Pelemikhaber.com yazarı İsmail Cengiz, Türkiye'nin Şangay İşbirliği Örgütü hamlesini "Gece Yarısı Notları" köşesinden "Türkiye, kapılarını Asya’ya açmak durumunda" başlıklı bir yazı ile çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

TÜRKİYE ASYA'YA İTİLDİ

Öte yandan Cengiz, "Vize kuyrukları ile, PKK ve FETÖ teröristlerini koruyarak, Yunanistan’a silah desteği vererek ve Türkiye’nin Yunan sınırına silah yığınağı yaparak, Kıbrıs Rum Kesimi’ne silah ambargosunu kaldırarak, Suriye’de PJK-PYD terör unsurlarına destek vererek Türkiye’yi abluka altına almayı planlayan ABD ve Batı’nın bu tehditkar yaklaşımı, Türkiye’yi Asya’ya bir adım daha yaklaştırmıştır" ifadelerini kullandı.

Cengiz'in ilgili yazısı şu şekilde:

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’nün Semerkant Buluşması’ndaki görüntü; küresel dengelerin, küresel hesapların değişebileceğine işaret ediyor. 

T.C. Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Diyalog ortağı” sıfatıyla Semerkant’taki buluşmaya katılan Türkiye’nin ŞİÖ’ne tam üye olarak katılacağını açıklayarak küresel dengelerinin değişmesi vaktinin geldiğini vurgulamış oldu. Şüphesiz Türkiye’nin NATO üyesi ve Avrupa birliği aday ülkesi olması sıfatlarına rağmen üye olma talebini en üst ağızdan açıklamış olması önemli bir gelişme olarak kayda geçmiştir. NATO’nun en büyük ordusuna sahip olan Türkiye; ŞİÖ’ne girmesi durumunda Rusya, Çin ve Hindistan’ın ardından 4. Büyük ekonomi olarak yer alacak.

Vize kuyrukları ile, PKK ve FETÖ teröristlerini koruyarak, Yunanistan’a silah desteği vererek ve Türkiye’nin Yunan sınırına silah yığınağı yaparak, Kıbrıs Rum Kesimi’ne silah ambargosunu kaldırarak, Suriye’de PJK-PYD terör unsurlarına destek vererek Türkiye’yi abluka altına almayı planlayan ABD ve Batı’nın bu tehditkar yaklaşımı, Türkiye’yi Asya’ya bir adım daha yaklaştırmıştır.

Avrupa Birliği kapısında yıllardır bekletilen, NATO üyesi olmasına rağmen NATO üyesi bazı ülkeler tarafından adeta düşman ülke gibi muamele gören Türkiye, bulunduğu konuma uygun olarak küresel dengeleri değiştirmeyi hedefliyor. “Dünya Beşten Büyüktür” çıkışı ile onlarca ülkenin desteğini arkasına alan Türkiye, şimdi de ŞİÖ’ne tam üyelik talebini iletmesiyle yeni bir oluşumun temellerinin atılmasına vesile olmak üzeredir.

Aslında bölgedeki güvenlik boşluğundan kaynaklanan sebeplerle tamamiyle Çin’in inisiyatifiyle kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü’ne Hindistan ve İran’ın katılımı, “diyalog ortağı” sıfatıyla Türkiye’nin şimdiden ağırlığını ortaya koyması ile oluşum tüm ortakların eşit şekilde kazanmasını sağlayacak işbirliğine dönüşmüş durumdadır. Nitekim “Semerkant Buluşması”; Şanghay Örgütü’nün; üye ülkelerin çıkarlarına hizmet edebilecek “kazan kazan” sistemine uygun, çok taralı bir enstrüman olarak uluslararası arenada daha da güçlü bir oluşuma dönüşeceğini göstermektedir.

Şanghay İşbirliği Örgütü’nün üyelerine baktığımızda Çin, Rusya, Hindistan ve Pakistan gibi nükleer güce sahip dört ülke görülüyor. Bu dörtlüye İran’ın da dahil olması, örgütün güçlenme dönemine girdiğini gösteriyor.

Bir doktora öğrencisinin tezinde belirtiği gibi, “Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kendisi bölgedeki nüfuz mücadelesinde şimdiden bir taraf olarak yerini almış” durumdadır. 

“ŞİÖ’nün güçlenmesi, aslında, Türkiye ile Orta Asya bölgesi arasına yeni bir “demir perde”nin inmesi anlamına gelebilir. Böylesi bir gelişme uzun vadede Türkiye’nin bölgedeki siyasi ve ekonomik çıkarlarını zora sokabilir. Bu yüzden Türkiye artık Orta Asya’yı “terbiye” edilmesi gereken bir bölge ve model ihracının yapılacağı bir “test alanı” olarak görmekten vazgeçmelidir. Orta Asya bölgesi, Çin ve Rusya için bir tehdit kaynağı olabilir; ama Türkiye için hala bir “imkan”dır. Şanghay mekanizması ekseninde gelişen olayların, orta ve uzun vadeli çıkarlar bağlamında yeniden değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Unutulmamalıdır ki; “İç mesele sadece seçimleri kaybettirebilir; dış politika meseleleri ise hepimizi mahvedebilir.” (John F. Kennedy, 1963)