12 şehit verdiğimiz gün TRT Müzik ile ilgili akla hayale gelmeyen laflar eden gazeteciler ve sosyal medya sorumsuzlarına birkaç şey söyleyerek yazıma başlamak istiyorum.

1988 yılının ilk aylarında TRT'de göreve başladım. Yaklaşık bir buçuk yıllık bir imtihanlar sinsilesi ve hizmet öncesi eğitimden sonra 19 yaşındayken göreve başladım. TRT bizim gibi insanlar için baba ocağı gibidir. TRT'deki son görev yerim  ise TRT Müzik Kanal Koordinatörlüğü Yayın Yönetim Müdürüğüydü. Yayin yönetim müdürü iken emeklliğimi istedim. Görevde bulunduğum dönemde de ne yazık ki yine şehit haberleri geliyordu.  Hiçbir talimat beklemeksizin yayını ağırlaştırıyorduk. PKK terör örgütünün hain saldırısı sonucu 12 tane aslan gibi gencimiz hayattan kopartıldı, şehit edildi. Tüm Türk milletinin ciğeri dağlandı, bu hain saldırıda. TRT Müzik her zamanki refleksini göstererek yayını ağırlaştırdı.

TRT'yi haksız yere eleştirenlerin kamu yayıncılığının ne olduğunu bildiklerini  sanmıyorum. Her şeyden önce planlanmış bir canlı yayının tüm repertuarının değiştirilmesi; sanatçının ağır repertuara hazır olması; menfur saldırıya karşılık söyleyeceği sözlerin belirlenmesi çok büyük bir gayret gerektirmektedir. Anadolu'da bir laf vardır ya; 'Bekara karı boşamak kolaydır' derler. Yayıncılıktan anlamayanların Türkiye Cumhuriyeti'nin güzide kurumlarından biri olan TRT'yi  eleştirmeleri de kolay oluyor. Her şeyden önce emekli bir TRT mensubu olarak TRT Müzikte ki bu çalışmaları yapan tüm arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Gecenin o saatinde bu çalışmaları üst düzey amirlere danışmaksızın  uyğulamaları kamu yayıncısının görevidir. TRT Müzik çalışanları bu misyonla görevlerini tam ve noksansız yapmıştır.  17 Agustos1999 yılında Gölcük depremi saat 03.05 de meydana gelmişti. O zamanki özel kanallar TRT'nin uyduya çıkardığı ancak kendisinin yayınlamadığı görüntülerle depremi realiti showa çevirmişlerdi. TRT kamu yayıncılığı adına o nahos görüntüleri yayınlamamış, özel kanallar reyting kayğısı ile her şeyi yayınlamışlardı. O saatde kimse yerinden kıpırtamazken TRT aynı anda hem Ankara'dan hem de İstanbul'dan up link araclarını yola çıkarmış ve 3 saat sonra bölgeden bilgi akışı sağlamıştı. Bu bilincle yayıncılık yapan TRT kurumunu kendi basit çıkarlarına alet etmek istiyenleri vicdanlı olmaya davet ediyorum.

TRT'yi eleştirenler ilk önce Diyarbakır'da Şeyh SaİT denen Vatan hainin asıldığı meydana Şeyh SaİT ismini veren yerel ve mülkü amirleri eleştirmeleri gerekmektedir. Her şekilde vatan hainliği tescillenmiş Şeyh SaİT denen bu zat için vatan haini diyemeyen siyasi parti temsilcilerini kınıyorum. Bir taraftan Hüda Par'ın akla ziyan açıklamaları, bir taraftan Dem Parti adını alan ihanet şebekesinin Şeyh saiİT'e övgüleri; KCK davasında yargılanan Selahattin Demirtaş'ın hadsiz açıklamaları, Türk milletinin kanına dokunmaktadır. Türk milliyetçiliği konusunda mangalda kül bırakmayan Sayın Devlet Bahçeli'nin Hüda para tek kelime etmemesi utanç verici bir durumdur. Hüda Par bölücülük yapınca Şeyh SaİT seviciliği yapınca Devlet Bahçeli'nin laf etmemesi çok enterasan bir durumdur. Dem Parti hadsizlikte  Hüdapar'la yarışması Pkk ve Şeyh SaİT seviciliği konusunda ki tavrı ortadadır. Sayın Devlet Bahceli'nin tepkisi çifte sıtandart degil mi?  Her şeyden önce yüce TBMM çatısı altında bölücülük yapanların susturulması gerekirken, Devlet beyin meclisi terk etmesi ya kolaycılık ya da çifte sıtandartın tezahüründen başka bir şey değildir.

12 şehidimizin kanı daha kurumamışken; yurt dışına kaçan Cevheri Güven denen gazetecinin söyledikleri filmin fragmanı sayılmalıdır.  Devletimizin istikbalatını yöneten iki üst düzey şahsın kaçırılması, PKK kamplarında rehin tutulması üzerinden söyledikleri ve KCK'nın üst düzey şerfsizlerinden olan Karasunun açıklamaları Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin PKK ile masaya oturtturulma çalışmalarının başlangıcıdır. AK Parti'nin iktidara geldiği ilk dönemlerde yapmış olduğu açılım saçalım süreci, Oslo saçmalığı, megri megri zırvaları bu günleri hazırlamak için darul harpcilerin, fetö taşeronluluğunda ve NATO milliyetçilerinin planlamasından başka bir şey değildi. Bugün görüyoruz ki Türkiye'yi federasyon adı altında parçalamak isteyenlerden Dem Parti CHP'nin gölgesinde siyaset yaparken Hüda Par AK Parti ve MHP'nin gölgesinde Türkiye'yi parçalama planları yapmaktadır. Her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti'nin federal bir yönetime geçmesi hayalden ileriye gidemez, gitmemelidir. Çünkü bu memleket için kan döken can veren Türk milletinin Misakı Milli sınırlarından taviz vermesinin tek sebbibi İngilizlerin oyuncağı olan Şeyh SaİT ve benzerlerinin ihanetidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde her gün basın organlarında ısrarla Kürt sorunu adı altında bölücülük propagandası yapılması, yukarıda bahsettiğim fragmanın müziğinden başka bir şey değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nde bir Kürt sorunundan bahsetmek İngiliz emperyalizminin Ortadoğu söyleminden başka bir şey değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ferdi olarak; bir Türk milliyetçisi olarak şunları söylemekte bir sakınca görmem. Türkiye'de bir Kürt sorunundan bahsedenlerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret edenlerin; kurtuluş savaşını aşagılayanların ya da federasyon talep edenlerin ceplerinde İngiliz altınları ellerinde Mehmetçiğin kanı vardır.