“Uzun 31 Mart vakası” olayını bilir misiniz? Hicri 31 Mart 1325 tarihinde din elden gidiyor diye İstanbul’u talan etti bu softalar. Bu softaların ceplerinden çıkan İngiliz altınlarından kimse bahsetmez. Neden isyan çıkardıklarını kimse söylemez.  Basit bir olaymış gibi, dini bir grubun ayaklanması olarak söylerler sadece. Çünkü bu softalar bu ayaklanmayı hala devam ettirmek isterler. Geçen hafta kaleme almış olduğum yazımda;  İhvancılıkla Türk Milliyetçiliğinin melezlenmesinden oluşturulacak yeni bir yapı planlanmaktadır demiştim. Bu planlamaya karşı çıkanları da “Beka” sloganı ile sindirmek istemektedirler.  Dün Şeyh Sait denen vatan hainini sorgulayan hakim, Şeyh Sait’e “neden isyan ettin” diye sorunca “Din elden gidiyordu” cevabını vermişti.  İskilipli Atıf da Milli Mücadeleye karşı işgal kuvvetlerinin yanında yer almasını “Din elden gidiyor” söylemine dayandırmıştı.

Türk milletinin kökenlerinde var olan Laiklik anlayışı bu gericiler tarafından bir türlü hazmedilememiştir. Laikliği hazmetmiş olsalar, zaten İngilizlerin ya da Arapların oyuncağı olmazlardı. Prof.Dr.İbrahim Kafesoğlu’nun “Selçuklu Tarihi” isimli kitabında laiklikle ilgili tam bir tanımlama yapılmıştır.  Ne yazık ki Arap milliyetçiliğini din diye satan İngiliz emperyalizminin uzantıları, Türklerdeki laiklik anlayışını kabul etmezler. Bu isyanı neden ısrarla devam ettiriyorlar derseniz; İngiliz tarihçi Toynbee şu şekilde düşüncelerini ifade etmektedir. “Güney Müslümanlığı Eşarilik (Fas’tan Arabistan’a)  tehlike olmaktan çıkmıştır. Bir şeyh satın alıp hepsini yönetirsiniz. Bizim için kuzey Müslümanlığı, Maturidilik (İstanbul’dan Buhara’ya Türk bölgesi)  tehlikelidir. Bunlar bilimle barışıktır. O nedenle her zaman Atatürk gibi bir asi çıkarabilirler” demektedir. 

Fetöş denen ihanet şebekesinin de aynı kaynaklardan beslendiği bilinmekteydi.  Buna rağmen yıllarca fetöş el üstünde tutuldu. Bu hainleri bilen, gören askerler, ilim adamları, sanatçılar, din adamları, basın mensupları gibi binlerce insan fişlendi, işinden oldu, öldü, öldürüldü, mahkeme kapılarında, zindanlarda süründürüldü. Her yol mubah diyen bu aşağılık şebeke evlatlarımızın geleceğini çaldı, devletin kalbine hançer sapladı. Bu  grup  tarafından devletimiz büyük Ortadoğu Projesinin tam ortasına çekildi. Arap Baharı adıyla İhvancılık memleketimizde kol gezdi. Arap seviciler sayesinde kucağımızda resmi rakamlara göre beş milyon, gayri resmi rakamlara göre on üç milyon sığınmacı ile kalakaldık. Birde bazı siyasiler utanmadan Türk askerine karşı Fetoş ve ABD ile kumpas kurduklarını ikrar ettiler. Bu ikrarda bulunanlar ekranlardan uzaklaştırıldı, ama bunları unutmadık unutmayacağız.

Twitter’da Sıdkı Zilan denen zat; “Fırat’ın doğusu biz Kürtlere,  batısı ise üç hisseli olsun; Türkler, Araplar ve Kürtler kardeşçe yaşasın. Geçen karar aldık; Kürtler olarak Diyarbakır Adana hattında 100km eninde toprak alacağız; denize ulaşmamız gerekir. Zaten şimdiden Mersin Kürt ve Arap şehri değil mi?” diye yazabilmektedir. Bu tür aklı evvellerin bu kadar aymaz olmasının tek sebebi iktidarda olan AKP ve MHP’nin sorumsuzluğudur; en basit anlamıyla. Daha vahimi ise göç mühendisliği ile Türk yurdunun demografik olarak tekrar yapılandırılmasıdır ki bu durumu belki de en iyi ifade eden Prof. Dr. Ümit Özdağ olmuştur. Uzun 31 Mart Vakası’ndan bu yana ümmetçilik adıyla “keşke Yunan kazansaydı” diyen fesli meczubu da gördük, Türk Milletine karşı Ruslarla oynaşan cebindeki İngiliz parasına ruhunu satan Şeyh Sait’i de gördük. Bu ihanet şebekeleri genellikle kendilerini darul harpte olduklarını söylerler. Kumpas kurmak, Hırsızlık yapmak, yalan söylemek, ihanet etmek bunlar için mubahtır. Her tür fitne fesat serbest iken namaz kılmak, oruç tutmak hacca gitmek bunlar için kılıftan başka bir şey değildir. Yine son günlerde İYİ Partili Şebnem Bababalım Yağcı’nın Tweeti dikkatimi çekti. Bu ihvancıların son numaralarından birisi olmalı. Siirt’ten Milletvekili adayı olan Şebnem Hanım için tezgahlamışlar. Hanımefendiyi HDP’li ve PKK’lı yapmışlar. Bilgisi olmaksızın resmini kullanmışlar. Yetmemiş bir de savcılık bu milletvekili adayı için terörle iltisaklı kovuşturması açmış. 
İşte bu İngiliz paralı İhvan kafalı darul harp ahlaklı kişilerin kumpasından başka bir şey değildir. Son numaralarını on numara olarak görseler de yalanları ayaklarına dolaşacaktır.   
   
Not: “Uzun 31 Mart Vakası” tanımlaması Prof. Dr. Yalçın Küçük hocama aittir.