Türk Dünyası’nın Gönül Elçisi Seyfullah Türksoy yazıyor
35 yıldır Türk Dünyası’nın izini süren, kalemiyle dertlenip ekranlarda davasını haykıran bir gazeteci-yazar olarak, bürokratlarla ilgili çok nadir yazı yazarım. Ama bazı istisnalar vardır ki sessiz kalmak haksızlık olur. İşte o istisnalardan biri de Abdullah Eren’dir. ( Şunu hemen belirteyim; İpekyolu Kamu Diplomasisi ve Dünya Karapapak Türkleri Keneşi adlı oldukça aktif iki ayrı STK’nın Genel Başkanı olduğum halde Sn. Abdullah Eren’e hiçbir zaman proje desteği müracaatında bulunmadım ve zaman zaman bazı toplantılarda karşılaştığımızda da karşılıklı nezaket ölçüleri içerisinde kısa sohbetlerimizin dışında, sosyal sorumluluk ve kültür projelerimize destek talebimiz asla sözkonusu olmamıştır.)
Genç ve başarılı devlet adamı Abdullah Eren’in başarı hikâyesi, sadece bir bürokratın değil; gönül coğrafyamıza adanmış bir yüreğin, milletine hizmeti şiar edinmiş bir insanın hikâyesidir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nda (YTB) adeta bir destan yazan, şimdi ise TİKA Başkanlığı gibi stratejik bir göreve getirilen Abdullah Eren, bana göre Türkiye’nin son dönemde yetiştirdiği en vizyoner ve en başarılı yöneticilerden biridir.
Mütevaziliğiyle, dürüstlüğüyle, insani yönüyle ve her adımında hissedilen sağlam aile terbiyesiyle farklı bir çizgiye sahip. Zira bu başarı tesadüf değil. Kökleri sağlam bir aileye, millete hizmeti şeref bilen bir gelenekten geliyor. Büyük kardeşi İbrahim Eren’in TRT Genel Müdürlüğü döneminde attığı öncü adımlar, yürüttüğü tarihi projeler hâlâ hafızalarda. Bu iki kıymetli kardeşin başarılarında, şüphesiz bir babanın, Prof. Dr. Halil Eren’in izleri var. Yıllar önce Bakü’de katıldığım uluslararası din âlimleri toplantısında tanıştığım Halil Eren Hoca, Osmanlı terbiyesiyle yoğrulmuş, bilgisi ve zarafetiyle hayran bırakan bir İstanbul beyefendisiydi.
Abdullah Eren ise, Boğaziçi ve Londra Üniversitesi gibi prestijli kurumlarda aldığı eğitimi, devletin ve milletin hizmetine sunmayı tercih etti. 2018’den 2025’e kadar YTB Başkanlığı görevinde sergilediği üstün performansla, kamu diplomasisini sadece resmî bir görev olmaktan çıkarıp, sahici bir gönül hareketine dönüştürdü.
Soydaşlara Dokunan Hizmetler
Görev süresince YTB, tam 75 ülkede yaklaşık 900 proje gerçekleştirdi. 350’nin üzerinde eğitim programı düzenlendi. Ahıska’dan Kırım’a, Batı Trakya’dan Belene’ye kadar birçok kadim Türk yurdunda anma programlarıyla tarihimize sahip çıkıldı. Yaklaşık 25.000 genç, kültürel etkinliklerle tarihin, kimliğin ve kardeşliğin farkına vardı. Böylece unutulmaya yüz tutan bağlar yeniden diriltildi.
Türkiye Bursları ve Mezunlar Ağı
“Türkiye Bursları” projesiyle 35.000’in üzerinde öğrenciye ulaşıldı. Bu öğrenciler, sadece akademik bir eğitim almadı; aynı zamanda Türkiye’nin gönüllü elçilerine dönüştü. Uluslararası Öğrenci Ödülleri, Bilimler Kongresi, Öğrenci Akademileri gibi programlarla öğrenciler arasında kalıcı bağlar kuruldu. 17 şehirde 103 akademide düzenlenen 900’ü aşkın seminer, bu vizyonun somut tezahürü oldu.
Türkiye Mezunlarıyla Kurulan Küresel Ağ
Eren döneminde Türkiye Mezunları ağı, sadece büyümedi; güç kazandı. Bugün bu ağa kayıtlı mezun sayısı 150.000’i aştı. Her yıl düzenlenen ödül törenleri, eğitimler, buluşmalar; Türkiye’nin küresel düzeyde yumuşak güç kapasitesini artırdı.
Diasporaya ve Gençliğe Yönelik Politikalar
YTB, Avrupa’dan Amerika’ya, Avustralya’dan Kazak bozkırlarına kadar diaspora gençliğine ulaşmak için büyük bir çaba harcadı:
• Türk gençlerine burslar ve insan hakları eğitimi sağlandı.
• On binlerce Türk çocuğuna ana dilini, tarihini ve kültürünü öğrenme fırsatı sunuldu.
• “Evliya Çelebi Gençlik Köprüleri” ile binlerce genç Türkiye’yi yerinde tanıdı.
• STK’lara 1000’i aşkın proje desteği verildi.
• “Diaspora Kısa Film Festivali”, “TurkTech” ve “NESAM” gibi projeler, hem kültürel derinlik hem de stratejik etki oluşturdu.
Kültürel Hafıza ve Diplomasi
Balkanlardan Afrika’ya, Türkistan’dan Latin Amerika’ya kadar uzanan coğrafyada kültürel diplomasi faaliyetleri, Türkiye’nin gönüllerdeki yerini daha da sağlamlaştırdı.
Bütün bu çalışmaların temelinde; sadece proje mantığı değil, büyük bir gönül ve adanmışlık yatıyordu. Çünkü Abdullah Eren’in kamu diplomasisi anlayışı, rakamlarla değil; samimiyet, sadakat ve vefa ile ölçülür. Onun sayesinde Türkiye, gönül coğrafyasındaki gençlerin umudu, mazlum milletlerin dostu, mezun öğrencilerin ikinci vatanı hâline geldi.
Yeni Görev: TİKA ve Kalkınma Diplomasisi
TİKA, ülkemizin en önemli ve stratejik kurumlarından biri. Şimdiye kadar gönül coğrafyamızda çok büyük hizmetlere imza attı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın TİKA Başkanlığı dönemini çok iyi hatırlıyorum, o dönemde çok önemli projelere imza atıldı. TİKA, Dr. Serdar Çam döneminde de gönül coğrafyamızda büyük hizmetler gerçekleştirdi. Aynı şekilde TİKA’nın Serdar Çam’dan sonraki Başkanı Serkan Kayalar döneminde de TİKA hizmet kervanını yeni ve önemli projelerle sürdürdü. Gittiğim pekçok ülkede TİKA’nın hizmetlerini görmenin gururunu yaşadım. İnanıyorum ki Abdullah Eren’in Başkanlığı döneminde de TİKA, çok başarılı projelere imza atacak.
TİKA Başkanlığı görevine getirilen Eren’in, YTB’deki tecrübesini kalkınma diplomasisine yansıtması bekleniyor. Sahadaki etkisi yüksek, insani diplomasiye dayalı bir kalkınma vizyonu, onun liderliğiyle daha da derinleşecektir.
YTB’de kurduğu köprüler, artık TİKA ile birlikte Balkanlardan Afrika’ya, Orta Asya’dan Güney Amerika’ya kadar daha geniş bir coğrafyaya ulaşacak. Ve biz, bu yolculuğun heyecanını onunla birlikte yaşayacağız.
Yeni görevinde Sayın Abdullah Eren ve ekibine üstün başarılar diliyorum.