İstanbul Sarıyer İlçe Emniyet Müdürü olduğunu öğrendiğimiz polis geçen hafta İstanbul’da Çin Başkonsolosluğu önünde bir avuç mağdur Uygur Türkü'nün insani protestosunu dağıtmak için arkasındaki silahlı ve coplu birliklerden destek alarak tehdit yöntemini kullandı.  
Bağırarak, tekmeleyerek, iterek, insani eyleme katılan bir avuç kardeşimizi silip süpürmekle tehdit etti. Meğer adamın ikinci mesleği çöpçülükmüş. Ancak adamın silip süpüreceği tahmin ettiğiniz gibi “çöp” de değil.  
Adam, insanları silip süpürmekten bahsediyor. “Birazdan hepinizi buradan silip süpüreceğiz” diye tehdit ettiği kişiler ise Çin Konsolosluğu önünde insani hak arayışında bulunan mağdur bir avuç Uygur Türk’ü. Yalnız “tehdit” de etmiyor, Uygurları çöpe benzeterek “hakaret” ediyor. Hadsiz! Çünkü  vicdanı  olan  bu  sözleri sarf  etmez, insani  duyguları  olan  bu  sözleri  sarf  etmez.
Milletini seven tarihini bilen biri bu sözleri söylemez. Müslümanlığı bir  tarafa bırakın, dindar olan Allah korkusu olan, dört yıldır ailelerinden  
haber alamayan bu soydaşlarımıza bu sözleri sarf etmesi mümkün değil. 
Yahu Çin Konsolosluğu önüne  toplanan bir avuç insan diyor ki,  “dört yıldır annemizden  
babamızdan kardeşlerimizden haber alamıyoruz, seslerini duyamıyoruz”. 


Bir  başka  Uygur  genci  geçen  hafta  üzerlerine  dış  kapısı  kilitlenen  apartmanda  çıkan yangında,  dört  yıldır göremediği  babasının  annesinin  öldüğünü söylüyor gözyaşları ile onların resimlerini gösteriyor. “Cenazesine  dahi  gidemedik kardeşlerimiz  ne  durumda  bilmiyoruz.  Bizim  
derdimiz sizinle değil, Çin ile” diyor. “Bir yetkili çıksın bizim derdimizi dinlesin” diyor. Yahu  bu  nasıl  taşlaşmış  vicdan  ki,  bu  mağduriyeti  dahi  duymamazlıktan, görmezlikten gelebiliyor? Aklım havsalam almıyor… 
Bir de sıkılmadan cevap veriyor, “Derdiniz Çin ile ise, git o zaman Çin’e” diyor. 
Vay be, devletin tapulu sahibi diktatör sanki. 
Gücün  yetiyorsa, git Diyarbakır’a aylardır  çocukları için  oturma eylemi  yapanlara  “silip  süpürürüm”  de bakalım.  Diyebilir  misin?.. “Derdiniz  PKK  ile  ise  gidin  Kandil’e  dersinizi  anlat”  diyebilir  misin?  Elbette  diyemezsin.  Diyarbakırlı  masum  anneleri  de,  Cumhurbaşkanlığı Forsu’nda temsil ettiğimiz Uygur Türklerini de silip süpürmeye, deport etmeye senin gibi birinin  gücü yetmez… 

Bu  sözleri  sarf edecek  kişi(ler),  kanaatimce  sadece  Çinli(ler)  veya  Çin  seviciler  olabilir.  Zaten onlar da bu kardeşlerimizi silip süpürmek yani yok etmek için Uygurlar’a her türlü baskı  ve zulmü reva görüyor. 
Şimdi şu soruyu sorma hakkımız yok mu: Polis müdürünün Çinlilerden bir  farkı var  
mıdır?.. 
Nasıl  polis  müdürü  olmuş,  kim(ler)  bu  adamı  bu  kutsal  mevkiye  taşımış  bilmiyorum.  
Ancak sarf ettiği bu sözler onun bu Devletin emrinde çalışacak biri olmadığını göstermektedir. 
“Silip  süpürmek” ile yetinmiyor, Uygur Türkü kardeşlerimizi  “deport ederiz” diye  tehdit  
ediyor. Adam sanki Türkiye Cumhuriyeti’nin padişahı. 
Savcı mısın, Hakim misin sen kardeşim? 
Mahkeme kararı olmadan kimi deport ediyorsun?.. 
Ayrıca  bağırarak,  iterek,  aşağılayarak  “Deport  ederim”  dediğin  o  kızcağız  da  Türk  
vatandaşı…

Çin’in Tatlı Hediyelerine Aldanmayın 
Dünya'daki  Çinli  diplomatların  en  sevdiği  ve  önem  verdiği  işlerden  biri,  yabancı diplomatlarla,  siyasiler,  gazeteciler  ve  bürokratlarla  dost  olabilmektir;  tatlı dilleri  ve  güzel hediyeleri ve ikramları ile bu dostluğu pekiştirmektir. Özellikle ülkelerin milli bayramlarında ve yeni yıl öncesinde bol bol hediyeler dağıtırlar ve ailece Çin’e davet ederler… 
Benim  değil  atalarımızın  tavsiyesini  hatırlatmakta  fayda  var.  Sakın  Çin’in  tatlı  diline, gümüşüne, ipeğine kanmayın lütfen… 

Emniyetin ve Soylu’nun Açıklaması 
Bu  üzücü,  kırıcı  olay  sonrası  İstanbul  Emniyet  Müdürlüğü’nün  yayınladığı  açıklama yanlış bilgiler içerdiği gibi, kamu oyununu da tatmin etmemiş; nitekim İçişleri Bakanı Süleyman Soylu devreye girerek yayınladıkları açıklama ile İstanbul Emniyet'in Uygurların kendilerini itip- 
kalkmalardan korumak için yere oturmalarını gerekçe göstererek müdahale ettikleri şeklindeki  açıklamasının  yetersiz  kaldığını  ve  polis  müdürünün  ise  kastı aşan  ifadeler  kullandığını  belirterek  Uygurlardan  ve  kamuoyundan  özür  dilemiş;  bir  Çinli  gibi konuşan  polis  müdürü  
hakkında  tahkikat  açıldığı  bilgisini  vermiştir. Her  zaman  Uygurların  yanında  yer  alan Süleyman Soylu olmasaydı, bu Polis amiri neler yapardı neler, Allah bilir. 

Emniyetin açıklamasında gerçekler ifade edilmemiştir. Bahsedildiği gibi yol kapatılmak istenmemiştir. Tıpkı Diyarbakır anneleri gibi evlatlarının, kardeşlerinin, anne ve babalarının akıbetini öğrenmek için Çin Konsolosluğu önünde hak arayışında bulunmuşlardır.  Polis amirinin sert davranışı ve talimatı ile itiş kalkış esnasında zarar görmemek için bulundukları yerde çökerek yere oturmuşlardır. Polis müdürünün tehditlerine, hakaret ve  aşağılamalarına rağmen bir avuç Uygur Türkü, polisimizi  incitici  söz  ve  davranışta bulunmadıkları gibi Türk polisi için dualar etmişlerdir. Polisle  karşı  karşıya  kaldıkları  için üzüldükleri görülecektir. 
Elbette polisimizin görevi, bizim emanetimizde olan yabancı misyonu korumaktır. Ancak  siyah  çelenk  bırakmak,  diplomatik  temsilciler  önünde  insani  hak arayışında  bulunmak gibi demokratik insani tepkileri engellemek de doğru değildir. 
Emniyet Müdürü Görevden Alınmalı 
Doğru  olan  elbette  bize  emanet  olan  Elçilikleri,  konsoloslukları  korumaktır.  Ancak yabancıları koruyacağız diye kendi vatandaşlarımızı veya bize sığınan soydaşlarımızı iteklemek, hakaret etmek de doğru değildir. Söylenecek çok şey var, bu muamele insanı kahrediyor. 
Nasıl kahretmesin ki; 
Bir  tarafta  ıslanmasınlar  üşümesinler  diye  çadır  masa  sandalye  ve  yemek  verilen Diyarbakır  anneleri  diğer  tarafta  bir  polis  amiri  tarafından  silip süpürülerek  deport  edilmek istenen Uygur Türkleri… 
Sarıyer  ilçesindeki  bütün  partilerin  ilçe  başkanlarını  duyarlılık  göstermeye  davet  ediyorum. Sarıyer İlçe Emniyet Müdürü’nün görevden alınması haberini dört gözle bekliyoruz. Uygur  Türklerini  sahiplenen,  Türk  soyluları  kucaklayan  sayın  Soylu’nun  gereğini  yerine  
getirmesini dört gözle bekliyoruz