31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerin sonuçları netleşti. Sonuçlar konusunda memmun olanlar, olmayanlar var.  Birkaç münferit olay haricinde Türk halkı tam manası ile demokrasi şöleni havasında bir seçim yaşadı. AK Parti, CHP, MHP, YRP, DEM Parti, İYİ Parti, BBP gibi partiler dahil toplam 35 partinin katıldığı yerel seçim Türk milletinin demokrasiye tam manası ile inandığını ortaya koymuştur.

Herşeyden önce tüm kazanan Belediye başkanlarını buradan tebrik etmek isterim. Artık seçilmiş kişi olmanın sorumluluğu ile  bu millete hizmette sınır tanımayacaklarına inanmak isterim. İngiliz siyasetinde kullanılan bir söz vardır. "Taç giyen akıllanır." Artık seçilmiş kişi olnanın şerefini üzerlerinde taşıyabilmek için parti rozetlerini bir kenara bırakıp yapacakları işler için kollarını sıvamaları gerkmektedir. 

Bu arada seçim sonuçları ile ilğili 1 Nisan şakası gibi  açıklamalarla karşılaştık, karşılaşmaya da devam edeceğiz.  İ.B.B AK Parti  adayı Murat Kurum'u desteklediğini sosyal medya hesaplarından açıklayan iktidar zenaatkarları, bu hesapların kendilerine ayit olmadığını, sosyal medyadan duyurma ihtiyacı hissetmişler. İki aydır bu hesapların kendilerine ayit olmadığını, hemen seçim sonrası keşfetmelerini siz değerli okuyucularımızın takdirine bırakarak bu olayın 1 Nisan şakası olduğunu düşünüyoruz. Yine Türk siyasetinin duayen isimlerinden Dr. Doğu Perinçek Beyin açıklamaları bizi saşırttı. Normalde Doğu Perinçek Beyin partisinin  CIA tarafından engellendiğini, onun için kazanamadıklarını duyardık. Bu defa mahallelerden başlayan bir başarı öyküsü yazdıklarını vurğulayarak Türkiye genelinde dört muhtarlık kazandıklarını ifade etmeleri; yanı sıra iktidarı ve ortaklarını eleştirmesi, 1 Nisan şakası olsa gerek. Ama esas şakayı iktidara emekliler, memurlar, dar gelirliler kısaca Türk milletinin çoğunluğunu oluşturanlarlar yaptı. İktidarın vurdum duymazlığına, nobranlığına adaylarının yetersizliğine ve üstenciliklerine karşı 31 Martta seçmen iktidara 1 Nisan şakası olmayan tamamen gerçek bir sarı kart gösterdi.

Köşemden defalarca rahmetli Süleyman Demirel'in "Boş tencere her iktidarı yıkar" sözünü dikkate almadılar. Yetmedi üstenci bakış açısı ile "para yetmiyorsa simit satın" diyenler; aday oldukları İlleri tanımayan bürokratların potları iktidarı sonun başlangıcına taşıdı. 

Bu seçimin kazananları ve kaybedenleri var. Herşeyden önce altılı masanın hazır yiyen yancıları kaybedenler arasında. Sessiz sedasız yerel seçimi izlediler. MHP kaybetti gibi görünsede 8 il belediye başkanlığını kazanması, kazananlar arasında yer almalarını sağladı. YRP bu yerel seçimin esas kazananlarından diyebiliriz. Bu seçimin esas kaybedeni ise nerde oturup nerde kalkacağına karar veremiyen İYİ Parti olmuştur. AK Parti ise  kaybetmenin şakınlığı içinde olduğunu söyleyebiliriz.  Yıkılmaz denen AK Parti yerelde yıkıldı. Birkaç kentte İYİ Partinin Ak Partiye destek niteliğindeki muhalefete, muhalefet etmesi sayesinde, o iller de iktidarın kurtarıcısı oldu.  Yine bu minvalde DEM parti bazı illerde CHP'nin kaybetmesi için çalıştığı aşikarken; CHP'nin DEM Parti ile işbirliği yaptığını seslendirenler kendi ayaklarına sıkmış oldu.  Bu seçimin kazananlarının başında CHP var.  Başta İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde oylarını artırmayı başarmıstır. Üstelik İYİ partinin ve DEM'in CHP'ye darbe vurmak adına aday çıkarmalarına rağmen. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde iktidarın  tüm gücünü kullanması devlet erkininde siyasete dahil edilmesi; Türk toplumunda ters tepki yaratmış ve CHP'li başkanlar mazlum durumuna düşmüştür. Türk milleti güçlünün değil mazlumun yanında yer alır. Bu durumu unutan iktidar sonun başlanğıcını kendisi hazırlamış oldu. 

Özellikle ABD, Rusya, Almanya ve İngiltere'de basın Türkiye'yi okuyamadığı netleşti. Bu ülkelerdeki basın organlarının geneli Türkiye'de iktidarın gücünü koruyacağı şeklinde haberler çıkmıştı. Türk milleti 1 Nisan şakası gibi bu guruplarıda ters köşeye yatırmıştır. 

Yaklaşık olarak bir aydır Kuzey Irak'da bazı şer hareketliliğinin olduğunu köşemden yazmıştım. Bölgede yaşayan yaklaşık olarak 2,5 milyon Türkmen halkının haklarının gasp edilmesine  Türk Devletinin müsade etmemesi gerektiğini defaten ifade etmiştim. Gerekiyorsa uluslararası anlaşmalardan doğan garantörlük hakkımızın kullanılması gerektiğini yazmıştım. Ancak bu yazılarımız dikkate alınsaydı PKK ve KYB işbirliği ile bir liderimizi hayattan koparamazlardı. Hayin bir dron saldırısı sonucu Hüseyin Alloş Bayatlı hakka yütüdü, şehit edildi. Türk milletinin ciğerine ateş düştü.  Tükmenelinin Kifri ilçesinde kalleş bir saldırıyla şehid edilen Oğuzların Bayat boyu liderinin kanı yerde kalmayacak gibi hamaset dolu sözler değil; Türk milleti olarak gerçek icraat bekliyoruz. Bugün dünyanın neresinde olursa olsun bir musevinin kılına dokunulmasına izin vermeyen İsrail modeli neden uygulanmıyor? 

Daha düne kadar "Türk milleti diye bir şey yok" diyen siyasetciler olduğu sürece, ya da "Anayasadan Türk ismini sileceğiz" diyenler oldukca ya da Abdullah Öcalan denen bebek katiline "sayın diyeceğiz" diyenler oldukca Irak'da, İran'da, Suriye'de, Rusya'da, Yunanistan'da, Bulgaristan'da, Gaguzya'da, Kırım'da, Doğu Türkistan'da, Afganistan'da Türk kanı dökülmeye devam edecektir.