Bazı kahramanlar tarih sayfalarına altın harflerle yazılır. Tarihin altın harflerle yazdığı kişilerin başında Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK vardır. Ebediyete intikal edişinin 84. yılını yaşayacağımız bu günlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamak konusunda birkaç satır yazmaya çalışacağım. 

Son günlerde harf devrimi konusunda ileri geri konuşmaktan geri durmayanlar var. Geçen hafta yazımda kısaca bahsetmiştim. Bu hafta da bilgileri tekrar vermek durumundayım. Osmanlı’yı yıkan cehaletti. Bu milletin cahil kalması için uğraşanlar emin olun sizden değildir. Osmanlının son döneminde okuma yazma oranı ecnebilerde %30 Türklerde ise %3 civarı diye düşünülmektedir. Türk milleti cepheden cepheye koşup vatan için canını feda ederken; ecnebiler ticareti, sanayiyi, bürokrasiyi işgal etmişlerdi. Kendilerini bir şekilde Peygamber efendimizin soyuna dayandıranlar ise cümbür cemaat askerlikten muaf sayılıyorlardı. Zenginlik artık Türk yurdunda Türk olmayanların elindeydi. Osmanlı sarayı ise son zamanlarda anlatıldığı gibi vatan millet derdinde değildi. Bugünlerde kutsallaştırılan Abdulhamit Han zamanında bile bir buçuk milyon kilometrekare vatan toprağı kaybedilmişti. Rusya’nın İstanbul’u işgal etmesinden korkan Abdulhamit Han Kıbrıs’ı İngilizlere devretmiş; İngilizlerin yardımıyla Rusya’nın Yeşilköy’den çekilmesi sağlanmıştı. Vahdettin ise Sakarya savaşı devam ederken 5. Karısı ile evlenmek için gösterişli düğün yapmaktan geri durmamıştı. 

Büyük Türk milletinin şahlanışı zincirlerini kırarak mazlum milletlere örnek olması Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde olmuştur. Bağımsızlığın ana hattını oluşturan ise cahil bırakılmış Türk milletinin yeni alfabe ile yeni yüzyıla fikri hür vicdanı hür bir şekilde girmesi sağlanmıştı. Evet ecnebiler bir gecede cahil kalmışlardı, evet din tüccarları bir gecede işe yaramaz olmuşlardı, evet kendini Peygamber efendimizin akrabası olarak lanse edenlerde artık vatan borcunu ödemek zorunda kalmışlardı. 84 yıl önce çok genç yaşta kaybettiğimiz Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle anıyoruz.  

Bu gün bir gecede cahil kaldıklarını iddia edenlerin önce kendi soy ve şecerelerine bakmaları gerekmektedir. Bu konuda ısrarcı olanların kendi adlarını değiştirmelerinde fayda vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir defaya mahsus isim değiştirilmesine izin vermektedir. Bence değerlendirsinler. Bizde bilelim gerçek adlarının ne olduğunu.

Siyaset hız kesmeden kendi arenasında oyuncularını eritmeye devam ediyor. Kimileri etik konusunda son derece ahlaki davranırken birileri etik falan filan bilmem ben yoluma devam ederim diyebiliyor. Türkiye’de istifa en az kullanılan mekanizma olarak karşımıza çıkmaktadır. 41 Kişinin hayatını kaybettiği kömür madeni kazasında istifa etmesi gerekenler pişkin pişkin yollarına devam etmekteler. Ne sendikalarda istifa var, ne siyasiler de nede bürokraside. Sanki ölenler suçluymuş gibi davranılmakta. Utanmasalar 41 canın istifasını isteyecekler. İktidar kanadında işler bu şekilde iken muhalefette de işler pek farklı değil. Şebnem Fincancı denen kişi Türk Silahlı Kuvvetleri PKK terör örgütüne karşı kimyasal silah kullandı diyecek kadar ihanet içerisinde olabilmektedir. Ancak CHP’den Sezgin Tanrıkulu, terör kulu olmuşcasına bu ifadeleri doğrulamaktan kaçınmamaktadır. Bunlar bu haltı işlerken CHP yönetimi ölü taklidi yapmaktadır. Hala bu kişi ve bunun gibi beyanda bulunanlarla ilgili tek bir işlem yapılmamaktadır. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ve İngiltere seyahatleri çok fazla gündeme taşınmıştır. Kemal beyin ABD’ye yada İngiltere’ye gitmesi kimseyi bağlamaz. Ana muhalefet partisi lideri olarak istediği görüşmeyi yapabilir. Bunda hiç bir beis olamaz. Zamanında Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan İBB başkanı olarak bu tür  seyahatleri ve görüşmeleri yapmıştı. Lakin Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amberin Zaman isimli Feto terör örgütünün kilit ismi ile bir araya gelmesi Doğu Perinçekin zamanında Apo denen bebek katili ile bir araya gelmesinden ne farkı vardır. İzah edilebilir bir durum değildir.