Tüm hayatını Türk Milliyetçiliği ve Atatürkçülük fikrine adamış bir genç olarak uzun zamandır beni rahatsız eden bir konu var. Her sene 1 Mayıs tarihi yaklaştığında, sosyal medyada kendilerini ‘Türk Milliyetçisi’ olarak addeden bir güruh peyda oluyor. Türk Milliyetçiliği iddiasında olan bu güruh, sadece dikkat çekmek adına, kendilerinden farksız takipçilerinden alkış toplamak adına, Türk işçisinin kutsal emek mücadelesini kendi çirkin heveslerine alet ediyor.

“1 MAYIS’IN BİZİM İÇİN ÖNEMİ…”

Dediğim gibi her sene 1 Mayıs zamanı mantar gibi bir anda ortaya çıkan bu şahıslar, “Bizim için 1 Mayıs’ın önemi, 3 Mayıs’a iki gün kalmış olmasıdır” gibi akıllara zarar bir ifade kullanarak sosyal medyada puan toplamaya çalışıyorlar. Oysa ki 1 Mayıs’ı küçümsemek adına 3 Mayıs Türkçüler Günü’nü dillerine pelesenk etmiş bu zevat, esasında Türk’ün Türkçülük ruhunu da anlamaktan çok uzaktır. Çünkü Türkçülük; işçi, köylü, doktor, öğretmen, tüccar vs. ayırt etmeden tüm sosyal sınıfları ve meslek gruplarıyla Türk Milleti’ni bir bütün olarak görebilmeyi ve milletini her yönden ileri taşımayı hedefleyen bir dünya görüşüdür. Hal böyle iken bahsettiğim sloganı atanlar, “Türk Milliyetçiliği ve Türkçülük fikrinin neresine düşüyor?” sorusu geliyor akıllara.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti kurarken, oturduğu yerden slogan atan ve halkına tepeden bakan monşer takımıyla hareket etmedi. Tamamen bu milletin öz be öz evladı olan asker, doktor, işçi ve köylü kardeşlerini yanına alarak Büyük Kurtuluş Mücadelesini başlattı. 19 Mayıs 1919’da başlayan bu kutsal mücadele, milletin öz evlatlarının insanüstü emek ve çabalarıyla 1923 yılında Cumhuriyet’in kurulmasıyla taçlandı. Bu yüzdendir ki Gazi Başbuğ Atatürk, “Köylü milletin efendisidir” diyerek bu onurlu mücadelede büyük pay sahibi olan emekçi sınıfa layık olduğu şekilde muamele gösterdi.

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ FİKRİ TOPLUMCUDUR VE SÖMÜRÜ KARŞITIDIR

Bugün ise geldiğimiz noktada özellikle Türk Milliyetçiliği ideolojisini benimsediğini iddia eden bazı kendini bilmezlerin, Türk işçisinin bu emek ve onur mücadelesini küçük görme hadsizliğini göstermesi, aslında Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne Atatürk’ün çizdiği yoldan bir hayli uzaklaştığımızın en büyük delilidir. Elbette ki Türk Milliyetçiliği fikri içerisinde Türk işçisinin ve hatta Türk Milleti’nin her bir ferdinin haklı mücadelesini baş tacı eden çok kıymetli abide şahsiyetler de var. Türk Milliyetçiliğinin, anti-emperyalist karakterde ve sömürü düzenine karşı sert refleks gösteren “Tam Bağımsızlıkçı” bir ideoloji olması nedeniyle, temelinde toplumculuk ve sömürü karşıtlığı esas olan bu fikir sistemini savunanların da başka türlü hareket etmesi zaten mümkün değildir. Hakkıyla Türk Milliyetçiliği yapanlara saygım sonsuz iken, sırf sosyal medyadan prim yapmak amacıyla Türk işçisinin sermaye karşısında öz hakları ve sadece insanca bir yaşam için vermiş olduğu bu mücadeleyi küçümseme gafletine düşenlere, sert tepki vermeyi şahsi bir görev olarak görüyorum.

Bu kadar cümleden sonra bu kendini bilmezlere tek bir soru sormak istiyorum;

Türk’ün işçisini bile savunmaktan aciz olan sizler, hangi Türk’ün milliyetçisisiniz?