayacak.

Bu sayede, mevcut eğitim sistemimizin neden olduğu; beceri uyumsuzluğunu ve yetenek açığını, nasıl gidereceğimizi sizlerle paylaşmış olacağız.

Ayrıca, hepinizin bildiği üzere, bir de beyin göçü problemimiz var. Küresel ölçekte baktığımızda, ülkelerin ve şirketlerin, yeteneklerini kendi bünyelerinde tutabilmek için, stratejiler geliştirdiğini görüyoruz.