Kürtlerin kime oy verdiği ne kadar önemli hale getirildi farkında mısınız?

Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit ve özgür  vatandaşlarını kavmiyet ve inanç temellerine göre sınıflandırmak isteyenlerin yakın gelecek hesaplarını görmeyen iktidara ve iktidarın muhalefetteki ortaklarına seslenmek istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Ne Mutlu Türk'üm Diyene!” derken, "Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasını kendi bekasından üstün tutan her kişi; dini milliyeti cinsi ne olursa olsun Türk denir." demek istemişti. Son kırk yılın hastalığı haline getirilen “kürt seçmen” söylemi tam manası ile bölücülükten başka bir şey değildir. Bu söylemi “AK Parti'ye oy vermeyen Kürt sayılmaz” ya da “Kürtler HDP’de toplanıyor” ya da “MHP'ye Kürtler oy vermez” ya da “Meral  Akşener'den dolayı Kürt seçmen İYİ Parti'ye destek olmaz” ya da “CHP’ye hiçbir kürt oy vermez” şeklindeki söylemler ve bu söylemleri kullananlar bana göre tek kelime ile bölücülük yapmaktan başka bir şey yapmıyorlar. 
Bir zamanlar "Ankara'dan öte gidemezsiniz" denildiğinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Diyarbakır meydanında halka seslenmişti. Bu söylemin seçim uğruna memleketi parçalamanın eşiğine getirdiklerini görmeyenler; şimdi Kürt seçmenin tavrını ölçmeye çalışıyorlar. 
Ancak Kürt kökenli seçmen Türk siyasetinde boy gösteren cahillerden daha ferasetli ve daha milliyetçi olduğu için bu
söylemleri dikkate almamaya devam ediyor. Her Türk vatandaşı gibi aşını, işini, eşini, evladını ve memleketini düşünen Kürt kökenli vatandaşımız bu seçimde siyasilere çok ama çok acı bir ders verecektir. "Siz istediğiniz kadar bölmeye çalışın, biz bu devletin ve milletin ayrılmaz parçasıyız" diyecek ve hiç kimsenin beklemediği bir seçim sonucu ortaya koyacaktır. 
HDP’nin oyuna talip olanlar boy ölçülerini alırken kürt kökenli seçmeni çantada keklik olarak gören AK Parti ve HDP beklemediği bir hezimetle karşılaşacaktır.
HDP’nin %7'lik oyu anahtar rol üstlenmeyecek; ancak HDP’nin oyu %7'nin altına inmesi de kimseyi mutsuz etmeyecektir.
Ne yazık ki memlekette azınlığın çoğunluğa tahakkümü gibi kurgulanan bu seçimde kendisini hiçbir zaman azınlık olarak hissetmeyen Kürt kökenli vatandaşlarımız oy uğruna memleketi parçalamaktan kaçınmayanlara ağır bir ders vereceklerdir. 
Oyumu kime kullanacağım sadece ve sadece benim bileceğim bir şeydir. Benim bilmem dışındaki tüm söylemler lafı güzafdan başka bir şey değildir. Ancak sandıkta dalavere dönmemesi için her vatandaş gibi oyuma sahip çıkmam gerekir. Çünkü oy aynı vatan gibi namustur. Oyuma el uzatılmasını asla kabul etmem. 

85 YAŞINDA MAHPUSDA ÖLMEK 

85 yaşında cezaevinde ölmek mi öldürülmek mi?
Siz istediğiniz kadar rütbelerini sökün Vural Avar Paşa yine paşadır. Sizin iş birliği yaptığınız Nato milliyetçileri çakma paşalardan değildir. Avrupa'ya Amerika'ya iltica eden şerefli Türk Ordusu'nun şerefsiz Fetöcü generallerine benzemez Türk milliyetçisi paşalar. Vural Paşa'nın cezaevinde ölmesi Paşa'nın şanını şerefini azaltmamış ancak seksen beş yaşındaki bir Türk Subayı'na yaptığınız bu işkence Türk milletinin derin hafızasına kazınmıştır. 
28 Şubat mağduru olduğunu iddia edenler intikam duygusu ile 85 yaşındaki bir paşayı cezaevinde ölüme yollamışlardır. Ergenekon'dan yatan, Balyoz'dan yatan paşalara ve eşlerine akıl almaz aşağılık ifadeler kullanan Nagihan Alçı bu ölüm üzerine tek kelime etmemiştir. Kendisini en kısa zamanda Taliba’nın takviminde kapak kızı olarak görmek dileği ile.