Daha önceki yazılarımda kaleme almıştım. Bir grup muhalifimsi, muhalefeti HDP'ye mecbur gibi göstererek, HDP yönetimini iyice şımarttı. Şimdi de aday belirleme süreci öncesinde bir çok muhalifin ortak kaygısı olan HDP ile ilişkiler konusunda çok istekli davranıyorlar. Bir CHP'li yargıçlığa soyunup, "Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'yı serbest bırakacağız" diyor. Bir gazeteci Selahhatin Demirtaş'a sitem ediyor, "Neden bana kitabınızı göndermediniz. Bir çok gazeteciye göndermişsiniz" diyor. Kemal Bey tarihi bir hatadan dönüyor ve Şehitler Günü'nde HDP'yi ziyaret etmekten vazgeçiyor. 

Ya Cumhur İttifakı'na ne demeli? Koskoca İttifak, HÜDA-PAR'ın on tane oyuna muhtaç mı kaldı? Sürekli Türk Devleti'ne ve kurucu değerlere meydan okuyan HÜDA-PAR'ın getirisi götürüsünden fazla mı olacak? Şimdi de kalkmış Türk Bayrağı'nın adını tartışmaya açmaya çalışıyor Yapıcıoğlu. Neymiş, Türkiye Bayrağı olsunmuş. Sığ düşünceli bu bakış ve Türk adından alerji kapma hastalığı 2010'dan beri hortladı gidiyor. Bir zamanlar Fethullahçıların tetikçi kalemleri, son zamanlarda radikal düşüncelerini solculuk maskesiyle saklamaya çalışan ve Almanya tarafından fonlandığını düşündüğüm kişiler, şimdi de HÜDA-PAR. İdeolojiler farklı ama alerji aynı.

Türkiyeli demek de Türklerin yaşadığı yer demek değil mi? Yarın ne olacak? Devletin adını mı tartışmaya açacaksınız?

Neler yaşıyoruz biz böyle? Bu ülkede bir avuç marjinal dışında kurucu değerlerle sorunu olan var mı? Atatürk'le ve Milli Mücadele ile sorunu olanlar, sesleri çok çıkıyor diye kalabalıklar olduklarını mı sanıyorlar? 

Türk Halkının hassasiyetlerini lütfen dikkate alın. Kararsızların neden kararsız kaldığını merak edenlere cevabı yukarıdaki satırlarda verdim. Her kim teröre mesafe koyamayanlara mesafe koyarsa, Türk Milleti bunu dikkate alacaktır. Sözü geçen partilerin getireceği oylardan çok daha fazlasını, kararsız görülen kitle büyük bir istekle verecektir.