Her gün terör operasyonlarında gencecik evlatlarımızın kalleş kurşunlarla şehit edilme haberleri ile yıkılıyoruz. Yirmi yıldır iktidarda olanlar zamanında askerlerimizin başına çuval geçirme olayı karşısında muhalefet “nota verelim” dediğinde “ne notası müzik notası mı?” diye olayı küçümsemişlerdi. Yine şehit haberleri geldiği zaman şehit olan askerlerimiz için “onlar bu mesleği seçmişler” demekten çekinmemişlerdi. Şehit sayısını kelle olarak bile değerlendirmişlerdi. Hele hele açılım saçılım sürecinde bu iktidarın bir çok üyesi apo denen bebek katiline “sayın” ifadesi ile başlayan sözleri hiç kulaklarımızdan gitmiyor. Hala hazırda iktidarda görev yapan bazıları bu apo denen hain katili “siyasi figür” olarak görmüşler; milliyetçi kişileri faşistlikle  suçlamışlar, milliyetçileri kanla beslenmekle itham etmekten geri durmamışlardı. Bunlar yetmiyormuş gibi feto denen hain çetenin aleyhine zamanında hiç laf ettirmeyen bu iktidar; fetocularla birlikte Ergenekon terör örgütü diye bir şey uydurmuşlardı. Bu uyduruk terör örgütüne üye olmaktan yüzlerce vatan evladını yıllarca mapuslarda yatırmaktan çekinmediler. “Devletin içinde paralel devlet kuruluyor” diyen herkesi “eski Türkiyenin eski kafalı adamları” diye aşağılandığını hiç bir zaman unutmamız mümkün değil. Evlatlarımızın üniversite okumak üzere gittikleri şehirlerde cemaat adı altında hain yapılanmaların kucağına attınız. Çünkü yurt yapacağınıza bu cemaatlere paraları aktardınız. Devletin hazinesinin anahtarının bir kopyasını bu CIA ajanlarına verdiniz. Bunlarda unutulmayacak. 15 Temmuz hain darbe girişimi olduğunda bir anda milliyetçiliğe sarılan bu ensest yapı feto denen hain yapıya kin kusmaya başladı. Zamanında “bunlar hain, bunlar paralel yapı, bunlar din düşmanı, bunlar devlet düşmanı, bunlar Türk düşmanı, bunlar ajan” dediğimizde bizlere “onların alnı secdeye değiyor en azından” denildiğini hiç bir zaman unutmayacağız.  

Bugünlerde kulaktan kulağa 2023 seçim öncesi büyük bir genel afdan bahsediliyor. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin çok sevdiği Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın bu afla ilgili çalıştığı söylenmektedir. Terörü de kapsayacak, devletide soyanların da affedileceği söylenmektedir. Bunun dışında feto terör üyeleri içinde bir formül hazırlıyorlarmış. Şayet böyle bir af çıkar; hain, hırsız, katil, uyuşturucu satıcısı gibi melunları sokağa salarsanız emin olun Türk milleti bu kanunu çıkaranları tarihin karanlık sayfalarına bir daha hatırlanmayacak şekilde gömer.

Ah Mariam 

Türkiye’de doktor olmanın ne demek olduğunu bildiğini pek sanmam. Gerçi validenizde tepeden inme büyükelçi olduğu için doktorluğu atama ile yapıldığını zannediyor olabilirsin. Hayat herkese sana verdiği imtiyazları vermiyor. Doktor olmak için zeki olmalısın, derslerinde başarılı olmalısın, sizin bilmediğiniz üniversite imtihanından çok iyi bir puan almalısın. Bunlarda yetmiyor. Tıp fakültesi seçersen puanın yetecek ve yedi yıl okuyacaksın. Hem teorik hem pratik olarak insan sağlığını anlayacaksın ve uygulama yapabileceksin. Sonra diploma verecekler. Yemin edeceksin. Bu yemine de Hipokrat yemini derler. Şimdi bunun tarihçesinden bahsetmek istemem çünkü çok uzun ve güzel bir hikayesi var. Tüm bu yarışlardan başarı ile tıbbiyeyi bitirip üstüne birde uzmanlık yapacaksın. Hayatının en az 10 yılını harcayacaksın. İnsanları tedavi etmek ve itibarlı bir meslek icra etmek için. Sonra bir cani çıkacak devletin yetiştirdiği göz nurumuz olan bu insanı katledecek. Başka cahil sürüleri doktorlarımızı darp edebilecek. Ön kapıdan girdikleri karakollardan arka kapıdan çıkacaklar. Devlette üst düzey makamı işgal eden siz Mariam hanım “içki, şiddet ve insan ölümlerinin önde gelen sebeplerinden olmasına rağmen içkilerine laf ettirmeyen doktor arkadaşlar masum hastaları mağdur ederek şiddeti protesto etmeye karar vermişler. Böyle yaparak ne değişecek acaba?”  demeniz  kabul edilemez. Her şeyden önce bir insan katlediliyor, bir doktor öldürülüyor. Siz bunları söylediğiniz için sizin gibi düşünen bir imam “..grevdeyiz diyen doktoru öldürmez misin sen, dövmez misin, sövmez misin. Buna fırsat vermeyin. Herkes, herkes akıllı olsun kardeşim. Kimse istemez bir doktorumuz öldürülsün, polisimiz şehit olsun..” diyerek hadsizliğin çıtasını yükseltiyor. Türk tabipler odası grev kararı almış uyguluyor. Zam için değil. Çok çalışma saatleri için değil. Hastalara yeteri kadar vakit ayrılmadığı için değil. Öldürülmemek için, darp edilmemek için. Ama buna da bir çözüm ürettiniz hemen. Bu meslek örgütü bizden değil, o zaman paralelini kuralım demeye başladınız. Ne yazıkki paralel örgütlenmeyi zamanında üstadlarınızdan iyi öğrendiğiniz kesin.  Fikren Tabipler Birliği ile epey uzak olmama rağmen bu alternatif örgütlenmeler sadece paralel yapılara sebep olur. Yarın dünü; yani 1970 li yılları tekrar yaşarız. Benden söylemesi. Sizin baro, bizim baro, sizin tabipler, bizim tabipler, sizin polis, bizim polis gibi. Seçim ile geleni paralel yapı ile çökertmeyi denerseniz paralel yapıyla atadıklarınız yarın sizleride tarihin çöplüğüne atar. 

HDP ye sahip çıkan iktidar

Son günlerde sosyal medyada ışık hızı ile yayılan ve yayılması için talimat alan iktidar yancıları HDP’li eski bir belediye başkanının mahkeme kararını yayınlamaları gündeme oturtulmaya çalışıyor. Bu konuya geçmeden önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün millet tanımını hatırlamakta fayda var. “Zengin bir hatıra mirasına sahip bulunan, beraber yaşamak hususunda ortak arzu ve kabulde samimi olunan mirasın korunması hususunda iradeleri ortak olan insanların birleşmesinden meydana gelen topluluğa” millet denir demişti. Yine “Dini, mezhebi, dili ne olursa olsun kendini Türk olarak gören ve Türk gibi yaşayan herkes Türk’tür” demişti. Kendi bekası ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekasını  aynı gören kişi Türk’tür. Bu anlayışın tam karşılığı ise “Ne Mutlu Türküm diyenedir.

Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk milletinin bir mensubudur. Vatandaşlık bağı kelime olarak çok kısa ancak içerik olarak o kadar doludur ki bu tanımlamayı hainlerin anlamasını beklemek gaflet olacaktır.

İktidar sıkışınca rakiplerini hırpalamak için HDP’li eski bir belediye başkanının tarihci ve antropolog kesilmesine göz yummaktadır. Herşeyden önce böyle bir mahkeme kararı Anayasaya ve insan haklarına aykırı bir uygulamadır. Dönem tarihcileri varken benim bu konularda bir şeyler yazmam doğru olmasa da, bahse konu olan dönemde evladı Fatihanların yurdu olarak bilinen topraklara Ermeni sürgünü hiç olmamıştır. Osmanlı Devleti için Balkanlar çok önem ihtiva etmekteydi. Bunun için Osmanlı bölgeye her zaman Türk ve Müslüman unsurlar gönderdi. Bölücü bir partinin mensubu  bir zat ana muhalefete talip olan bir partinin lideri hakkında yayınladığı mahkeme kararı ne kadar doğrudur bilemem?  Bildiğim tek şey Türkiye Cumhuriyeti'nde kimse kimsenin soy kütüğü üzerinden siyaset yapmasının yanlış olduğudur. Şayet siyaset bu şekilde yapılmaya başlanırsa memleketin vay haline. Bu eski belediye başkanı kimden ne talimat aldı, kimden ne destek aldı? Birilerinin maşalığı bu başkana ve bu haberleri ışık hızı ile yayalım diyenlere  ne menfaat sağladı bakmak lazım. 

Türk Milliyetçiliğini öne çıkaran tüm siyasetçiler bu memlekette hor görülmeye ve yok edilmeye çalışılmaktadır. Bunun tek sebebide Türk yurdu olan bu coğrafyadan Türk izini silme hevesinden başka bir şey değildir. Dün Atatürk’e karşı çıkanlar, bu gün Türk kelimesini bile hazmedememektedirler.  Her ne olursa olsun yine biz NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE  sözünü gururla söyleyeceğiz.